Dersin bitiş ziliyle çantamı alıp ayaklandım bugün psikolog randevum vardı. Normalde cuma günüydü fakat okulumun yeri değiştiği için yolu da hesap ederek Salı gününe almıştık. Felix'le vedalaşıp metro istasyonuna doğru adımladım. Durakta gördüğüm beden yüzümde bir gülümsemeye sebep olmuştu. Demek ki metroyla gidip geliyordu. Kapılar açılırken insanlardan sıyrılarak hızla içeriye girdim gözüme kestirdiği ilk boş yere oturdum koltuklar yavaş yavaş dolarken Hyunjin de tam karşıma oturmuştu. Beni görünce önce şaşırmış sonra başıyla selam vermişti bende onu taklit edip başımla selam verdim. Metro çok kalabalık değildi, gideceğim yer yaklaşık 30 dakika sürüyordu, o ne zaman inecekti acaba? Hızla çantamdaki defteri çıkarttım. Ve karşımdaki düşünmeden duramadığım çocuğu çizmeye başladım rahatsız etmemek için sık sık bakmıyordum. O ise başını arkaya yaslamış gözlerini kapatmıştı kulağındaki kulaklıklarla müzik dinliyordu. İşim bittiğinde defterimi çantama koydum o sırada ineceğim durağa çoktan varmıştık. Hyunjin benden önce davranıp hemen önümden indiğinde şaşırmıştım burada mı oturuyordu? O önde ben hemen arkasında ilerliyorduk. Sanırım kliniğin yakınlarında bir yer de oturuyordu. Yakında bir yer de ayrılmasını beklerken kliniğin olduğu binaya gelmiştik. Burası ofislerin ve iş yerlerinin bulunduğu lüx denilebilecek bir binaydı burada oturuyor olamazdı. Bildiğim kadarıyla sadece ofisten oluşuyordu. Belki de ofislerden birinde anne ve ya babası çalışıyordu. O asansöre doğru ilerlerken ben merdivenlere yöneldim onu takip ediyormuşum gibi olmuştu sanırım daha fazla rahatsızlık vermek istemiyordum. Beni yanlış anlamadınız istemezdim. 3. Kattaki kliniğe geldiğimde otomatik kapıya elimi okutup içeri girdim seksin önünde duran Hyunjini gördüğümde şaşırmıştım. Beni görünce bakışları sertleşmiş hızla ayağa kalkmıştı.
"NE İŞİN VAR SENİN BURADA? "
Sesini yükseltmesiyle dilim dilime dolanırken terlemeye başladığımı hissediyordum.
"B-ben sadece"
Devamını getiremeden susmuştum nefesim daralıyordu.
"BENİ TAKİP Mİ ETTİN? Tabi ya sabahtan beri peşimde olmandan anlamalıydım. Derdin ne? Saçma sapan dedikodular yaymak mı?"
Gözlerim anında dolarken kendimi ifade edemediğime sinirleniyordum neden böyleydim ki. Dolan gözlerim yumuşamasına sebep olmuştu anlaşılan bakışları anında değişirken elini omzuma koydu.
"İyi misin?"
Kolumu hızla çekip bir adım uzaklaştım. Koridorda ismim yankılandığında hızla arkamı dönüp odaya girdim.
HYUNJİN'den
Metro durağında beklerken aklımdaki tek şey bir an önce psikoloğumun yanına gidip içimdekileri boşaltmaktı. Bugün okulda hakkımda çıkan bir kaç dedikoduyu duymuştum ve hiç hoş olmayan dedikodulardı sinirimi okul çıkışına kadar tutmakta zorlansam da başarmıştım. Metro geldiğinde içeriye girdim oturacak yer bakınıyorum burnuma dolan kiraz çiçeği kokusu kötü hissetmeme sebep olmuştu, hemde sınıfa yeni gelen kızı anımsatmıştı, o da tıpkı kiraz çiçeği gibi kokuyordu. Asosyal birisi olmasam da yaşadığım bazı şeyler yüzünden insanlarla çok yakın olmuyordum. Herkesle muhataptım ama kimseyle yakın arkadaşım diyebileceğim bir yakınlığım yoktu. Sınıfa yeni gelen kıza uzak davranmamın en büyük sebebi ise etrafa yaydığı kiraz çiçeği kokusuydu. Bu koku bana küçükken ki mutlu günlerimi hatırlatıyordu. Kiraz ağaçlarının olduğu bol kahkahalı piknik günlerimizi anımsatıyordu ve bu anıları sevmiyordum. Çünkü babama kiraz ağaçlarının arasında veda etmiştim. O yüzden bu kokudan nefret ediyordum. Şu an da ters gibi buram buram kiraz çiçeği kokuyordu. Boş bir koltuk görüp hızla oturdum tam karşımda ürkek gözlerle etrafa bakan minyon kızı gördüğümde kokunun kaynağınızda anlamış oldum. Başımla selam verdim. O da aynı şekilde karşılık verip çantasına yönelmişti. Herkese karşı çekingen tavırları tuhaftı ilk gün böyle olması normaldi sonuçta yeni gelmişti fakat bugünde gerekmedikçe kimseyle konuşmuyor arada bir teneffüste Felixlerle takılıyordu. Tuhaftı. Gözlerim kapalıyken kulağımdaki ritme odaklandım en sevdiğim ost lardan olan once again dinliyordum. Bu şarkı kesinlikle mükemmeldi huzurlu hissettiriyordu. İneceğim durağa geldiğimde hızla indim randevuya geç kalmak istemiyordum. İzlendiğim hissine kapılarak yavaşça kafamı çevirdim yere bakarak ilerleyen Yeon Doo'yu görmeyi beklemiyordum. Burada mı oturuyordu? Kliniğe kadar beni takip etmesi tuhaftı sapık mıydı acaba? Ya da belki de tanıdığı biri burada ki ofislerde çalışıyordu. Asansöre ilerledim o ise merdivenlere yönelmişti. Beni takip ettiği düşüncesi beni germişti. Çünkü okulda kimse burayı bilmiyordu ve duyduğum dedikoduların merkezi aldığım psikolojik yardımlardı. Hızla asansörden çıkıp kliniğe girdim. 10 dakika sonra seansım başlayacaktı koltuklardan birine oturup beklemeye başladım. Benim psikoloğumun kapısında hala kırmızı ışık vardı Buda içerde danışan var demekti. Karşıdaki kapının ışığı ise yeşildi. Sanırım biraz erken gelmiştim. Büyük kapı açılınca kafamı çevirdim gördüğüm beden hem şaşırmama hem sinirlenmeme sebep olmuştu ne yani beni buraya kadar takip mi etmişti? Sinirle ayağa kalktım.
"NE İŞİN VAR SENİN BURADA? "
Bağırmamla irkilmişti iri gözleri endişeyle etrafa bakarken zorlukla konuluyormuş gibiydi.
"B-ben sadece"
Devamını getirmeden sustuğunda bunu yapacak bir açıklaması olmadığına yordum , tabi ki beni takip etmişti. Sinirle bağırmaya devam ettim.
"BENİ TAKİP Mİ ETTİN? Tabi ya sabahtan beri peşimde olmandan anlamalıydım. Derdin ne? Saçma sapan dedikodular yaymak mı?"
Cümlem bittiğinde iri gözleri dolmuştu, bir şey söylemek ister gibi yüzüme bakıyordu, elleri titremeye başladığında sinirimi rafa kaldırıp elimi omzuna koydum.
"İyi misin?"
Kolunu hızla çekip korku dolu gözlerle bir adım uzaklaştı. Gözlerinde ki korkunun sebebi olduğumu fark ettiğimde ne halt ettiğimi de fark etmiştim ve arkadan ismi kulaklarımı doldurmuştu. Hızla odaya girip kapıyı kapattı. Tabi ya! O da buraya danışan olarak gelmişti. Ben gerçekten de aptaldım. Okulda ki dedikodulara o kadar takılmıştım ki acısını ondan çıkarmıştım. Korkuyla bakan iri gözleri aklıma geldiğinde ellerimle saçlarımı karıştırdım. Kokusu agresifleşmeme sebep oluyordu. Benim ismimde söylendiğinde çantamı alıp odaya girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grow Up! /Hwang Hyunjin
Fanfiction"Bende yaklaşık 5 senedir tedavi görüyorum. Panik ataklı sosyal anksiyete bozukluğum var. O yüzden insanlarla iletişim kurabilmek benim için biraz zor temas konusuna değinmiyorum bile. Ne kadar ezikçe değil mi? Kendi vücuduma bile sahip çıkamıyorum...