" minik iltifatlar."

162 17 64
                                    

Hwang hyunjin bir kehanetin daha kapısını aralamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hwang hyunjin bir kehanetin daha kapısını aralamıştı.

-

" En azından sen bana bunu yapmamalısın." Diyerek sert bir şekilde çıkıştı jisung.

" Efendim benim yapabileceğim bir şey yok." itiraz da bulunma çalışıyordu.

" Bir büyücü bulabilirsin! beni bu durumdan kurtarabilir."

O an tam karşınızda aradığınız adam tam da karşınızda  demek istedi fakat böyle bir şeyi kolay bir şekilde söyleyemezdi.Daha fazla odada kalmak istemiyordu,biraz daha kalırsa eğer ikna olabileceğine emindi. gözyaşlarını tutma çalışıyordu.Neden böyle olmuştu? Neden han jisung'a güvenmek istiyordu? Efendi jisung kollarından tutup hyunjin'i sarsmıştı. Ağlamaktan kan girmiş irisleri, sinirle bakıyordu. İstemeyerek de olsa yavaşca çökmüş hıçkırıklarıyla birlikte Hyunjin'in ayaklarına kapanmıştı. Gerçekten yardıma ihtiyacı vardı ve buna inandırması gerekirdi. Sarayın içinden güvenebileceği kimse yoktu hyunjin tek çareydi. Efendi jisung, hyunjin'in ayaklarına kapanmasıyla hyunjin geriye adımlamış kaçma başlamıştı fakat ayaklarını tutan jisung inatçıydı. Tüm çabasıyla birlikte odadan çıkmayı başarmış hızla prensin odasına koşmuştu. Hyunjin arkasında enkaz yığını bırakmıştı. Efendi jisung sinirle ayaklanmış ellini yatak başlığına geçirmişti.Han jisung fazlasıyla narin bir cilde sahipti elleri hemen kızarmıştı ve bu kızarıklık daha fazla öfkelenmesine sebep olmuştu. O an kendini boşaltmak amacıyla gözlerini sıkıca kapatıp çığlık atmıştı. Uzun çığlığı atarken hiçbir şey hissetmezken gözlerini açmasıyla camların patlamış,duvarların ise ufaktan döküldüğünü görmüştü. İçerisi toz yığını gibiydi birkaç kez öksürmüştü kendine gelebilmek için. Düşündü,bunu gerçekten ben mi yaptım? diye. Bu güç ona fazla gelmişti,korkutuyordu kendisini. Ne yapacağını bilememiş hızla yatağına koşup nevresimlerin altına gizlenmişti. Sesi duyan uşak Lee Felix ise hızla içeriye koşmuştu, gördüğü görüntü karşısında adeta şok olmuştu.

" Efendim n'oldu burada? İyi misiniz? "

" Kapıyı kapat Felix!"Gelen emirle birlikte felix kapıyı hızla kapatmış yatağın altında gizlenen sevgilisine koşmuştu

" N'oldu jisung? Kim yaptı buraları böyle? Bir saldırı mı oldu? Bunu hemen krala bildirmeliyim!"

" Bana sarılır mısın? Şuan tek ihtiyacım olan şey."

" Olanları krala bildirmeliyiz jisung yoksa benim başım belaya girebilir."Felix cümlesini tamamlamasıyla jisungun öfkeli sesini işitmişti.

" Sadece sarıl Felix! Ben senin yanında olduğum sürece kimse sana bir şey yapamaz! Bunu halen öğrenemedin mi?!"

Bir şey diyemeden sarılmıştı,onların ilişkisi aslında güzeldi sadece arada jisung kendisinin kim olduğunu felixe hatırlatıyordu. Jisungun gözyaşları felixin canını yakıyordu,sıkıca sarılmıştı olanları merak ediyordu fakat jisung yine kim olduğunu hatırlatmak istermişcesine konuşmasından dolayı bir şey diyemiyordu. Felix, jisungun gözyaşlarını silmiş yüzüne minik öpücükler bırakmıştı. Jisung öpücüklerle birlikte kendini bulutların üzerinde gibi hisseti. öfkesi,nefreti,kini,içinde bulunan tüm kötü hissler kaybolmuştu. Peki hyunjin ne durumdaydı?

two sides of the came coinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin