"Ne avcı avının farkında, ne de av avcının farkında."
Yakınımda yerde yatan bir Cemiyet askerinin kılıcını elinden aldım ve iki ayağımın üstünde sağlam bir şekilde durdum. Onda bana ait bir şey vardı ve alacaktım, ne pahasına olursa olsun.
Saldırdım, hiç düşünmeden. Kanlı kılıcı savurdum ve karanlık yaratıklarını öldürdüm. Ya kalplerini kılıçtan geçirmeliydim ya da kafalarını bedenlerinden ayırmalıydım yoksa hiç ölmezlerdi. Yine ve yeniden iyileşip savaşırlardı. Bunu biliyordum ama nedenini hatırlayamıyordum.
Blaze'in sözleri aklıma gelirken ona saldıran bir karanlığın yaratığının kafasını bedeninden ayırdım.
"Dövüşme şeklini gördüm, Lori. Fazla... Fazla profesyoneldi. Sanki uzun yıllardır antrenman yapıyormuşsun gibi."
Kılıcımı çevik hareketlerle döndürdüm ve Kamari'ye yaklaşan başka bir karanlık yaratıkla dövüştüm. Etrafında yarım ay çizdim ve kılıcı arkasından kalbin olduğu yere sapladım ve çektim. Normalden daha koyu –siyahımsı- kanı kılıçtan yere damlarken dirseğimi arkaya savurdum ve kılıcımı dönerken savurup arkamda hissettiğim diğer bir karanlık varlığın kafasını bedeninden ayırdım.
İlk öldürdüğüm yaratık Kamari ile aramda yere yığıldığında göz göze geldik. Ona sırıttım ve hareket ettim. Blaze ve Vanya'ya doğru, birlikte savaşıyorlardı. Onu bir anda kesen bir yaratıkla duraksadım ama onu öldürmem zor olmadı. Ama bu duraksama, Vanya'nın öldürdüğünü düşündüğü karanlık yaratığın ayağa kalkıp onu yaralamasını engelleyememem için yeterliydi.
Cemiyet savaşçılarının daha önce onun karanlık yaratıklarına karşı savaştıklarından şüpheliydim hatta emindim. Eğer bilselerdi, onların kafalarını ya da kalplerini hedef alırlardı. Karanlık yaratıklar; tamamen siyahlar içinde giyinen kadın ve ya erkek, kaybolmuş ruhlar, vahşi ruhlardır. Kralları tarafından onlara verilen emirleri her zaman, koşulsuz yerine getirirlerdi. Ki bu emir genelde hepsini öldürün olurdu. Soğuk sesi ve öpülesi dudaklarından dökülen en güzel kelime öldürün olurdu.
Blaze'in, Vanya –dudakları şaşkınlıkla açık- yere yığılırken onu tutmak için atılışı ve adını haykırışı tekrar duraksamama sebep oldu. Fazla duygusaldı, fazlasıyla zararlıydı. Gözlerim iki karanlık yaratıkla aynı anda dövüşen Lucian'a ve ondanda Asher'a takıldı. Ön beş kişi –diğer direnişçiler dâhil- vahşi ve sonu görünmeyen gibi duran yaratıklara karşı savaşıyordu ama benim gözüm tek bir kişiyi görüyordu.
Beni öldürmek istiyordu, ben hala onu severken.
Göz göze geldik. Lorillis'e yanaşan, alaylı ve flörtöz hali artık öyle değildi çünkü beni görüyordu, Lorillis'i değil, beni. Yüzü tepkisiz kaldı ama biliyordum. O kurnaz aklında tilkiler dolaşıyordu. Bugünün elbet bir gün olacağını biliyordu. İkimiz biliyorduk. Vanya'ya bakmadım, gerek yoktu. Tatlı kız, karanlık yaratığın bir pençe darbesine dayanamazdı.
Bir piyonumu daha kaybetmiştim. Geriye altı piyonum daha kalmıştı. Yerdeki cesetleri –Cemiyet savaşçılarının da dâhil olduğu- aşıp onun önünde durdum. "Güçlerimi geri istiyorum." dedim soğukça ve tam gözlerinin içine baktım. Alayla sırıttı. "Üzgünüm, prinkípissa. Elimden bir şey gelmiyor."
Omuz silkti ve başıyla beni işaret edip Slater'i üzerime saldı. Kılıcını çekip üzerime atladığında ona karşılık verdim. Hızlı hareketlerle kılıcımı savurdum. Metalin metala vuran tiz sesi kulaklarımı çınlatsa da öne eğildim ve çaprazlanmış kılıçlarımızı açtım. Sağ ayağımı kaldırıp bileğine doğru döndürdüm ve kılıcını elinden savurmasını sağladım.
Hiç düşünmeden kılıcımı karnına sapladım ve döndürdüm, ölümcül bir darbe olmasından emin oldum. Kumral saçları, koyu kahve gözlerinin önüne düştü. Ağzından kan öksürünce kılıcımı çektim ve yana kaydım. O yere düşerken ona bakmadım ve bakışlarımı Lonan'ın üzerinde tuttum.
"Ne o, siyah kuş? Oyuna katılmayacak mısın? Piyonları öldürmek zararlıdır." Sertçe, sinirle söyledim ve başımı hafifçe yana yatırdım. "Sende piyonlarının ölmesine izin vermiyor musun, Akşam Yıldızı?" Sertçe, alayla karşılık verdi. Tam o anda Asher'ın çığlığı bütün odada yankılandı ve dikkatimi dağıttı.
Sağ kolunu tutarken bir dizinin üstünde duruyordu. Kolundan oluk oluk kan akıyordu. Lorillis onun yanına gitmek istedi ama olduğumuz yerde kaldık. Şu an kontrol bendeydi ve istediğimi aldıktan sonra onu serbest bırakacaktım. Lucian, Asher'ın yardımına koştuğunda tekrar önüme döndüm.
Lonan bana çok yaklaşmıştı. Vücutlarımız neredeyse birbirine değiyordu. Vücudundan yayılan sıcaklık benim soğukluğum tarafından emiliyordu. Sağ elinin tersiyle yanağımı okşadı. Başımı yana döndürüp kendimi dokunuşundan uzaklaştırdım. "Beni terk etmene değdi mi, Akşam Yıldızı?" Sesi çok kısık çıkmıştı. Onu kırmıştım ve bu tarafını –savunmasız ve hassas- yine de sadece bana gösteriyordu.
Her zaman sıcak olan parmakları çenemi tuttu ve yüzümü ona döndürdü. Gözlerinin içine baktım. "Henüz değil, siyah kuş. Henüz değil..." Kendim bile duyabildiğimden şüphelenerek fısıldadım. Ama o duydu, o beni hep duyardı. Alt dudağımı ısırdım ve ona bakmayı sürdürdüm.
"Seçilmişi rahat bırak. Gerçekleştirmesi gereken bir görevi var." Omuz silktim. Lorillis beni yaşatacak bir bedendi sadece. "Güçlerini sana karşı kullanacak." Bu sefer omuz silkme sırası ondaydı. "Daha öncede bir kadın güçlerini bana karşı kullandı, Akşam Yıldızı. Sonu, senin de bildiğin gibi iyi bitmedi." Dudağımı daha çok ısırdım.
"Yapma." Derin ve soğuk sesi bana revirdeki günü hatırlattı. Dudağımı kanatmıştım, yine, her zamanki gibi. Omuz silktim ve dudağımı serbest bıraktım. Kanın metalik, acı tadı dilimde durdu. Başparmağıyla dudağımdaki kanı sildi.
Kılıçların birbirine çarpma ve Cemiyet savaşçılarının sesleri, ikimiz içinde arka planda kalmıştı. Şu an için sadece ikimiz vardık. Ve ikimizde sessizdik.
Karanlıklar varisi olan o: Lonan Crowell.
Aydınlıklar varisi olan ben: Yvaine Elybos.
İki düşman dünyanın, bir zamanlar âşık iki varisiydik biz.
Ben onu terk etmeseydim, ne olurdu ki aramızda?
İntikam kötü bir duyguydu.
İçimi yiyip bitiriyordu ve bitemediği sürece durmamamı sağlıyordu.
Kötü duyguların esir olmayı tercih etmiştim ben.
Kötü bir yolda yürümüştüm, bilmeme rağmen.
Oysa bir zamanlar onun esiriydim ben.
O zaman iyi bir yolda mı yürüyordum? Belki.
______
Bir bedende kaç ruh yaşayabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-_ÖKY_- -_✔️_-
FantasyBundan çok uzun zaman önce, dünyalar yeni ayrılmaya başladığında iki krallık arasında savaş başladı. Kaos her yerdeydi. Anne yıkımın olmasına izin verdi. Karanlık -Erebos varlıkları- taraf kazandı, aydınlıklar -Elysum varlıkları- öldürüldü. O zamand...