Nefes alıyordum ama yaşamıyordum. Konuşuyordum ama duyulmuyordum. Görüyordum ama her yer karanlıktı. Ve seviyorum, sadece seviyordum gerisi yoktu. Ben sevilmiyordum ve ben bazen gece gibiydim; karanlık, ıssız, sakin, kimsesiz...
"İki sigara kaldı bu gece için Yüzyıl yetecek çocukluğum, İki muhabbet kuşum, Biraz da ateşim var. Dua ediyorum ateşe Vazgeçsin diye beni yakmaktan bu gece..."
- DidemMadak -
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Not: Bu kitapta geçen kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünü olup her Bir ayrıntısına kadar kurgudan ibarettir!
🖤🌙
İki saattir elimdeki kavanozu açmakla uğraşıyordum. Kendime kahve yapmak istiyordum ama kahvenin olduğu kavanozun kapağı bir türlü açılmıyordu. Sen gel bir düzüne adamla karşı karşıya gel, kendinden kat kat yapılı adamları haşat et ama bir kavanozu açmak için iki saat cenelleş. Ulan hayat, ulan hayat!
"Sikeyim!" diye söyledim kapağı bir kez daha zorladığımda. Yine açılmayınca sinirle bir küfür daha savurdum. "Bunu böyle kapatanın kol kaslarını sikeyim!" Kavanozu havaya kaldırıp duvara fırlatacağım biri arkamdan onu hemen elimden almıştı.
Hızla arkamı dönüp elimden kavanozu alan kişiye baktığımda Arhan'ın çatık kaşları ile karşılaştım. "Benim evimde bana mı sövüyorsun?" Ağzından bir cık çıkardı. "Ayrıca normal insanlar kapağı açamayınca yardım ister. Kavanozu kırmaya çalışmaz."
Evet onun evi. Son olaydan sonra İstanbul'a dönmek için acele etmemiştik çünkü Polat'ı hastaneye yatırmak zorunda kalmıştık. Aldığı darbeler yüzünden beyin kanaması geçirme riski olabileceği için hastanede tedavi görmesi lazımdı. Bizde mecbur olarak burada kalmıştık. Arhan'ın İzmir'deki evinde kalıyorduk. Bu ev dedesinden ve annesinden ona kalan yüklü mirasın sadece küçük bir parçasıydı. Tam olarak ev de denilemezdi, çünkü fazlasıyla büyük ve ihtişamlıydı. Kocaman bir malikane gibiydi ama daha moderndi.
Aynı onun gibi kaşlarımı çattım. "Sana normal olduğumu düşündüren nedir?"
Gözlerini kıstı. "Artık düşünmüyorum," dedi, ardından netliği ağzımın beş karış açılmasına neden oldu. "Anormal olduğuna eminim şimdi."
Ters bakışlarla elindeki kavanoza baktım. "O kavanozu bağlarken kimi boğazladığını hayal ettiğini çok merak ediyorum."
Net bir şekilde "Seni." demesi ile gözlerim kocaman açıldı. Keşke zamanında da böyle dürüst olsaydı. "Yani kesin seni düşünüyor olmuşumdur."
Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Beni boğazlamayı bu kadar çok istediğini düşünmezdim."
Ela gözlerinden yakıcı bir ifade geçti. Yeşil hareleri bir anda daha koyu bir renge dönüştü. "Sana başka şeylerde yapmak istiyorum." dediğinde sesi hırıltılı çıkmıştı. Bana doğru küçük bir adım attı. Alttan alttan ona titrek gözlerle bakarken o asla gözlerini gözlerimden koparmıyordu. Gece ilaç olmadan uyuyamadığım için moraran ve şişen gözlerime bakmak canını sıkıyor olmalıki sıkıntılı bir nefes verdi burnundan. Kısa sürede bana doğru attığı adımı geri çekip geriledi. Kavanozu gram zorlanmadan tek hamlede açıp bana uzattı. "Sen ki, GA örgütünün lideri, herkesin bileğini büken Gece Akdoğan bir kavanozu açamadı mı yani?"