9: bile bile

166 112 12
                                    

9. BÖLÜM

"Kardeşim, biriciğim
Bazı yaralar yaralıdır buna inan,
Bazı yaraların ortasından küçücük bir el,
Sanki geçmişine çiçek uzatır,
Bazı yaralardan sızan kanla,
Tüm geleceğin yıkanır."

Didem MADAK

☼

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ayıkla şimdi pirincin taşını.

"Abi?"

Uzatmadı, uzatmayı hiç sevmezdi. Sinirle, "Ne demek oluyor bu? Emre'yle ne işin olabilir senin Berçem?" dedi.

Böyle zamanlarda beni dinlemez, dinlese bile kâle almazdı. İşte bu yüzden, doğruyu söylemenin anlamsız olduğunu düşünerek, "Bir işim yok abi. Sonra konuşuruz." dedim.

Geçip gitmek istediğimde kolumdan tuttu. "Neden sonra konuşuyormuşuz? Şimdi konuşacağız. Kızım o şerefsiz kapımızın önünde ne arıyor, söylesene!"

Sesi gittikçe yükseliyor, yükseldikçe beni geriyordu. Sanki 4 yaşında bir çocuktum yine karşısında, defterlerini karaladığım için ondan azar işitiyordum. Sanki 5 yaşında bir çocuktum yine karşısında, düşüp dizimi yaraladığım için bana kızıyordu fakat sakarlığımdan değil, en sevdiği arkadaşı beni ittiğinden yere çakıldığımı bilmiyordu ve sanki 6 yaşında bir çocuktum yine karşısında, 10 tane 10 kuruşun 1 lira değil, 100 kuruş ettiğini söylediğim için kızıyordu bana.

Şöyle bir dönüp bakınca tablodaki fırça darbelerine, anlıyordum; abim beni hiç dinlemiyordu.

Muhtemelen sesleri duyan annem, yanımıza geldiğinde ellerini beline koyup bize baktı. Her zamanki otoriter sesiyle, "Tunç, kardeşini rahat bırak. Düş önüme." dedi.

Elini kolumdan çekti fakat anneme döndüğünde sesi hâlâ yüksekti. "Bana çocukmuşum gibi davranma!"

Annem artık burnundan soluyordu. "Tekrar etmeyeceğim. Salona. Çabuk." Arkasını dönüp salona gitti. Bir tur da annemle kavga edecekti içeride. Harika.

"Bu konu burada kapandı sanıyorsan yanılıyorsun." Parmağını sallayarak söylemişti. "Sonra görüşeceğiz seninle."

İçime çektiğim halde geri veremediğim nefesi sonunda verdiğimde eş zamanlı olarak yüzümdeki ıslaklığı hissettim. Ağlıyordum. Yine.

Koşturup odama gittim, yatağıma gömüldüm ve bir sonraki günün sabahına dek uyanmadım.

Bu kişinin engelini kaldırdınız.

Berçem: bilerek yaptın.

Emre: Neyi?

Berçem: abim görsün istedin
Berçem: istediğin oldu
Berçem: rahatlayabilirsin

Emre: Seni görmeye gelmiştim

Berçem: pisliğin tekisin.

Emre: Sen öyle diyorsan
Emre: Doğrudur

Berçem: ve arsızsın
Berçem: neyse, uzatmayacağım
Berçem: artık konuşacak bir şeyim kalmadı seninle
Berçem: benden uzak dur.

Bu kişiyi engellediniz.

dipsiz okyanustaki aptal balığın hikâyesi | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin