"özlem"

128 18 82
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Prens daha fazla oyalanmadan denileni yapmıştı, gördüğü beyaz ışıkla beraber küçük yolculuk başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Prens daha fazla oyalanmadan denileni yapmıştı, gördüğü beyaz ışıkla beraber küçük yolculuk başlamıştı...

-

Minho baş ağrısıyla uyanmıştı, gözlerini sarayın odalarında açmıştı. gözlerini ovuştururken karşısında beyazlar içinde olan bir kadın sureti görmüştü. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdıktan sonra kendine gelmişti ve yatakta geriye doğru ilerlemişti. Karşısındaki kadın; sarışın,açık tenli, uzun,tombul yanaklı,hafif çekik gözlü, oldukça zarif duruyordu. Daha önce sarayda görmemişti ama yüzü oldukça tanıdık geliyordu. Minhonun uyandığını fark etmesiyle hafif bir tebessüm sunup konuşmuştu:

" uyandırma kıyamamış olabilirim. Günaydın oğlum, uzun süreli karşılıklı özlemimiz var." Karşısındaki kadın gözleri dolu dolu konuşurken minho olanları kavramaya çalışıyordu. Daha önce annesini görmemişti karşısındaki kadın gerçekten annesi miydi bilmiyordu. Tek bildiği şey karşısındaki kadına karşı iyi hisler besliyor olmasıydı. Ne demeliydi? Ne yapmalıydı? Bilmiyordu... Şoklar içerisindeydi halen. Karşısındaki kadın tıpkı çoçuken babasının anlattığı gibi biriydi. Babası, Minho büyüdükçe annesini anlatmamaya başlamıştı ve minhoda çözümü hekim chanda buluyordu. Hekim Chan hep minhonun annesini anlatırdı. Karşısındaki kadın tıpkı babası ve hekimin anlatığı şekildeki gibi dış görüşüne sahipti. Onun hassas noktasıydı annesi, şimdiden dolu gözleriyle kendini kontol edemez bir duygusal boşlukta bulmuştu. Yirmili yaşlarında veliaht prens değilde,beş yaşında bir çocuk gibi hissetme başlamıştı. Anne sevgisinden uzak büyümüştü, sevecen ve ona anne şefkati gösteren çok kişi olmuştu ama asıl anne şefkatinden yoksun büyümüştü. Kendini zorlayarak konuşmaya başlamıştı:

" sen,sen benim annem misin?" Bunu sorarken tıpkı minik kedi yavrusu bakışı atmıştı. Minho annesi hakkında her şeye kolayca kanacak biriydi.

Genç kadın gülümsemişti sonrasında ise bir nini söylemeye başlamıştı. İşte o nini minhoyu devirecek olan büyük parçaydı. Babası küçükken hep bu niniyi söylerdi, sonrasında ise hizmetliler her gece söyler o şekilde minhoyu uyuturlardı. Bu nini minho doğmadan önce annesinin yazdığı bir niniydi. Minho bu nini annesinden dinleyememişti,anneside bu nini oğluna söyleyememişti. Şimdi ise annesi ölmeden önceki hali gibi karşısında duruyor ona niniyi söylüyordu. Nini bittikten sonra konuşmuştu annesi:

two sides of the came coinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin