Teklif

13 2 9
                                    

Merhabalar :) Yıllar sonra yine burada buldum kendimi. Hikâyeyi de son günlerde dolup taşan zihnimi rahatlatmak için yazmaya karar verdim. Hikayedeki karakterler gerçek hayattan alıntı, hatta olayların bir kısmı da öyle. Ancak hangi olayların gerçek hangilerinin kurgu olduğunu şimdilik gizli tutacağım. Bu hikâyeyi birlikte 10 seneyi devirdiğimiz can dostum Saniye Nur'a ve hikâyenin Çimengöz'üne ithaf ediyorum. Her iki isim de benim için çok kıymetli. Hayatımın kırılma noktası olan 2015'e dönüş yaparak ortaya böyle bir öykü çıkardım. Umarım ilginizi çeker. Hepinize keyifli okumalar diliyorum. *_*

***************************

Yürümeyi bıraktım ve hızlıca sesin geldiği yöne doğru döndüm. Okulun illallah ettiği, yaka silktiren baş belası karşımda duruyordu. Bir elinde devamlı olarak salladığı anahtarları diğer elindeyse iki çekimlik sigarası vardı. Adı Kutlay'dı ama arabalara olan düşkünlüğünden dolayı tüm okul ona Hyundai Accent lakabını takmıştı. Ondan en çok ben usanmıştım çünkü son 1 yıldır beni kendine takıntı haline getirmişti.

- Ne arıyorsun burda? Okulda olman gerekmiyor mu?

Sorduğu soru üzerine kaşlarımı çatarak ona doğru bir adım attım.

- Peki senin burda ne işin var? Yine takibe mi başladın?

Sigarasından bir fırt çekti ve dumanını usulca havaya bıraktı. Dans ederek dağılan dumanlar bile Kutlay'dan daha fazla ilgimi çekiyordu; sigaradan nefret ediyor olmama rağmen.

- Okuldan çıktığını görünce duvardan atlayıp yakaladım seni. Nereye böyle?

- Sana ne? Bıraksana peşimi artık?

Dumanını son kez içine çektiği sigarayı yere atarak topuğuyla ezdi. Yüzünde ilginç ve merak uyandıran bir gülümseme vardı.

- Duyduklarım doğru mu? Erkek yurduna girmişsin.

Kelimenin tam anlamıyla donakalmıştım. Bunu nereden biliyordu?

- Kim söyledi?

- Ne önemi var?

Onun diline düşmek, istediğim son şey olurdu. Ama ne yazık ki bu aptalca olayı çoktan öğrenmişti.

- Ne yaptığım seni ilgilendirmez. İşine bak.

- O kadar emin olma.

Bugünlük sinir kotamı doldurduğumu sanıyordum ki Kutlay henüz sabrımın sınırına ulaşmadığımı gösteriyordu.

- Ne demek istiyorsun? Nolmuş yurda girdiysem?

O kadar sakin ve delirtircesine hareket ediyordu ki onu bir kaşık suda boğma isteğim giderek artıyordu.

- Seni müdüre şikâyet etsem... Dur ama, sadece seni mi?

Elini üzerimdeki cekete doğru uzattı.

- Şu ceketi veren çocuğu ve seni demeliydim.

- Hiçbir şey yapamazsın. Kimse sana inanmaz.

- Kamera kaydı olduğu halde mi?

Eyvah eyvah! Ben bunu nasıl da unutmuştum?

- Kim bu ispiyoncu? Sen orada değildin.

- Bir şeyleri bilmem için orada olmama gerek yok, bunu biliyorsun.

Haklıydı, kendi gibi insanları çevresine topladığı için okulun her bir köşesinde olan biteni öğrenebiliyordu. Bunun için onlara para verdiğini duymuştum. Eline yeterli koz geçtiği an ise hemen harekete geçiyordu. Şimdi de kıskacına beni almıştı. Üstelik takıntı haline getirdiği birine şantaj yapma fırsatını yakalamışken asla geri adım atmazdı.

Evden UzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin