phone call

402 37 25
                                    

jake
nerdesiniz

jungwon
kantin
ama sen gelme
biz geliriz

jake
ben niye gelmiyorum
anlamadım

jungwon
gelme işte
bak kalktık biz

jake
o kalktığınız yere geri oturun
geliyorum
bakalım neymiş gizlemek istediğin şey

Jungwon yakın arkadaşına yalan söylemeyi beceremediği için kendine sövüyordu,
her zaman bu konuda yeteneksiz olmuştu. Alt dudağını dişlerken karşısında birazdan olay çıkacağı yüksek olan görüntüyü izliyordu. Riki elinde kahvelerle geri döndüğünde ne olduğunu anlayamamıştı, Jungwon stresli görünürken Sunghoon her zamanki gibi zevk alırmış gibi gülümsüyordu. Jungwon karşı masaya fazla baktığından Jay'le göz göze gelince hızlıca gözlerini kaçırmıştı, Jay yutkunup önüne döndüğünde çoktan konuştukları konuyu unutmuştu bile.

Jake kantine girdiğinde Jungwon panikle oturduğu yerde kıpırdanmıştı. Etrafa bakan Jake, arkadaşlarından önce gördüğü masa ile kaşlarını çatmıştı. Jay'in her zamanki arkadaş grubu ile Eun vardı. Jake iç çekerek arkadaşlarının masasına ilerlemişti.

"Bu muydu gizlemek istediğin şey?"

"Rahatsız olmadın yani?"

Jake diğer masaya arkasını dönerek oturduğundan oraya tekrar bakmak için kafasını çevirmek zorunda kalmıştı, tekrar önüne döndüğünde gülümsemişti ama bu öyle bir gülümseme değildi. "Sorunu şimdi yanıtlayacağım."

Jake ayaklandığında Sunghoon bile şaşırmıştı, hepsi şaşkınca karşı masaya yürüyen çocuğa bakarlarken Jake eğilerek abisine bir şeyler mırıldanmıştı. Jay duyduğu şey ile önce Jungwon'a bakarken ardından kafa sallayarak ayaklanmıştı. Heeseung'ı da kaldırdığında Jake zafer gülüşü ile birlikte masaya dönmüştü. Eski yerine otururken Heeseung ve Jay masaya gelmişlerdi, Heeseung şaşkınken Jay Jungwon'un başında dikilmeye başlamıştı.

"Hadi gidelim."

Jungwon şaşırırken kafasını kaldırıp dibindeki siyah saçlı çocuğa bakmıştı, "nereye?" Jay iç çekerken tekrar dudaklarını araladı. "Benimle bir şey konuşmak istiyormuşsun."

Jungwon şaşkın bakışlarını şimdi de Jake'e çevirmişti, tabii saniyesinde bakışları boğacakmış gibi parlamaya başlamıştı.

"Evet, evet konuşacaktım. Gidelim hyung."

Jay önden yürürken Jungwon ise arkasına dönüp dudak oynatarak Jake'e olağanüstü küfürlerini sunuyordu. Jake mutlulukla el sallarken Heeseung şaşkınca ayakta dikiliyordu.

"Ben niye buradayım?" Heeseung Jake'in karşısındaki sandalyeye otururken masadaki herkesi süzmüştü. "Çünkü abime senin o yanında yokken Eun'la kalmaktan çekindiği söyledim, nasılım ama?"

Heeseung gülümserken gözleri bir anlık arkaya kaymıştı, Eun sinirli ama garip bir şekilde onlara bakıyordu. Heeseung gülüşünü düşürürken şimdi gülme sırası Eun'daydı. Masadan ayaklanırken son kez ikisine bakarak kantinden çıkmıştı.

"Ee nasıldı dağ evi maceramız, beğendiniz mi?"

Jake ve Heeseung sırıtarak birbirine bakarken Riki ise kahvesinden son yudumu alıyordu.

"Bayıldık."








"Benimle ne konuşacaktın Jungwon, bahçeye çıktığımızdan beri gördüğün çiçek isimlerini sayıp anlatıyorsun da."

Jungwon gözlerini çimenlerden çekip panikle Jay'e çıkarmıştı, "Bunu konuşacaktım, evet evet bunu."

"Çiçek isimlerini mi?"

Ensesini kaşımıştı, "evet, bir araştırmam var da. Böyle gördüğüm çiçeklerin fotoğrafını çekip altına da ismini ve anlamını yazacakmışım."

"Çiçeklerin anlamları mı varmış?"

"Elbette var, boşuna çiçeklerini dili olsa da konuşsalar dememişler." Jungwon gördüğü papatya ile onu işaret etti. "Mesela bu gördüğün papatya için umudu işaret ettiğini söylerler. Ne kadar masum gözüktüklerine bak, bir insana papatya almak da aşkının masumiyetini kanıtlar. Her umutsuzluğa kapıldığımızda papatyayla seviyor sevmiyor yapmıyoruz boşuna."

Gülerek söylediği şeyden sonra Jay ilgiyle onu dinliyordu, başka bir çiçeğe ilerlerken bu sefer eğilmişti ve çiçeğe yakından bakmak istermiş gibi inceliyordu. "Bu pembe gülleri bu sene dikmişlerdi, hatırlıyor musun? Bunun anlamı da çok özeldir, genelde aşk itirafı yapmak için birebirdir. Bağlılığı temsil ettiğini de söyleyebiliriz."

Jay de Jungwon gibi çökerken dikilmiş laleleri izlemeye başladı, "Hiç çiçek aldın mı?" Jungwon bu ani soru karşısında affalamıştı, yine de Jay'in sorusunu fazla bekletmek istemiyordu. "Açık olmak gerekirse, hiç almadım. Genelde içime kapanık olduğumu söylerler bu yüzden Jake ve Sunoo'dan başka da arkadaşım olmadı. O yüzden benden hoşlanan da olmadı, olsa da haberim olmazdı zaten."

Jay sessizce yanında gülleri inceleyen çocuğa baktı, ardından yavaşça kalkarak ellerini cebine soktu. "Peki ben nasıl bir yardımda bulunabilirim?"

"Hafta sonu benimle çiçek çekmeye gelmeni isteyecektim."

Jay sorgulamak istiyordu, neden beni seçtin demek istiyordu. Başka götürecek arkadaşın yok demek istiyordu ama bir yanı da onunla gitmek istiyordu. Onunla birlikte yeni açmış çiçek kokusuyla birlikte fotoğraflarını çekip yorum yapmak istiyordu, belki arada küçük kedinin de fotoğrafını çekerdi. Sessizce kafa sallayıp kabul etti, reddedecek sebepleri kadar kabul edecek de sebepleri vardı.




eun
her şeyi biliyorum
bundan sonra telefonu kapatıp
kapatmadığını iyi kontrol et
ya dediklerimi yaparsın
ya da arabadaki güzel sevişme kaydınızı jay dinler













merhabaa, biraz kısa bir bölüm oldu ama bunu geçiş bölümü olarak kabul edebiliriz
iyi okumalarr

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

my brother's friend | heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin