Bölüm 1: Kana Boyanmış Tuval

69 15 7
                                    

   Multi de Hazan'ın arkadan çekilmiş fotoğrafı var.

Her şey o tenha sokağa girmemle başladı. Hayatımın kabusa döndüğü o gün 19.10.2023

  İşten çıkmış eve gidiyordum hava baya rüzgarlı üstüne yağmur yağacak gibiydi. Yağmurlu havaları severdim lakin bugün pek günümde değildim herhalde. İçimdeki, tarifi olmayan sıkıntı da cabasıydı. Uzun zamandır böyle hissetmiyordum. Sanki bir şeyler olacak gibiydi. Bu düşünceler içimdeki sıkıntıyı daha da arttırırken adımlarımı hızlandırmış bir an önce eve gitmeyi hedeflemiştim. Saat de hayli bir geç olmuştu zaten sokaklar ıssızlaşmış in cinin top oynayacağı yere dönmüştü.

  Nedense izlendiğim hissine kapılıp etrafa bir göz gezdirdim. Karanlık sokakta fazlaca lamba olmasına rağmen cılız ışıktan dolayı hiç bir yer tam aydınlanmıyor hatta loş ortam yaratıp ürkütücü bir izlenim bırakıyordu. Asla bu saate kadar kalmazdım ama bugün arkadaşımın yerine de çalışmıştım. Bundan dolayı geç gidiyordum eve.

    Arkadaşıma haber vermeli miydim? Aklımda ki düşünceyi hemen silmiş kendime cesaret vererek devam etmiştim. Büyük ihtimalle uyuyordu, kim bilir kaçıncı rüyasını görüyordur. Daha fazla dayananmış karanlığı biraz aydınlatmak adına telefon fenerimi açmıştım. Ekranın üzerine düşen damlalardan yağmur yağdığını anlamıştım, kafamı kaldırıp çiseleyen yağmurun suratıma düşmesine izin vermiştim. Normalde yağmuru çok seven biri olarak bugün bir türlü sevinememiştim.

  Aydınlanan sokakta bildirim sesim yankılanırken kafamı indirmiş yanan ekrana bakmıştım. Bu saate bana mesaj atanın kim olduğunu merak edip şifremi girmeye başladım. Tanımadığım bir numaradan gelmişti mesaj üstüne tıklayarak mesaj kutuma girdim. Arkadan çekilen bir fotoğraf hemen altına ise yazılı bir mesaj daha göndermişti. Ben gördüklerimle şaşırırken içimi büyük bir merak kapladı. Fotoğrafı açmış karanlıkta arkadan çekilmiş bir insan fotoğrafı gördüm, çok dikkat etmemiş mesajı okumaya başladım. Mesajda şu yazıyordu:

   "Her açıdan çok güzelsin Hazan. Benim olacağın günü sabırsızlıkla bekliyorum." 

  Bedenim anında buz keserken adımlarım durmuş olduğum yerde kalmıştım. Tekrar fotoğrafa dönmüş iyice bakmıştım benim olduğumu anladığımda ne yapacağımı bilememiş öylece ekrana baka kalmıştım. Aklıma gelen kişiyle gülümsemiştim. Kesin bu bizim Ahmet'in işiydi aklınca beni korkutacaktı. Arada yapardı böyle şakalar, tamam belki bu biraz tuhaftı ama yine de Ahmet'ten beklediğim bir şeydi. Ben bunları yer miydim?

 YEMEM. 

 Gülerek hemen mesaj kısmına girip numaraya cevap yazdım.

"Ahmet ya bir an gerçek sandım geri zekâlı. Hakkını yemeyeyim bu defa korktum. Vallahi seni tanımasam gerçek zannedecektim. Hadi gel de beraber eve dönelim."

   "Hem sen bu numarayı nerden buldun?" yaptığım küçük serzenişi de yazdıklarıma yansıtmış göndere basmıştım.

   Yazıp gönderdiğim mesaja kısa süre sonra, "Ahmet öldü." cevabı gelirken bu defa da sokağın ortasında kahkaha atmıştım. Tüm sokak kahkahamla dolmuştu. Baya iyi rol yapıyordu yalnız. Biraz daha ilerlese inanacaktım. Vakit kaybetmeden tekrar cevap yazmıştım:

  "Hıhı aynen. Hatta cennette şuan." gülerek yazdığım mesajla tekrar "Ahmet'i öldürdüm."  karşılığını  alınca sıkılmıştım. Bunu hemen mesaja dökmüş, karşı tarafa yollamıştım.

"Tamam!  Ahmet öfff ne uzattın gel beraber dönelim işte."

Arkamı dönmüş onu bekliyordum. Yağmur da hızını artırmıştı bu süre zarfında. Kapüşonumun şapkasını kafama geçirmiştim yoksa eve gidene kadar kafam sırılsıklam olacaktı. Tekrar telefonum titremiş yeni bir mesaj gelmişti. Hiç zaman kaybetmeden açmıştım. Gördüğüm şey karşısında nutkum tutulurken keşke açmasaydım dedim. Ya da kör olsaydım da görmeseydim.

ŞAHMAT (Berceste)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin