tea

383 45 36
                                    

"Aradım ama açmadı, açsaydı gitme dön diyecektim."

Jake stres olurken okul koridorunda dolanıp duruyordu, "hyung çıksaydın peşinden! O yağmurda gönderilir mi ya?"

"Jake sakin ol, Eun gidecek zaten yanına."

Jake bu ismi duyduğunda kaşlarını çatmıştı, stresli hali dağılırken gözleri kısılmıştı. "İyi." Kısacık konuştuktan sonra Jay'in yanından ayrılmıştı. Jay inişli çıkışlı ruh haline sahip olan kardeşine bir yumruk geçirmek istese de dişini sıkmıştı. Saçlarını karıştırırken sınıfına dönmüştü.

Jake Sunghoon ve Jungwon'un masasına otururken kafasını masaya yaslamıştı. Yanına bir anda oturup kafayı masaya gömen Jake ile şaşırmıştı Sunghoon.

"Bunun sorunu ne?"

Jungwon omuz silkmişti sadece, ardından her zaman dedikodu yaptığındaki pozisyonunu almıştı. Kollarını masaya yaslayıp öne doğru eğilerek küçülmüştü, "alt sınıflara yeni öğrenci gelmiş, Japon'muş diyorlar. Kızların dilinden düşmediği için kulak misafiri oldum. Hoş.. sadece kızlar değil erkeklerde dilinden düşürmüyor." Jungwon son dediğini gülerek söylediğinde gözleri Sunghoon'u bulmuştu, Sunghoon'un kaşları çatılırken ne var anlamında kafasını sallamıştı. Jungwon omuz silkerken gözleriyle hareket yapmıştı. Sunghoon anladığında anında göz devirmişti.

"Sana inanmıyorum cidden, sırf Japonya'ya gittim diye çocuğu bana kakalamaya çalışmayacaksın değil mi? hem ben sizin ilişki durumunuza burnumu sokarak gayet mutluyum."

Jake tek kaşını havada bir şekilde kafasını kaldırmıştı, "Onu anlarım da benim ne gibi bir ilişki durumum var?"

"Seninki platonik zaten, en üzücü duruma sahip olan sensin."

Jake hızlıca kafasını diğer tarafa çevirirken inkar edecek bile gücü yoktu. Jungwon bu cümleyle birlikte dün gördüğü görüntüleri birleştirirken kafasındaki problemi çözmeye çalışıyordu. Şöyle bir geçmişe dönüp baktığında da gözünde anıları canlandırmıştı. Jake ne zaman Jay'in arkadaşlarının ortamına girse yanakları kızarıyordu, sürekli gözlerini kaçırıyordu. Jungwon biraz daha derine inerek kim olduğunu düşünmeye çalıştı. Heeseung'ın sevgili yaptığını duyduğundan beridir Jake'in ayarları bozulmuştu. İkisi ne zaman yan yana gelse garip bir hava oluşuyordu. Jungwon kafasındaki problemi çözmesiyle ellerini masaya vurarak ayaklanmıştı. Tüm masalar onlara dönerken Jungwon bağırmıştı, "İnanmıyorum!"

Jake oturduğu yerde sıçrarken Sunghoon sonunda jetonunun düşmesiyle sırıtmıştı, yavaşça kafa sallarken aslında Jungwon'u onaylıyordu. Masaya konulan yemek tepsisi ile hepsinin bakışlar oraya dönmüştü.

"Merhaba."

Hepsi şaşkınca ona bakarlarken Jungwon yavaşça yerine oturmuştu, "ben Riki, okula bugün yerleştim. Nereye oturacağımı bilemedim, buradan da ses yükselince bir işaretmiş gibi geldi." Gülerek kurduğu cümleden sonra hepsi gülümsemeye başlamıştı. Sonuçta yeni gelen birine kalk masadan diyemezlerdi, üçü de öyle bir insan değildi zaten. Herkes kendini tanıttıktan sonra Riki ise yabancılık çekmeden sohbetlerine dahil olmuştu. Jake ne kadar da samimi bir çocuk olduğunu düşünürken ister istemez sırıtmıştı. Jungwon ara sıra ayağıyla Sunghoon'u dürtüp Riki'yi işaret ediyordu. Sunghoon gözlerini büyütse de durmuyordu. En sonunda mecbur bir şekilde bir süreliğine Japonya'da yaşadığını söylemişti, bu sayede ikisi de derin bir sohbete başlamıştı. Jungwon ise kaş göz yaparak masadan kaldırdığı Jake ile bahçeye gidiyorlardı.

"Sence Heeseung'ı ziyarete gitsem garip olur mu?"

Jungwon olayları az çok biliyordu bu yüzden hızlıca adapte olmuştu, "kendini yiyip bitirmeyi keseceksen gitmelisin."

my brother's friend | heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin