17: kılıç üçlüsü

100 41 44
                                    


Selam!

Bu bölüm kitabın hem en uzun hem de en radikal bölümü. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 💌

(Son sahneyi okurken Od'u dinlemenizi
tavsiye ederim. Medyaya
ekledim. ^^ )

redd, tam bi' delilik

şebnem ferah, od

"Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım."

Didem MADAK

ᥫ᭡

17. BÖLÜM

Gözlerimi açtığım an istediğim tek şey su içmekti. Kupkuru ağzıma rağmen yutkunmaya çalıştığım sırada, uyuyakaldığım için çıkartmayı unuttuğum kulaklığımdan çalan şarkının sözleri zihnime sızdı.

"Vitrine koy ki görsünler kalbimin kırıklarını,
tam bi' müzelik.
Senin olan şeyler var, onlardan kaçıyorum
Seni hatırlatan şeyler var, onlardan kaçıyorum
Tam bi' delilik."

Saatler öncesi üşüştü aklıma akbaba gibi, açık yaramı tarumar etti. Hızlıca çıkardım kablolu kulaklığımı, komodinin üzerine sertçe bıraktım. Seni hatırlatan şarkılar var, onlardan kaçıyorum.

Onu reddetmiştim. İsteyerek mi yapmıştım? Kesinlikle hayır. İstemeli miydim peki? Kesinlikle evet.

Kendime duyduğum kızgınlıkla yan döndüm yatakta, ellerimi birleştirip başımın altına koydum ve öylece, yine karanlığı izledim. Gecenin devamında uyuyamadım, döne döne yatağı birbirine kattım.

𓆝 𓆟 𓆞 𓆝 𓆟

Uykuyla uyanıklık arasında dolanıyorken alarmın sesiyle irkilip hızlıca yerimde doğruldum. Kan ter içinde kalmıştım, saç diplerimden sırtıma damlacıklar süzülüyordu. Yüzümü buruşturup istemeye istemeye kalktım ve odamın birkaç adım uzağında kalan banyoya gittim. Aynaya bakmadım çünkü yarattığım yıkımı görmekten korktum, bu yüzden direkt soyundum ve duş kabinine girip her ne kadar benim için zor olsa da hızlıca duş almaya çalıştım. Ne erken kalkmaktan ne de sabahın köründe duş almaktan hoşlanıyordum fakat kendime gelebilmem için şarttı.

Odama geçip hızlıca toparlandım, giyindim ve saçımı kuruttum. Boş bulunup telefonumda bildirimler aradığımda hayal kırıklığına uğradım. Bildirim gelmemişti, gerçi neden bekliyorsam... Artık yakınımda olmayacağını söylemişti, kabullenmeli ve hayatımın kalanına onsuz virgüller atmaya devam etmeliydim.

Kahvaltı yapmak için telefonumla birlikte aşağı kata, mutfağa indiğimde abimi sandalyelerin birinde siyah zeytin yerken buldum ve bu görüntü beni istemsizce gülümsetti. Yan yana, ailecek kahvaltı sofrasına oturduğumuz zaman o tuzlu siyah zeytinleri bitirirdi, ben ise ekşi yeşil zeytinleri.

Gülümsemem süregelirken, "Nasılsın abi?" diye sordum ve çaprazında kalan sandalyeye oturup telefonumu masaya bıraktım. Bana benzeyen suretini, siyah saçlarını ve mavi gözlerini incelediğimde pek de gergin durmadığını düşündüm. Sanırım bugün sağ tarafından kalkmayı denemişti.

Son zeytini de yuttu ve sorumu cevapladı. "İyi, fındığım. Senden naber?"

Sakinliği içimi ısıttı. Abimi ne zaman görsem gergindi, babamın gidişi ergenliğine denk geldiği için karakterini ekstra etkilemişti.

dipsiz okyanustaki aptal balığın hikâyesi | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin