"Son nefesime kadar mücadele edeceğim."
Başka bir dünyada yaşamaya devam etmek, denizin beni tutmasını engellemiyor gibi duruyordu. Hırçın denizin sarsıntısıyla yatağımdan düştüğümde uyandım. Hala uykulu olmanın verdiği mayışmışlıkıla sinirliydim. Midem bulanıyordu ve her an kusacak gibiydim. Temiz hava almak için güverteye çıkmaya karar verdim.
Kapılar ardından geçerken, merdivenlere varana kadar altı kez sarsıntıdan düşme tehlikesi geçirdim. Küfrederek merdivenlerden yukarı çıktım. Midem bulanıyorken bir şey yemek istemediğim için mutfaktan hemen çıktım.
Güverte boştu. Ama Lucian'ın tanıdık vücudu geminin kıç bölgesindeki dümenin arkasında görünüyordu. Bulutlar bütün gökyüzünü siyah ve grimsi, karamsar bir havaya sokmuştu. Deniz vahşice dalgalarını gemiye vurup duruyordu.
Lucian'ın yanına gitmek için adımı attığım an yere yüz üstü yapışmam bir olmuştu. "Lanet olsun." Burnumu ovuşturarak yerden kalktım. Hızlı adımlarla geminin kıç bölgesine ulaşıp merdivenlerden yukarı çıktım.
"Selam." dedim ve nazikçe tebessüm ettim.
"Neredeyse Krýa Thálassa'ya yetiştik. Bu denizin yumuşak hali."
"Baya yumuşakmış." deyip göz devirdim. Kıkırdadı. Gemi tekrar sallandığında neredeyse düşüyordum, tekrar. Lucian beni belimden yakaladı ve düşmemi engelledi. "Dikkatli ol."
Sıcak nefesi boynuma çarptığında tüylerim ürperdi. Sıcak eli belimin kıvrımını neredeyse tamamen kavramıştı. Refleksle ellerimi göğsüne koymuştum. Birbirimize yakındık, fazlasıyla. "Teşekkürler." dedim aramızda oluşan sessizliği bozup, geriye doğru bir adım attım. Gözlerinden adlandıramadığım bir parıltı oluştu ve anında kayboldu.
Eski soğuk haline geri döndü. "Aç mısın? Bütün gün bir şey yemedin. Bir şeyler ye." dedi düşünceli bir şekilde. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Deniz beni tutuyor, mideme inen her lokmayı geri çıkaracağımdan eminim. Sonra yerim." dedim ve omuz silktim. Herhangi bir sarsıntıdan, dengesizliğimden dolayı düşeceğimi bildiğim için dümenin arkasındaki korkuluklara yaslandım ve hırçın dalgaların tek tük yüksekte duran kayalıklara çarpışını izledim.
Tuzlu denizin suyu burnuma geliyor ve ferahlamamı sağlıyordu. Daha iyi hissediyordum. Ortanca gemi hemen çaprazımızda bizden önde gidiyordu. Güverte kalabalıktı ve herkes bir şeyler yapıyordu. Zayn ve ardından birkaç kişi güverteye çıktı. "Krýa Thálassa'ya girdik, ne olursa olsun büyüye kapılma." dediğini duydum Lucian'ın.
"Tamam." dedim basitçe. Denizde yükselen tek tük kayalar sıklaşmaya başladı. Havada bir yoğunluk oluştu ve sis geminin ön tarafından sonrasını görmeyi zorlaştırdı. Zayn ve onunla birlikte güverteye çıkan kişiler yelkenler ve gemideki diğer çeşitli şeylerle uğraşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-_ÖKY_- -_✔️_-
FantasyBundan çok uzun zaman önce, dünyalar yeni ayrılmaya başladığında iki krallık arasında savaş başladı. Kaos her yerdeydi. Anne yıkımın olmasına izin verdi. Karanlık -Erebos varlıkları- taraf kazandı, aydınlıklar -Elysum varlıkları- öldürüldü. O zamand...