♫ nervous by the neighborhood
"beomgyu." cevap vermeyeceğim.
"beomgyu." cevap vermeyi hala düşünmüyorum.
"beomgyu diyorum." istediğin kadar adımı söyleyebilirsin çünkü hala cevap vermeyi düşünmüyorum.
oluşan sessizlikle tam "sonunda sustu ya" diyecekken taehyun'un üstüme fırlattığı yastıkla sarsıldım.
"beomgyu diyorum dedim." dedi taehyun elindeki diğer yastığa yeni kılıfını geçirirken. ben ise eğilmiş yataktaki çarşafları değiştirmekle meşguldüm. malum, taehyun'a kitlemeye çalıştığım iş soobin tarafından kazdığım kuyuya düşmeme sebep olmuştu. dakikalardır ikimiz de odadan odaya koşturuyor, oteldeki tüm çarşafları değiştirip ter döküyorduk.
"duyuyorum beomgyu dediğini zaten." diye cevapladım hiç istifimi bozmadan. yüzümü çevirip bakmayı bile düşünmüyordum, zaten nasıl olsa ne diyecekse desin duymak istemiyordum.
"beni duyuyorsun ama bin saattir telefonuna gelen bildirimleri duymuyor musun? sessize al şunu, başım şişti." dedi taehyun komodinin üzerindeki telefonu benim önüme atarak.
telefonumun yanan ışığıyla beynimdeki şimşekler aniden çakmaya başladı. hemen saati kontrol ettim. tabi ya, biz taehyun'la amelelik yapalı çoktan saatler geçmişti. bi telaşla telefonu açıp bildirimlere baktım. taehyun ise ne olduğunu anlamak için meraklı gözlerle beni izliyordu. gelen tüm mesajlar soobin'dendi. içerikleri ise neredeyse birbirinden farksızdı: "beomgyu aşağı in" "bay minhyuk" "aşağı" "hemen" "nerdesin" "allooo" "beomgyu"..
kahretsin ya diye söylenip telefonu cebime attığım gibi aynanın önüne koştum. iş yaparken açtığım gömlek düğmelerimin hepsini aceleyle geri ilikleyip yeleğimi üstüme geçirdim. terden ve yorgunluktan saçım başım birbirine girmişti ama yapacak bir şey yoktu, en acilinden aşağı inmem lazımdı.
her aynaya baktığımda soobin'e iyi gözüküyor muyum diye sorardım ve "çok iyisin" falan diyerek beni teyit etmesini beklerdim, bu sebeple yanlışlıkla taehyun'a da aynı soruyu sormuş bulundum. ağız alışkanlığı işte..
"iyi gözüküyor muyum?" dedim taehyun'a dönüp. neden bi anda böyle bi soru sorduğumu anlayamamıştı ama yine de göz ucuyla beni süzdü.
"yok, dayak yemiş gibisin." dedi hala çarşafları yerine geçirmeye devam ederken. peki ben böyle bi cevap beklemediğimden taehyun'a ne mi dedim? umarım bir gün dilin kopar beomgyu..
"sağ ol sen de çok iyi gözüküyosun." en azından iyisin falan demesini beklediğimden daha verdiği cevabı duymadan ağzımdan kaçıvermişti işte. böyle ağız alışkanlığı mı olur? cidden keşke biri beni şu an yok etse..
taehyun da böyle bi şey demek yerine ona küfür etmemi falan beklediğinden bana bakıp kaldı. iki mal olarak bir süre bakıştık. taehyun'un arkamdan nereye diye seslenmesine aldırış etmeden daha fazla rezil olmamak adına koşarak odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hermit the frog • taegyu
Fiksi Penggemarüflesen yıkılıp tahta kurularıyla dolu bir enkaza dönüşecek, yağmurun akıttığı sıvalarından yeşil duvarları zor seçilen, tabelasıysa sadece kafası estiğinde yanan bir otelin kaç odası vardır?