4. BÖLÜM EN DİPTE ...

62 44 2
                                    

Karanlık her yer zifiri karanlık. Puslu bir yoldayım. Nefesim kesiliyor. Sakin olmaya çalışıyordum. Yürüyemiyorum. Ayaklarımı hissetmiyorum sanki. Çok ağırlar. Etrafıma bakıyorum. Hiç kimse yok. Sadece bi elektrik direği var. Oraya doğru yürümeye başladım. Yalnızım hayatta en çok korktuğum şekildeyim. Etrafıma bakıyorum. Uğultular geliyor etraftan. İçim içimi kemiriyordu. Sanki dibe çekiliyorum en dibe en derine. Ne yapacaktım. Ne olacaktı karşıya doğru yürümeye başladım. İlerledim ve Cem abinin arabası oradaydı evet oradaydı. Koşmaya çalıştım ama ayaklarımı hissetmiyorum zorladım kendimi ilerledim ve zorlukla oraya ulaştım. Kimse yoktu. Arabanın kapısını açtım ve...

"Ada Ada uyan uyan ulan Volkan su nerde kaldı cabukkk. Ada sakin ol Ada uyan."Çığlıklarla uyandım. Çok kötü bir rüyaydı. Neydi bu böyle. Korktum çok korktum. Cenk abi hemen karşımdaydi. Hemen ona sarıldım. Çok şaşırmıştı. İlk başta şaşkınlıktan bana sarılmadı. Aradan birkaç saniye geçti ve Cenk abi bana öyle sıkı sarıldı ki seni asla bırakmayacağım demek istemişti. Anlamıştım çünkü onu onları çok iyi tanıyordum. AA gerçekten Volkan abi neredeydi. Kaldığım odaya göz gezdirdiğim gibi oda ne? Volkan abi ağlıyor muydu? Hayatımda ilk kez onu ağlarken görüyordum. Sonra bana baktı ve "Bakma lan prenses gözüme toz kaçtı." dedi. Tabi tabi ben de inandım demek istedim ama şuan hiç bir şey söylemeyecektim. Gözlerimle bizi işaret ettim ve "Buraya gel prenses." dedim ve Cenk abi öyle bir kahkaha attı ki birazdan düşecektik ve kucağında benimle birlikte yerin parkelerine mükemmel aşk öpücükleri verecektik. Volkan abi yanımıza yaklaştı ve Cenk abinin ensesine öyle bir vurdu ki Cenk abinin kafası öne doğru eğildi ve offfff burnu kafama çarptı. O kırılma sesi miydi? Birinci darbeyi ensesinden ikinci darbesini de burnundan almıştı. Kafamdan aşağıya doğru bi sıcaklık geldi elimi kafama doğru götürdüm ve elime baktım. Oha bu ne kadar çok kandı Cenk abinin burnu neydi böyle. Osmanlı kılıcı mıydı? Volkan abinin gözleri elime takıldı ve bı tokak daha Cenk abinin yanağına attı ve "Lan şerefsiz senin burnunda hançer mi var? Osmanlı'da ki cariye topluluğu arasinda mi büyüdün sen?" dedi ve o bütün bunları söylerken Cenk abinin kafası yan tarafa doğru yatmıştı ve kıpkırmızı olmuştu. Ben Volkan abiye kaç der gibi kaş göz işareti yaptım ama o daha çok yanımıza yaklaştı ve Cenk abinin çenesine elini koydu"Tamam seni affediyorum sevgilim gel bir dah..." derken Cenk abi bi hışımla beni yatağa attı ve Volkan abinin ensesinden kazağını tutup ters çevirdi ve birkac saniye önce uçuş talimi yapan Volkan abi saniyeler sonra yeri öpücük yağmuruna tutuyordu. Öyle bir kahkaha attım ki sesim bütün odayı kapladı. Volkan abi ile Cenk abi de sanki uzaylı görmüş gibi bana baktılar ve sonra ikisi birbirine bakıp kahkaha atmaya başladılar. Öyle güldük ki resmen karnımıza ağrı girmişti. Sonra Volkan abi bana bakıp "Aşk olsun prenses sen benim ilk göz ağrım sen benim ilk prensesim. Böyle mi olacaktı benim sonum Cenk beni tut bu odayı terk ediyorum. Lann biz şu an uçakta falan mıyız yerler neden sallanıyor Cenk ışıkları açsana neden bu kadar karanlık?"diye soru sordu ağzımdaki gülücük soldu ve Cenk abiye baktım. O da bana baktı. Aman Allah'ım ne oluyordu? Sonra Cenk abi Volkan abinin başının ucuna doğru gitti. Bi dakika Cenk abinin eli mi titriyordu? Vallahi de Billahi de eli titriyordu hemde zangır zangır. Ben onun bu hâlini gördükten sonra asla sakin kalamazdım. Volkan abiden ses soluk çıkmıyordu. İyice korkmaya başladım. Bende gittim yanına ve Cenk abiyle göz göze geldik. Gözümden bi damla yaş aktı ve Cenk abi de yere doğru diz çöktü. Ölmüş müydü? Öyle ağladım ki hem rüyam da aklıma gelmişti. Rüyamda Cenk abiyle Volkan abi yan yana başlarından birer kurşunla vurulmuşlardı. Bı anda diz çöktüm ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. En son 14 yaşımda ağlamıştım. Ağlamak güçsüzlüktü. Ağlamak sevgisizlik demekti. O gün bana yani evlatlık olduğumu öğrendiğim gün ağlamıştım ve Volkan abi bana ağlamanın kötü bir şey olmadığını ama karşımdaki insanın hiçbir güçsüzlüğümü görmemeliydi. Şu an olmazdı hayır şu anda olamazdı. Sonra göz ucuyla Cenk abiye baktım Volkan abinin elini tutmuştu ve yanağına koyup ağlıyordu. Sanki zamanlayıcıyla ayarlanmış gibi 6 saniyede bir elini yüzüne doğru yaklaştırıp öpüyordu. Daha çok üzülüyordum. "Volkan abi kalk lütfen ben prensesim olmadan ne yaparım nereye giderim lütfen kalk bak sen gidersen bende peşinden gelirim hiç düşünmeden atarım kendimi bı uçurumdan bak b.." "Ne diyorsun lan sen mal mısın? Gerizekalı ne kendini at.." o tüm bunları söylerken hangi ara elini Cenk abinin ellerinden kurtardı bilmiyorum ama tek bildiğim bizi kandırdığı ve Cenk abinin ona kızgın boğa gibi bakmasıydı. Volkan abi Cenk abi ve benimle göz göze geldi. Sonra tekrar sonra tekrar. Biz de sanki Cenk abiyle sözleşmişiz gibiayni anda ayağa kalktık ve Volkan abi "Tamam tamam sakin olun sizi seviyorum ve bu şakayı sizi sevdiğim için yaptım.","Bizi sevdiğin için yaptın he Volkan?" Eyvah Cenk abi Erzurum şivesiyle konuşmaya başlamıştı. Yani sinir damarı atmış demekti ama olsun Volkan abi hak etmişti.
"Cenk bak Cengom Cengaverim canım ciğerim tamam vallaha bir daha yapmayacam söz billaha bir daha yapmayacam." diye dil dökmeye başladı Volkan abi o kadar komiklerdiki. Beni 5 dakika ağlatırken 5 dakika sonra güldürüyorlardi. Cenk abi de "Yooğ yoğ sen bu sefer bittin Volki hemde tam bittin beni daha fazla sinirlendiremezsen." dedi ama hakikaten Cenk abi şiveli konuştuğu zaman asla yanından geçilmezdi. Ellerinden gülle ayaklarından da Çin'in ünlü uçan tekmesi çıkardı. Bu sefer karışmayacaktım.

BEN, GECEM VE KARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin