BÖLÜM ŞARKILARI
Hostage-Billie Eilish
To Build A Home- Patrick Watson
Fourth Of July-Sufjan Stevens
Çünkü düştüğün o kan bataklığında,kanatların beyaz değildir aslında.
Keyifli okumalar :)
Güneş yerini her zaman olduğu gibi Ay'a bırakmaya başlamış ve gökyüzünü alacakaranlık devralmıştı. Kutay ise askeriyedeki yatakhanesinde tek başınaydı bu gece,çünkü arkadaşı Kubat nöbetçiydi bu gün.
Kutay ise odasındaki küçük ahşap çalışma masasına oturmuş karşısındaki pencereden gökyüzünde duran dolunayı izliyordu.Ay ona tek bir kişiyi hatırlatırdı;Lavinia'yı. O küçük kız ile ayrılışlarının üstünden yıllar geçmesine rağmen Kutay bir saniye bile aklından çıkarmıyordu o küçük kızı.
Bazenleri şuan oturduğu gibi gene bu ahşap masaya oturur karşısındaki Ay'ı izler,bazen ise mektuplar yazardı.Lavinia'nın okuyamayacağını bilse bile. Kim bilirdi ki Kutay'ın şu masaya oturup yüzlerce mektup yazdığını.
Geçmiş harfi harfine Kutay'ın aklındaydı,küçük kızın yalvarış çığlıklarından tut kendi babasından gördüğü işkencelere kadar.Kutay gittikten sonra Atalay onun peşine düşmemişti,çünkü umrunda değildi.Atalay'ın umrunda olan kendi oğlu değil,para kaynağı olan Lavinia'dı.
Kutay ahşap masanın çekmecesinden her gece yaptığı gibi gene bir kağıt ve kalemi çıkarmış önüne koymuştu. Bu sefer yazmakta zorlanıyordu,çünkü Yasemin annesine verdiği sözü tutamadığından emin gibiydi. Lavinia rehabilitasyon merkezine gelmeden önce Yasemin annesi onunla konuşup sözler verdirtmişti kendisine.Bu sözlerden ilki; ne olursa olsun,ne yaşanırsa yaşansın her daim kızımı bul ve yanında oldu. Kutay bunu yapmamıştı. Korkuyordu kendince,istese bulurdu Lavinia'yı ama içindeki korku onu öyle bir sarıp sarmalamıştı ki bu sözü tutamamıştı.
Titrek bir nefes alıp verdi Kutay,daha sonrasında ise eline kalemi almıştı.Titriyordu elleri,çünkü bu Lavinia'ya yazacağı son mektupdu.Bundan sonra bir daha asla yazmayacak, geçmişi Lavinia ile birlikte aklına ve kalbine gömecekti. Çünkü Kutay,mektup yazdıkça acı çekiyor ve içindeki korku büyüyordu.
Mürekkep kağıda değdiği an şu kelimeleri yazıverdi Kutay; Sevgili Alaca,hayır Lavinia değil,Alaca. Bu benim senden ayrılışımın 8. yılı ve ben seni hala unutmadım.Sen beni çoktan unuttun belkide,ama ben hala göğüs kafesimde senin parçalarını taşıyor ve çiçeklerini suluyorum.Papatya gibi koktuğunu söylemişmiydim? Papatyalar ölünce kokardı ve sen ölmeden papatya kokabilen tek şeydin. Bazen askeri okulumdaki yatakhanemin penceresinin önünde duran papatyaları suluyorum,kokmayacaklarını bilsemde kokluyorum,sırf sana bir adım daha yakın hissetmek için. Bu sana yazdığım kaçıncı mektup bilmiyorum,okumayacağını bilsemde yazıyorum. Çünkü seni içimde böyle yaşatıyorum.Burada günler sensiz çok yavaş ve sıkıcı geçiyor,ama bir tane dostum var;Kubat. Senden ayrıldıktan sonra beni götürdükleri yerde tanıştım onunla,seni sadece ona anlattım. Başkalarına anlatmak istemedim,çünkü hem Kubat dışında kimsem yok, hemde seni ve anılarımızı sadece kendime saklamak istedim. Sana Alaca dememden nefret ediyorsun,biliyorum. Ama o ismin sana ne kadar çok yakıştığını bilmiyorsun. Gözlerinden nefret ediyorsun ama benim senin gözlerini ne kadar çok sevdiğimi bilmiyorsun,isminden nefret ediyorsun ama benim senin ismini söylemeyi sevdiğimi bilmiyorsun,yüzündeki çilleri sevmiyorsun ama benim onları sayacak kadar sevdiğimi bilmiyorsun,yaralarını sevmiyorsun ama her gece üstüne yıldız çiziyorsun Alaca. Sen kendinde neyi sevmiyorsan ben çok seviyorum.Bu mektup diğerlerinden çok farklı olacak,bunuda biliyorum. Yer ve gök yüzünün birleşmesini imkansız sanardım senin gözlerini görene kadar,gözlerin Alaca.. Sen yeri ve göğü gözlerinde birleştiren o insansın. Nasıl nefret edebilirsin gözlerinden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİMSİ (DÜZENLENİYOR)
Novela Juvenil"Geçmişimiz acımızdır,acılarımız ise çocukluğumuzdur." Derin bir nefes çektim sanki o çektiğim nefes beni yaşatacakmış gibi. " Benim geçmişim sensin.." ağzımdan çıkan üç kelime on dokuz harfti ama içimden çıkan ise ateşten kül olmuş bir inançtı. Gö...