YEON DOO'dan
Kulaklığımda çalan şarkının ritmine göre sallanarak okula doğru yürüyordum. Dünkü seansım iyi geçmişti insanlarla iletişim kurmak, onlara temas etmek eskisi kadar korkutmuyordu artık. Çok büyük temaslar olmasa da birinin elini tutmak, ya da kalabalıkta birilerine çarparak yürümek normaldi geliyordu dakikalarca kendimi sakinleştirmeme gerek yoktu bu gidişle gerçekten iyileşecektim. Hyunjin'le klinikte karşılaşmamız üzerinden tam 4 hafta geçmişti. Dünkü seanstan sonra birlikte bir şeyler yemiştik. Heyecandan ölmeme rağmen aptalca bir şey yapmamıştım. Duyduğuma göre onun tedavisi de iyiye gidiyordu bu beni sevindirmişti çünkü onun da iyileşmesini mutlu olmasını istiyordum. Geçen dört hafta da çok yakınlaşmıştık. Okuldan birlikte dönüyorduk. Öğle yemeklerinde artık bize katılıyordu, Felixler'le iyi anlaşması ise bana sürpriz olmuştu ama bu durumdan asla rahatsız değildim. Seanslarımızın saati de aynıydı bu yüzden kliniğe de birlikte gidiyorduk. Kısa sürede hayatımın büyük bir alanını kaplamıştı. Okula geldiğimde gözlerim onu arıyordu. Teneffüslerim onunla sohbet ederek geçiyordu, çok güzel resim çizdiğini öğrenmiştim, tıpkı benim gibi. İzni olursa birgün onu canlı canlı çizmek istiyordum ama bunu dile getirmem onu rahatsız eder miydi? Bu ihtimal kararımdan vazgeçmemi sağlıyordu. Okul kapısından içeri girer girmez zilin sesi tüm koridoru doldurmuştu. Adımlarımı hızlandırıp sınıfa girdim. Sıramızda oturan Hyunjin beni görünce önündeki defteri kapatıp gülümsedi. Gülümsemesini seviyordum.
"Günaydın!"
"Günaydın!"
Çantamı kenara asıp yanına oturdum.
"Ne yapıyordun?"
"Hiç! Bir şeyler karalıyordum."
Başımla onayladım. Hocanın gelmesiyle ikimiz de derse döndük. Hocanın dağıttığı teste baktım kesinlikle matematiğe bayılıyordum hızla soruları çözerken hayretle bana bakan bakışları fark ettiğimde sorar gözlerle Hyunjin'e döndüm.
"Bir şey mi oldu Hyunjin?"
"Bir şey isteyebilir miyim?"
"Yapabileceğim bir şey ise tabiki!"
"Müsaitsen sınavlardan önce matematik çalışsak olur mu? Ben hiç yapamıyorum çünkü."
Rahatlayarak gülümsedim, nedense yaptığım herhangi bir tuhaflıkla ilgili soru soracak ve benden soğuyacak diye ödüm kopuyordu.
"Tabii ki de çalışabiliriz! Hafta sonu müsait misin? Sana uyar mı?"
"Olur! Hem ara sınavlara da 2 haftadan az kaldı zaten. "
"Tamam o zaman."
"Teşekkür ederim yeon-ah!"
Hitap şekli hoşuma gitmişti tebessüm edip bir sonraki dersin kitaplarını çıkarmak için çantama uzandım, kitabı sıraya koyarken aklıma gelen şeyle çekinerek Hyunjin'e döndüm.
"Şey! Bizim ev de çalışsak ben dışarı da çok rahat edemiyorum. Tabii senin için problem değilse."
Başıyla hızla reddetti.
"Hayır sorun olmaz!"
Duyduğum cevapla içimi bir ferahlık kaplamıştı. Hafta sonunu iple çekiyordum.
Ayna da saçlarımı düzleyip derin bir nefes aldım heyecandan bayılacak gibi hissediyordum. Kitaplarımı ve notlarımı da kontrol edip Mutfakta bize atıştırmalık hazırlayan abim ve Felix'in yanına indim.
"Ne yapıyorsunuz?"
"Brownie! Brownie! Brownieee!"
Ritimli bir şekilde şarkı söyleyerek cevap veren Felix'e güldüm. Tedavimin iyiye gitmesiyle onunla aramda olan arkadaşlıkta değişmeye başlamıştı tıpkı 5 yaşımızdaki halimiz gibi daha yakın daha mutluyduk. Canım arkadaşım Brownie yapmasına bilmeyen abime yardıma gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grow Up! /Hwang Hyunjin
Fiksi Penggemar"Bende yaklaşık 5 senedir tedavi görüyorum. Panik ataklı sosyal anksiyete bozukluğum var. O yüzden insanlarla iletişim kurabilmek benim için biraz zor temas konusuna değinmiyorum bile. Ne kadar ezikçe değil mi? Kendi vücuduma bile sahip çıkamıyorum...