Remus'un itirafından sonra istemsizce ona yakınlaşmıştım. O gün dertleşmiştik ve birbirimizin dertlerini sarmak için gizlice ihtiyaç odasında buluşuyorduk. Remus'un çikolatalarını yerken bir yandan ikimizde Sirius'un deyimiyle tipik birer inek olduğumuzdan ders çalışıyor,kitap okuyor ya da büyü antrenmanı yapıyorduk. Fiona, Remus ile arkadaşlığımı biliyor ve bizi idare ediyordu lakin melez biriyle yakınlığımdan hoşnut olduğu söylenemezdi.Üstelik Remus Lupin ile. Çapulcuların geri kalanı ve Loid ise bundan habersizdi. Remus arada Sirius hakkında konuşuyor gizlice görüşebiliceğimi söylüyordu fakat üstüme gitmiyordu çünkü haklılığımın farkındaydı. Henüz dördüncü sınıftaydım ve onlarla ilişkim ortaya çıkarsa hiç iyi şeyler olmazdı. Bilekliğimde ki tılsımı yok etmeyi teklif etmişti lakin babam bundan hoşlanmayacağı ve bunu kaldırırsam daha sert önlemlerle karşılaşıcağım için kesin olarak reddetmiştim. Remus Lupin tanıdığım en anlayışlı insandı. Hiç bir konuda beni darlamazken benim için endişelendiğini görebiliyordum. Kurtadam olduğuna hala inanamıyordum. Dolunay gecelerini zindanda buyülerle uyuyarak geçirdiğini düşünüyordum. Bu konuda konuşmaya çalışmıştım lakin Remus un yüz ifadesini görünce bir daha buna kalkışmamıştım. Ve bugün.. Bugün doğum günümdü. 14. Yaş doğum günüm.. Öyle endişeliydim ki büyüdüğüm için. 28 soylu aile arasında safkanlılığın devamı ve soylu aile dayanışmasından kaynaklanan evlilikler beni geriyordu. Biz büyüdükçe gönlümüz yanlış kişilere kaymasın diye artı sürekli nişanlarımız gazetelerin ilk manşetinde yayınlansın herkes bu safkan nişanlarını konuşsun diye bu ailede çok küçük yaşta nişanlandırılan bir sürü kişi vardı. Hogwarts'tan mezun olur olmaz ise evlenirlerdi. Şimdiye kadar 14 yaşın altında hiç kimse için böyle birşeye kalkışılmamıştı. 14 yaş bizim sınırımızdı. Bu yaşta olgunlaşıyorduk güya.. Oysa yaş yalnızca bir sayıydı. Olgunluk ise kişiye ve tecrübelerine kalmıştı.
Doğum günüm için henüz hiç kimse hiçbir şeye kalkışmamıştı. Abimin bir şey yapıp yapmayacağını merak ediyordum.
"Expecto patronum!"
Mavi bir ışık demeti, şekil oluşuyor, oluşuyor... Cılız bir ışık halinde sönüş ve hayal kırıklığı.
"Ah hadi ama!"
"Merak etme yapacaksın, bu en iyisiydi."
Remus un sözüyle cesaretlenerek tekrar denedim. Yine az daha olurken bir anda ışık sönüvermişti."Neyi yanlış yapıyorum?"
"Düşündüğün anın en mutlu anın olduğuna emin misin?"
Hogwards a ilk geldiğim günü düşünüyordum. Sirius ile yan yana şatoyu izlerken kurduğum hayallerin ardı arkası kesilmiyordu.
"Evet, sanırım."
"Biraz mola verelim, sende iyice düşün."Derin bir nefes vererek son kez denedim. Olmayınca pes ederek duvara yaklaşıp Remus'un yanına oturdum.
"Slytherin-Gryffındor maçı yaklaşıyor."
"Biliyorum, bir hafta var."
"Oynayacak mısın?"
"Eğer takımımızdan birini sakatlamayı başarırsanız neden olmasın." dedim alayla.
"Ana kadroya kız almıyor ırkçı p******ler."Ettiğim hakarete Remus şaşkın bir ifade ile sesli kahkaha attı. Gözlerim gamzelerine gereğinden uzun takılı kalınca yutkunarak başımı çevirdim. Bana neler oluyordu böyle.
"Küfür ettiğini bilmiyordum."
Yüzümü buruşturarak
"Yalnızca gerektiğinde" dedim.
Sırıtarak önüne döndüğünde birden karşımdaki Lupin de olsa bir Gryffındor lunun önünde kendi takımıma hakaret etmenin rahatsızlığını yaşadım. Onun herhangi gururlu bir tavrıyla karşılaşmamıştım. Yine de o bir Gryffindor öğrencisiydi." Aslında çoğul konuşmam yanlış. Takımda ki çoğu iyi arkadaşım. Adresi düzeltiyorum, takım kaptanı Crabbe."
"Peki."
Bir süre sessiz kaldık.
"Malfoy ile aranız nasıl?"
"Çok iyi. Eğer Loid olmasaydı bu sene geçmezdi gibi hissediyorum."
Remus ağzında birseyler homurdanmıştı ama anlamamıştım.