1.BÖLÜM: "Kader ağları"İntikam, gözünü kör edebilecek kadar güçlü bir duygudur. Damarlarımdaki kan intikam için akıyor, vücudumdaki izler intikam için oluşan bedellerdi. Peki ya hedefime ulaşacak mıydım? Kesinlikle evet. Eğer kaybedersem, tüm dünya da benimle kaybedecekti. Hayatta tutunmama, tek bir sebep vardı. İntikam. Beynimin tüm hücrelerinde dönen tek kelime. O kasvetli günde kendime iki seçenek sunmuştum. Kalkıp tüm acılarıma rağmen intikam alacaktım ya da bıçağı ince parmaklarımın arasına alıp kalbime saplayacaktım. Ben birinciyi seçmiştim. Birisi ölümdü, diğeri ölümden beterdi. Evet yaşamak kimilerine göre harika kimilerine göre cehennem, benim için ikisi de değildi. Hayat benim için cehennemden beterdi.
Ben o günden beri nefes alamıyordum. Boğazımda bir düğüm vardı ve bir türlü geçmiyordu.
Her gün ölü gibiydim. Ama kimse bunu görmüyordu. Çünkü güzel bir maskem vardı. Kendimde en sevdiğim özelliklerden biri kendimi kamufle etmekti.
Yüzümde hafif bir sırıtma oluşmuştu.
Evet, kendimi seviyordum ve sevmekten de vazgeçmeyecektim.
"Kendini sev kızım, her ne olursa olsun; kendini sev bir hata bir yanlış yaparsan yine de sev çünkü kendini sevmeyi bıraktığın an insanlar aç kurt gibi saldırır. O zaman hamle yapamadan yem olursun."
Gözümden bir damla yaş aktı.
Annemin bu öğüdü asla aklımdan gitmiyordu. O zamanlar ne demek istediğini anlayamamıştım. Küçüktüm. Ama artık anlayabiliyordum. Ne demek istediğini.
Ben çok farklı bir insandım. Duyguları karışık yaşıyordum. Gülerken hemen ağlayabiliyordum. Bu huyumdan nefret ediyordum. Kahvemden bir yudum daha alıp bitirdim. Bugün benim mağazama uğramam gerekiyordu. Bu aralar pek ilgilenmiyordum, açıkçası içime derin bir nefes çekip balkondan çıkıp odama geldim. Odam ne büyük ne küçüktü, orta boyuttaydı. Yatağım bir köşede, kocaman bir gardırobum vardı. Son olarak kitaplığım vardı. Gardırobuma ulaşıp kendime iç çamaşırı ve kıyafet çıkarıp duşa girdim.
.
Duştan çıktıktan sonra iç çamaşırlarımı giyinip siyah, parlak taşlı bir crop giyindim. Altıma da düz siyah, kısa pileli bir etek giyindim. Hafif makyaj yapıp parfüm sıktım, üzerime de deri ceket giyindim. Lüks evimden çıkıp arabama binip yolla koyuldum. Bugün amma da sıkıcı başlamıştı. Neyse ki mağazam yakındı, çok uzakta değildi.
Üzerinde kocaman yazılarla "Diamond" yazan mağazama gelmiştim. Arabamdan inecekken güvenlikçi kapımı açtı.
"Hoş geldiniz Larissa Hanım." dedi. başımla selam verip içeriye girdim. Yine içerisi her zamanki gibi tıklım tıklımdı. Çoğu kişi başını kaldırıp bana merakla bakıyordu. İnsanlara hafif gülümseyip hemen üst kata çıkıp ofis gibi olan odama girdim.
Kalabalık yerlerden hoşlanan biri değildim. Sevmiyordum. İnsanların sesi beni rahatsız ediyordu.
Bilgisayarımı açıp halletmem gereken işlemleri hallettim. Tamı tamına 2 saat sürecek olan işlerimi 1 saatte halletmiştim. Bilgisayar kullanırken elim acayip hızlıydı.
Elime telefonumu alıp biraz oyalandım. O sırada kapı tıklandı.
"Girebilirsin."
Kafamı kaldırıp gelen kişiye baktığımda gelen asistanımdı. "Larissa Hanım, imzalamanız gereken belgeler var." Elinde 6 tane dosya vardı.
"Getir, Çisem. Neden bu kadar çok dosya var?"
"Larissa Hanım, uzun zamandır mağazaya gelmediğiniz için dosyalar birikti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker
Roman pour Adolescents6 yaşına girdiği günde annesi babası öldürülen Larissa,acılarla hayatta tutunmaya çalışmaktadır en son bu acıya dayanamayıp intikam almaya karar verir en üst düzeyde hacker olup tüm sistemlere sızar bunun sonucunda tüm ülke'de hacker aranmaktadır ha...