12 bölüm (uyanış)

181 13 4
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen

"Gözlerimi kapatıyorum, ellerimi uzatıyorum göğe.. hissediyorum bayım, yıldızlar parmak uçlarımda bu gece..."

Olabilirdi, geçip gitmeyi bilmeyen günler elbet geçerdi, acılar zamanla unutulur, yara zamanla kabuk bağlardı, her geçiş bir vazgeçiş mi? Yaşamak için çırpınan kelebeğin ömrü 4 gün değil mi? Nedir o zaman bu yaşama hevesi insanda... Hani her canlı ölümü tatacaktır ya...her geçişin bir vazgeçişi olmalı... Yaşamaktan vazgeçmesini bilmeli insan...

Her güzelliğin bir sonu mu olmalı?

Her acı zamanla unutulur...
Her canlı bir gün ölür...
Her kalp elbet bir gün aşık olur...
Her insan hata yapar...
Her insan umut eder...
Her insan vazgeçmez...

Her insan imkansızı imkanlaştırmalı...

Her sevgi bir gün biter mi?
Her kalp ihanet eder mi?
Huzur bulduğu kalbe ihanet edebilir mi?

Sevmek yürek ister, kalp sevilmek...

&&&&&&&&&&&

Bekliyordum uyanmasını...
Fakat uyanmıyordu bir türlü kalbimin sahibi, iki kere durmuştu kalbi...

Canım çok yanıyordu, iyi değildi hissediyordum bütün benliğimle, hayatının en zor dönemi ne diye sorsalar annemi kaybettiğim gün derdim hiç düşünmeden...
Onu kaybettiğim gün bütün masumluğumu kaybetmişim...

Fakat şuan annemin acısıyla eş değer bir acı yaşıyordum...

Kollarımın arasında vurulmuştu, koruyamamıştım onu...

Bir kez daha vurdum kafamı arkamdaki duvara, aptaldım sevdiğimi bile korumayı başaramamıştım, uğursuz biriydim, önce anmemin sonra sevdiğim kadının hayatını mahfettmiştim...

Ellerimde kanı vardı, saçlarını bile öpmeye koklamaya kıyamadığım sevdiğimin kanı vardı, çok zayıflamıştı, 1 ay içinde neler yaşadığına dair ufak bir bilgim bile yoktu.

Nasıl bir insandım ben? Sevdiğini koruyamayan aptal biriydim...

Bir daha baktım ellerime, döküldü yaşlar birer birer gözlerimden, gücüm yoktu artık, o iyi olmadığında ben nasıl iyi olabilirdim, doktorlar yaşaması mucize diyorlardı...

Vücudunda darp izleri varmış, aç ve susuz kalmış, gün ışığı görmeden bir ay boyunca tutmuşlardı onu o soğuk depoda, karanlıkta... Oysa benim sevdiğim korkardı karanlıktan, yapamazdı ki o karanlıkta, nasıl dayanmıştı bunca zaman?

Çok yanmıştı canı, çok yakmışlardı sevdiğinin canını...

Bir daha söz verdi kendine, bunu yapanlara dünyayı dar edecekti, ve artık zaman kaybetmeden Hazal ile evlenecek onu ne mutlu ediyorsa onu yapacaktı...

&&&


Yazarın anlatımıyla

Tamay 2 gündür bekliyordu sevdiği kadını, fakat ne doktorlar ne de hemşireler düzgün bir cevap vermiyorladı sorduğu sorulara, hastaneyi birbirine katmasına çok az kalmıştı...

Hazalın annesi olayı duyunca baygınlık geçirmiş ve hemşireler tarafından odaya alınmıştı, abisi ise kendisi gibi bir tepki vermeden öylece durduğu yerde kardeşinden umutlu bir haber bekliyordu, ipek abisinin yanında her zamanki gibi yerini almıştı, fakat arada dolu gözleri Mirza'nın üstündeydi...

1 ay içinde ipek ile araları düzelmiş ve ipek onu hiç yanlız bırakmamış her fırsatta bir kardeşi olduğunu hatırlatmıştı, abisi Ayaz ise Özge ile nişanlanmış ve mutlu bir birliktelik içindelerdi...

Aniden odaya doktorlar ve hemşireler dolunca herkes endişeyle ve korkuyla yerinden fırlayıp neler olduğuna baktılar.

Hazalın kalbi durmuştu...

Tamay delirmiş gibi hissediyordu Hazal onu bırakmazdı, hayalleri vardı gerçekleşecek, birlikte saracaklardı yaralarını...
Şimdi onu bırakıp gidemezdi.

"Bırakma beni gül güzeli" dedi kısık sesiyle ağlarken...

Çöktü duvar dibine, tıpkı annesi ölürken yaptığı gibi, sardı kollarını dizine küçük çocuk gibi ağlamaya başladı, gitme bırakma beni diyordu...

Timur daha fazla dayanamadı çöktü Tamay'ın yanına, "abi yapma yengem güçlüdür pes etmez hemen" Tamay ne Timuru nede orda olan kimseyi umursamdan çocukluk travmasını yaşıyordu tekrar...

Mahir şokla kardeşinin olduğu odanın kapısına bakıyordu, gidecek miydi kardeşi, daha kendisini affetirmeden... Yapmamıştı babasının emanetine sahip çıkamamıştı, kendisini suçluyordu eğer o akşam ona el kaldırmasaydı hazalın başına bütün bunlar gelmezdi, eğer kardeşine bir şey olursa kendisini asla affetmeyecek ve yaşamaya devam edemeceyekti...

İpek hızla yanına gidip şokta kalmış adamın kolunu tuttu serçe ve kendisine döndürdü "kendine gel! Hazal bizi bırakmaz, seni bıraksa tamayı bırakmaz, yapma" dedi canı yanıyordu hem arkadaşı can çekişiyor, hem sevdiği adam ve yeni kavuştuğu ve kabullendiği abisi...

Mahir tutamadı kendisini kalbi sıkıştı bir eli kalbine giderken geriye doğru sendelemişti, ipek bunu fark edip hızla girdi sevdiği adamın koluna ve dikkatle oturttu sandalyelerden birinin üstüne, giydiği gömleğin ilk 4 düğmesini açtı ve nefes almasını sağladı, Mahirin gözlerinden yaşlar aktığını görünce kendisi de ağladı...

Tamay sert bir şekilde yanındaki Timur'u itip ayağa kalktı, ve olabilecek en mantıklı şeyi yapıp Mahirin iki yakasından tutup oturduğu yerden serçe kaldırdı, ve yumurğunu yüzüne geçirdi "Senin yüzünden hepsi senin yüzünden! Ona bir şey olursa ilk seni öldüreceğim Mahir korkamaz! Yemin ederim ilk seni gömeceğim!!"

Mahirin adamları ve Tamayın yakın dostu ve koruması olan Timur araya girip onları ayırmaya çalıştı fakat ne onlar ne de ipek bu kavgaya son veremedi

"Ona bir şey olursa yaşamaya devam edeceğimi sana düşündüren nedir Esat, Merak etme sana kalmaz ben alırım canımı" demişti içindeki nefretle...

O an canı yanan iki adam hem öfkelerini gidermek hem acılarını dindirmek için birbirlerine saldırmayı daha mantıklı bulmuştu, kim araya girerse girsin ayıramıyordu ikiliyi, taki odadan çıkan doktoru görünceye dek sürmüştü kavgaları...

Fakat doktoru görünce kavga eden onlar değilmiş gibi umutla baktılar doktora...
Herkes sormaya korkuyordu, fakat doktor onların korkularını anlayıp gülümsedi...

"Hastamız uyandı, normal odaya alınacak, fakat, biraz uyutmamız gerekebilir. Sizi bilgilendireceğim"

&&&&&

"Aynı dünyanın yalnızlarıyız, taki kalplerimiz birbirine rastlayana kadar"

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur, bazı yerlerde mantık hatası olabilir fakat benim kurgum hem fazla kısa olacak hemde öylesine yazılmış bir kurgu unutmayın lütfen...

"Nefha Mahallesi" (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin