soobin
jisung konusabilirmiyiz"jis iyi misin? bir şey mi gördün?" minhonun sorusuyla gerçekliğe dönmüştüm. bu aralar çok sık dalıyordum... "iyiyim, yok birşey." derken telefonumu kapattım ve arka cebime koydum. "emin mis-" kahve makinasının sesiyle sözü kesilen minhoyu aldırış etmeden bir kupa çıkardım ve kahvemi kupaya doldurdum.
daha doğrusu doldurmaya çalıştım çünkü ellerim titriyordu bu yüzden kahvenin yarısını tezgaha dökmüştüm. minho hızlıca oturduğu yerden kalkıp yanıma gelmiş ve elimdekileri alıp " jisung iyi misin? gel bir bakayım." diyerek beni masaya götürdü. tabureye oturacaktım ki beni kaldırıp masanın üzerine oturttu. buna daha sonra şaşıracaktım çünkü şuan iyi değildim.
"su ister misin?" diye sorduğunda gerek olmadığını söyledim ve gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. bir süre sessizlik olunca gözlerimi açtım ve tezgahı silen minhoyu gördüm. telefonumu cebimden çıkarıp mesaja tıkladım ve cevap yazdım.
soobin
jisung konusabilirmiyizsiz
ne konusucaz soobinsoobin
bulussaksiz
ne bulusması soobin ne saçmalıyosun
yaptıkların yetmemis bide hala yuzsuz gibi bulussak diyosun
ne soyliceksen soyle simdisoobin
jis lutfen
gercekten ozur dilerimsiz
jis deme bana
jisung benim adimsoobin
peki
ama lutfen bulusalım
bi kere
en azından bi kere olsun beni sevdiysen
hatirim için
hatirimi geçtim guzel hatiralarimiz
için gelsiz
soobin bu son
bi daha bana ne yaz ne bi yere cagır
tamammisoobin
tesekkur ederim jisung
*konum*
yarim saate orda olurumsiz
tamam...
sinirle telefonumu kapadım ve masadan indim. ne olduğunu anlamamış minhoyu arkamda bırakarak bahçe kapısına yaslandım ve kapıdan sarkarak "felix! bir bakar mısın?" diye bağırdım. herkes bana bakıyordu fakat ben felixin kalktığını gördüğüm gibi merdivenlere yürümeye başlamıştım.
"jisung ne oluyor?" mutfaktaki minhodan gelen soruya arkamı dönmeden "yok bir şey minho. siz keyfinize bakın." dedim ve yukarı çıktım. odamda camdan dışarı bakarak felixi bekliyordum. "efendim jisung?" gelen sesle arkamı dönüp felixe yatağa oturmasını söyledim ve bende oturdum.
"soobin buluşmak istedi." dememle felix bağırarak "ne!" dedi. hemen felixin ağzını kapatarak "ne bağırıyorsun lan? biri duyacak." dedim. felix sakinleştikten sonra elimi ağzından çektim ve konuşmasını bekledim. "gitmeyeceksin ama dimi? reddettin dimi?" diye sorduğunda yüzümü asıp "edemedim." dedim ve telefonumu açtım. mesajları okuması için telefonumu felixe verdim ve felixin tepkilerini izlemeye başladım.
"jisung mal mısın sen? ne diye kabul ettin? kusura bakma ama ben seni oraya tek gönderemem." dediğinde "saçmalama felix sürüce gidelim istiyorsan sevgililerinizde soobini orda görünce bir güzel siksinler onu. oldu mu?" dedim. "ananı doğru lan bunlar soobinlerle kavga etmişlerdi. off."
"tamam git ama uzun kalırsan ve ben seni aradığımda açmazsan seni almaya birini gönderirim haberin olsun." dediğinde kafamı sallayarak ayağa kalktım ve hazırlanmaya başladım. üzerime oversize, siyah bir tişört altıma da gri, bol bir pantolon seçtim. alt tarafı sekizinci sınıfta bana kabusu yaşatan eski sevgilimle buluşmaya gidiyordum...
...
"çocuklar benim küçük bir işim çıktı. yarım saate dönerim. kendi evinizmiş gibi takılın. felixler evdeki her şeyi biliyor zaten. keyfinize bakın." dedim ve evden çıkmak için kapıya yöneldim. hava sıcaktı fakat esiyordu. tatile girmemize çok az kalmıştı. telefonumdan konumu açtım ve yürümeye başladım. sahil kenarında bir kafeyi gösteriyordu konum. yaşanacakları kestiremiyordum ve bana ne diyeceğini düşünüyordum.
kafeye vardığımda telefonumu cebime koyup içeri girdim. cam kenarındaki masada oturan soobini görmemle yaşadıklarım gözümün önünden geçti. kendi kendime "artık onu görünce kalbim hızlanmıyor." dedim ve yürümeye başladım. beni görünce mahcupça gülümsedi ve ayağa kalktı. "hoş geldin jisung. teşekkür ederim geldiğin için." dedi ve bana yanaştı. "oturalım mı?" diye sorduğunda kafamı sallayıp sandalyemi çektim ve oturdum. yüzümde mimik yoktu içimden ne gülmek geçiyordu ne de konuşmak. sadece onu dinleyip gidecektim.
"jisung ben yaptıklarım için çok özür dilerim. gerçekten aptal bir ergenin tekiydim. kendimi bir şey sanıyordum. neden bunları yaptığımıda bilmiyorum. gerçekten özür dilerim." dediğinde yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştım. " sen şimdi özür diledin. peki benim yaşadıklarım değişti mi? hayır. o yüzden özür dileyip durma." dediğimde bir şey demeye kalkıştı fakat yanımıza gelen garsonla demekten vazgeçti.
garson gittiğinde "beni affedecek misin?" diye sordu. "sırf seninle öpüşmek istemeyip senden ayrılmak istediğimi söylediğim için arkadaşlarına beni taciz etmelerini söylemek ve onlar bana bunu yaparken gülerek olanları izlemek ne kadar acizce bir şey farkında mısın? bana bunları yapan birini affedeceğimi düşünmen çok komik." dediğimde yaptıklarından gerçekten utanmışa benziyordu fakat bu beni şuan ona karşı yumuşatamazdı.
"sen sana karşı olan tüm güvenimi, sevgimi bana "ben seni kullanıyorum, sana aşık değilim." dediğin zaman kaybetmiştim zaten. üstüne taciz edilirken ki görüntülerimi sanki escortluk yapıyormuşum gibi gösterip okulun itiraf sayfasına atman senin sesinden bile iğrenmeme sebep oldu. oturup yaptıklarını benim açımdan düşünürsen neden seni affetmediğimi anlarsın bence soobin." dediğimde gözlerim dolmasın diye uğraşıyordum.
soobinin bir şey demesine izin vermedim ve ayağa kalkıp "anlaştığımızı düşünüyorum. artık hayatımdan tam olarak çık soobin. bundan sonra ki hayatında başarılar." dedim ve arkamı dönüp kafeden uzaklaştım.
sahilden yürümeye karar vermiştim. gözümden düşen yaşlara engel olamadım. ağladığım şey yaşanılanları hatırlamamdan başka bir şey değildi. yürümeye devam ederken betondan bir iskele gördüm ve iskeleye doğru yöneldim. iskelenin ucuna yaklaştığımda kolumdan çekilerek arkamı döndürüldüm. gördüğüm manzarayla soobinin bipolar olduğunu düşünmeye başlamıştım. aynı benim gibi gözünden yavaşça yaşlar süzülen soobin konuşmaya başladı.
"jisung ben sana gerçekten aşıktım. hiç bir zaman bu konuda sana yalan söylemedim ve yaptıklarımdan çok pişmanım. artık beni affetmeni beklemiyorum. ben sadece seni unutamıyorum." dedi ve elini yanağıma koyup göz yaşlarımı sildi. şaşırmıştım. kafam bom boştu, hiç bir şey düşünemiyordum. "ne oluyor lan burada!" iskelenin diğer ucundan gelen sesle gözlerimizi birbirimizden ayırıp o tarafa dönmüştük.
"minho?"
...
![](https://img.wattpad.com/cover/363245493-288-k248248.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
senin anonim
Teen Fiction~brn okidokihan sey selam seuliseitiraf selam okidokihan itiraf.