3. BÖLÜM Gece...

59 46 3
                                    

Bazen olur ya korkudan eliniz ayagimiz birbirine dolanır aklımız durur kalbimiz tekler nefes almayı bile unuturuz uçlarda yaşarız. Ben şu anda uçta değilde kendimi sanki bı uçurumun kenarında öylece hiç hareket etmeden durup öylece etrafıma bakıyorum gibiydi. Bu his tanıdıktı aslında. Ben 14 yaşımdayken. Çok mutluydum çok huzurluydum evde bı tek ben vardım ve lise geçiş sınavı için ders çalışıyordum. Birden kalbime öyle bir sancı girdi ki nefes alamayacak hâle geldim. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kan ter içinde kalmıştım. Zar zor ayağa kalktım ve sesim çıkmamasına rağmen bağırmaya çalıştım bağıramiyordum sesim çıkmıyordu. Son çare olarak kapıya doğru yürümeye çalıştım ama ayağım bı şeye takıldı ve hissettim 2 yada 3 metre uçtum hayır yalan söylemiyorum gerçekten o kadar uçtum çünkü odam çok büyüktü ve yerler yeni cilalanmıştı. Düştüğüm sırada göz kapaklarımı bir türlü açamıyordum sonra odaya evde kimse olmamasına rağmen biri girdi kokusu çok güzeldi. Beni kucağına aldı yatağıma yatırdı ve odada olan acil durum fişini çekti gözüm kapalıydı ancak o fişi cektiginizde evi bi itfaiye sireni sesi kaplardı. Ben kendime gelmeye çalışırken Volkan abi ile Cenk abi odaya girdi ve hemen ikiside muhtemelen üzerime çullanmışlardı çünkü uyandığımda komuda bir sargı vardi. Her yer beyazdı o an anladım ki annemin arkadaşı Ceyda teyzenin kliniğine gelmiştik. Bana bı şeyler söylüyordu ama ben henüz idrak edemiyordum. Sonra tekrar gözünü kapattım sonra odada yüksek sesle konuşan anne ve babamı duygum gözlerim açılmıyordu ama ben onları duyuyordum. Annem babama yalvarıyordu babamsa başka çare olmadığını bunu er yada geç öğreneceğimi soyleyip odadan çıkıp girmişti. Uyanmamak istedim o an hiç uyanmamak üzere gözlerimi kapatıp sonsuza kadar açmamayı istedim. Aradan üç gün geçmişti ve Volkan abi ile Cenk abi sadece yavru köpek gibi bana kapıdan bakıp özür dilemişlerdi. Ben onları affetmeden de oradan ayrılmayacaklarını eğer onları affetmesem de oradan gideceklerini söylemişlerdi. Bende tabiki üzülmüş ve onları affetmistim. Sonra ne mi oldu üzerime sevinçten tekrar çullandılar ve sadece çatlak olan kolumda tam beş tane kırık tespit edildi. O andan beri Cenk abi ve Volkan abi aynı boynu bükükler gibiydiler. Yüzüme bakmıyorlardi. Tabi ben de kolumun acısını saymazsak gayret keyif alıyordum bu durumdan. Eve geldiğimizde annem korkuyla babamın yüzüne bakıyordu muhtemelen o günkü konuşmadan ötürüydü. Korkuyordum elim ayağım boşalıyordu. Terliyordum uyumak istiyordum sadece uyumak. Eve girdiğimizde ben hemen üst kata çıkmak için manevra yapacaktım ki korktuğum başıma geldi. Babam "Ada şimdi değil konuşmamız gerekiyor hemde çok acil!"dedi. İlk defa o gün babamı dinlemek istemyordum ilk defa o gün kapıyı çarpıp çıkmak istiyordum ama yapamadım çünkü elini sahiplenici bir sekilde belime koydu ve beni yürütmeye başladı. Salona doğru ilerledik. Oldum olası altın varaktan nefret ediyordum ve salon tam olarak altın cenneti gibiydi altın varaklı işlemeli duvar kağıdı, altın varaklı işlemeli beyaz koltuklar zevksiz demek istemem ancak annemin arkadaşı Ceyda abla tam bi baş belasıydı. Bu eve taşındığımız zaman illede tutturdu bu evi ben döşeyeceğim diye neymiş efendim annem yargı kadınıymış evi adliye gibi döşemiş falan filan. İgrene igrene yemek masasına oturdum ve babama baktım. Terlemiste hemde çok fazla terlemisti. Önce mendilini çıkarıp alnındaki teri sildi ve bana döndü. "Ada şimdi söyleyeceklerim seni biraz sarsa bilir. Biz seni her zaman çok sevdik ve sevmeye de devam edicez sakin kendini bir an bile yalnız hissetme. Biz senin için hep iyi şeyler olsun isted."dedi ve ben de daha fazla dinlemek istemediğim için "Sadece gelir misin baba? Neler oluyor bana açıklayın. " dedim babam annemden onay alircasina anneme baktı ve bende anneme baktım anlatma yalvarırım der gibi bakıyordu babama nolur diyordu gözleriyle. Babam "Sen gercekte bizim kızımız değilsin yani kızımızsın ama." "Ne nasıl hayır dalga geçiyorsunuz dimi?"diyerek sözünü kestim ve kahkaha atmaya başladım. Bana delirmişim gibi bakiyolardi. Onlardan bu bı şaka sana şaka yaptık demelerini ve bana sarılmalarını bekliyordum ama babam bana sanki hissizmis gibi bakıyordu anneme baktım o da bana acılı gizlerle bakıyordu. Anlamıştım gerçek ailem onlar değildi. Yaklaşık bir saat süren bir konuşma yaşandı ve ben ailemin olmadığını beni bir polis merkezi karakolu yakınlarında bulunan bir parkta ağaçların arasında yerde çamur içinde kıvrandığımı ve Ahmet adında bir polis memurunun oradan tesadüfen geçtiğinde ağlamalarımi duyduğunu ve beni bulup polis merkezine götürüldüğünü oradan da 1,5 yaşıma kadar huzur çocuk sitelerinde olduğumu daha sonra da babamın bir bebeğin katliamını araştırırken aklına bir evlat edinme fikrinin geldiğini bunun için çok düşündüğünü ardından annemle beraber başvuru yapıp beni aldıklarını söyledi. Beynim bişey almıyordu uyuşmuş gibiydim. Kalkıp odama çıkmıştım kapıyı kilitlemiştim ve günlerce dışarı çıkmamıştım.
Şu anda tam olarak öyle hissediyordum. Kırılmıştım üzülmüştüm düşünülmemiştim. Sahi benim bu hayattaki rolüm neydi hiç bı fikrim yoktu.

Arabaya bindikten kısa bir süre sonra Cenk abi de sürücü koltuğuna yerleşti. Hemen ardından da Volkan abi de yolcu koltuğuna geçti. Ardından sanki birşeyi unutmuş gibi Cenk abi tekrar sürücü koltuğundan indi ve benim yanıma gelip kapıyı açtı. Bana öyle bir şefkatle baktı ki içim cız etti sanki. Pişman olmuştum. Saçlarımı okşadı yüzüme gelen bir tutam saçımı kulağımın arkasina sıkıştırdı ve "Kraliçe bak biliyorum şuanda herşey çok anlamsız geliyor ama sakın ümitsizliğe kapılma herşey çok güzel olacak söz veriyorum. "dedi ve ne? Elinde benim silahım vardı yanlış mı görüyordum doğru mu görüyordum ama gerçekten benim silahimdi çünkü kabzasında kocaman harflerle C.A.K. yazıyordu bu silahı ilk defa elime aldığımda daha 13 yaşındaydım o zaman çok korkutucu gelmişti ama şimdi ustalıkla gözlerim bağlı bir şekilde hedefimi vurabiliyordum. Şaşkınlıktan bir kez daha ağzım açık kaldı. Talim ve antrenman dışında asla elime silah verilmezdi. Bu kadar mı ciddiydi? Neyden bu kadar korkmuslardi neden bu kadar temkinli davranıyorlardı. Önce telefonumun parçalanması sonra evimin yakılması ve daha sonra silahımın elime verilmesi. Silahımı belime yerleştirdim ve bana güven dercesine bakan Cenk abiye başımı salladım.



Yaklaşık yarım saattir yoldaydik. Şu ihtiyacı dışında hiç aşağıya inmedik ve benim de gözlerim acik kalmakta direniyordu. Ben direniyodum o bana daha çok direniyordu. Gözlerime lanet edip gözlerimi kapattım ve Cenk abinin radyoda rastgele açtığı "Cem Adrian ın Kül Olur" adlı şarkısını dinledik. Bu şarkı çok güzeldi. Tam olarak benim içinde bulunduğum durumdu.

Şu anda nereye gittiğimizde dair en ufak bir fikrim yoktu sadece yağan yağmurun cama vuruş sesi ve şarkının mükemmelliğinde huzurla bir uyku uyumaya çalıştım...

BEN, GECEM VE KARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin