Hyunjin gözlerini açtıktan birkaç saniye sonra neden burada olduğunu düşündü ardından hatırladıklarıyla birlikte büyük bir utanç hissetmişti. Prensin yatağındaydı ve prenside tam karşısındaydı. Aşk itirafınıdaki gibi cesaretli değildi aksine fazlasıyla utanıyordu. Tekrardan gözlerini kapatı,nereye kadar devam edeceği hakkında bir fikri yoktu sadece çözüm taklit yapmaktaydı diye düşünüyordu.
" Beni kandırabileceğini mi sanıyorsun? İşe yaramaz. Su içmek ister misin?" Minho'nun sakinliği, hyunjin'i şaşırtmıştı. Daha fazla bir tepki geleceğini düşünüyordu ve bu sakinlik kendisini daha fazla gerip korkutmuştu.
Prensin uzattığı bardaktan su içmişti ve şimdi daha sakindi. İçi ferahlamıştı, gerginliğini ufaktan üstünden atmıştı.
" Konuşmayacak mısın hyunjin?"
" Ben özür dilerim,uzun süre oldu ve birazda geç oldu farkındayım ama anca cesaretimi toplayabildim. Ben çok özür dilerim,en başından sana gerçekleri söylemeliydim sadece o büyücüden korktum ve sana söyleyemedim. " Yalanın içinde başka bir yalanı sıralıyordu. Özür dilerken dahi yalan söylüyordu,kendiside pek hoşnut değildi sadece mecbur kalmıştı ve söylediği her yalanda içi acıyordu. Prens Minho'ya yalan söylemekten nefret ediyordu.
Prens minho alayla gülüp konuşmuştu: " sen yalnızca özür için geç kalmadın,her şey için geç kaldın hyunjin. Özrün fayda edebilir seni affedebilirim ama aşkın... Üzgünüm,buna inancım kalmadı. Özrünü kabul edilebilirim ama sevgine olan inancım yok. Sırf seni affedeyim diye yeni bir yalan söylemediğin ne malum? Sana nasıl inanabilirim ki?"
Hyunjin prense hak veriyordu ama sinirlenmiştide. Kendisine zar zor itiraf ettiği duygulara prensin inanmaması... Kendisini çıldırmıştı resmen. Belki de sevgisini kanıtlamanın bir yolu vardı, tehlikeli ama etkili bir yoldu.
Yatakta doğrulamuş ve hiç düşünmeden prens Minho'nun dudağına yapışmıştı. Kendisi dahi bu kadar hızlı olacağını düşünmemişti,iki tarafta şaşkındı.
Hyunjin gözlerini sıkıca yumuştu korkuyordu ve korkusundan dudaklarını dahi kıpırdatamıyordu, dudakları yalnızca prensin dudaklarının üstünde duruyordu. Nefesini sıkıca tutuyordu, normalin üzerinde olan kalp atışları her saniye daha sert ve hızlı çarpıyordu. Kalbinin bu hızı tekrardan bayılmasına sebebiyet verecek derecedeydi.
Prensin dudaklarından istemeyerek ayrılıp konuşmuştu: " peki şimdi inanıyor musun? Ben gerçekten bir erkekten hoşlanıyorum galiba." Sona doğru sesi titremişti. Öyle gergindi ki... Korkusunu atlatamıyordu.
" Sırf tekrardan uşağım olman için yapmadığın ne malum? Bir öpücükle mi inandırma çalışıyorsun?" Yalandı... Bunları sırf hyunjin'i kışkırtmak için söylüyordu. Prens minho, hyunjin'i kapısında tekrardan gördüğünden beri affetmişti. Sadece onunla oynamak istiyordu. Bazı şeyler içinde büyük bir yara açsada bunu atlatmıştı,karşısında sevdiği adam vardı nasıl dayanabilirdi sevdiği olmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two sides of the came coin
FanficMinho & hyunjin ff. bxb Orta çağın zalim kralının halkına yasakladığı büyü.Büyünün olduğu durumlarda; idam edilip, kazıkta çakılan bi' halk. Böylesi bi' dönemde 'saf büyü' olarak doğan genç Hwang Hyunjin.Kadim din büyücülerinin efsanesine göre büyüc...