8. DENİZ VE ORMAN

89 36 30
                                    

BÖLÜM ŞARKILARI
Him & I - Halsey
Güzel Kadın - Raviş


Benim katliamım başkasının kıyameti,başkasının katliamı benim kıyametim olabilirdi.


Keyifli okumalar :)

Bir gün gelir açmaz dediğimiz çiçekler açar, gitmez dediğimiz dertler gider ve yeşermeyeceğine inandığımız umutlar yeşerirdi. Ben Lavinia Alaca Minel bu ismi hiç bir zaman unutmayın. Kendi şehrinin başlangıcıda bitişide olan bendim. Göğüs kafesimin o sol tarafındaki çiçekleri sulayıp yeşertende bendim. Sol gözüne gözkyüzünü okyanusları ve denizi, sağ gözüne ise ormanı ve doğayı saklayan gene bendim. Benim gözümde sol acı demek ise sağ kurtuluş demekti. Peki ya ben kendi şehrimin başlangıcı olup kurtuluşu mu olucaktım ? yoksa bitişi olupta sonu mu ?

En son ki yaşadığımız olayın üstünden yaklaşık bir hafta geçmişti. Nisan artık iyiydi hatta uyanmış hareket bile edebiliyordu, danla en son yediği o dayaktan sonra buralara çok uğramıyordu ve Işıl ile Turan birlikte vakit geçiriyorları ama Ilgaz onların o romantik dakikalarını gıcıklığına basıyordu. Merih ise Aren ile birlikte Atalay'dan aldığımız belgeleri inceliyorlardı,Aren'e aldığım 2005 Alaca Minel belgesinden bahsetmelimiydim ? Bilmiyorum içimde garip bir çekimserlik vardı.

Çünkü bu bir hafta boyunca Aren ile nerdeyse hiç konuşmamıştık bundan bir hafta önce ağlağımda aklımı başımdan alacak kelimeler kurduğundan dolayı kafam hem çok karışmıştı hemde ondan sürekli kaçıyordum.

Sadece hepimiz sabah,öğle,akşam o yemek masasına oturup yemek yiyorduk. Aren ve ben harici herkes sohbet edip konuşuyordu ben ise yemeğimi yediğim an odama fırlayıp kaçıyordum,Hanife anne arada bir yanıma gelip neden sürekli kaçtığımı sorasada ben onu geçiştiriyordum.

Ve gene o herkesin konuştuğu ama Aren ile benim sessizcilik oyunu oynadığımız o akşam yemeklerinden biriydi. Nisan artık gerçekten o kadar iyiydi ki Turan ve Işıl ile birlikte oda gülüp eğleniyordu,öyle ki Ilgazın soğuk espirilerine bile gülümsüyordu. Her zaman ki o baş ağrımı gene hissettiğimde artık gerçekten dayanamayacaktım. Sakin bir şekilde masadan kalkıp odama ilerlediğimde arkamdaki adım seslerinin kime ait olduğunu biliyordum. Odama vardığımda ardımdaki kapıyı kapatmsmıştım,çünkü o kapının ardından kimin gireceğini iyi biliyordum,yüzleşmek benim için cidden zordu.

Adım sesleri oda'nın içinde durduğunda derim bir nefes aldım ve arkama döndüğümde aldığım o derin nefesi geri vermiştim. Aren omzunu kapıya yaslamış öylece durup bakıyordu. Bacaklarını saran siyah kot pantolonu bacaklarını sarmış üstüne giydiği o koyu yeşil kazağı hem ormanı hemde toprağı taşıdığı o gözlerinin rengini sahada çok belli ediyordu. " Her zaman ki gibi sadece öyle durup bakıcakmısın ? " Diye sorduğumda Aren ne bir tepki göstermişti nede duruşunu bozmuştu. Tekrar derin bir nefes verdiğimde yatağın pencereye bakan kısmına geçip oturduğumda Aren'e sırtımı dönmüş onu arkamda bırakmıştım. Çok geç olmadan arkamdaki ayak sesleri biraz daha yaklaştığında Aren yanımdan geçti ve pencerenin kenarındaki sandalyeye oturup cebinden çıkardığı sigarasını yakıt.

"Kaçıyorsun." Aren uzun süre sonra ilk cümlesi kurduğunda bakışlarımı ona doğru yöneltmiştim. " biliyorum.." sesim sessiz ve fısıltılı çıkmıştı. Aren sandalye'sini tam dibime doğru yaklaştırdığında elini kaldırıp eğik olan başımı hafifçe kaldırmıştı. "kaçma" gözlerim gözlerine değdiğinde omuzlarımı silkmiştim. "Korkuyorum.." Aren derince bir iç çekmiş "birşeyden ne kadar çok kaçarsan o şeye o kadar hapsolursun." onaylarcasına başımı salladığımda "sen benim tüm kaçış yollarımı kapatıyorsun." demiştim. Sırtımı ona tamamı ile yaslamayı çok istiyordum ama ucu açık bırakılmış sorularım cevaplanmadan bunu nasıl yapacaktım?

MAHPERİMSİ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin