"Jake, Jake! Uyansana."
"Biraz daha, lütfen." Mırıltı şeklinde çıkan sesini duyunca dikleşmişti Heeseung, biraz daha dürtmeye devam ederken uyanmayacağını fark ettiğinde eğilip yanağına öpücük kondurmaya başladı. Oradan alnına, ardından tüm yüzüne öpücükler bırakmaya başladı. Jake neredeyse üstünde olan bedeni ittirmeye çalışırken mızmızlanıyordu. Gözlerini açtığında Heeseung'la neredeyse burun buruna olduğunu fark edince hızlıca üstünden itmişti.
"Heeseung, ne yapıyorsun? Abim nerede?"
Heeseung sıralanan sorular ile gülümsemeye başlamıştı, Jake'i tekrar yanına çekerken kafasını boynuna gömmüştü.
"Kahvaltı hazırlamaya indi, ben de başına Sunghoon ve Riki'yi diktim. O yüzden rahat ol bebeğim." Heeseung boynuna küçük küçük öpücükler bırakmaya başlarken Jake yine de tereddütlüydü. Heeseung durmadan öpmeye devam edince Jake ise elini tişörtünden içeri sokup çıplak sırtına sertçe vurmuştu. Heeseung acıyla inleyip geri çekilirken kaşlarını çatmıştı, karşısındaki beden sırıtırken göz devirmişti.
"Ben senin için romantik ortam hazırlayayım senin yaptığına bak." Heeseung yataktan kalkıp gitmeye çalışırken Jake hızlıca kolundan tutup kendine çekmişti. Dengeyi koruyamayan Heeseung, Jake'in üstüne düşerken sabahkinden daha yakın bir pozisyondaydılar. Heeseung yutkunurken Jake ise şaşkınca karşısındaki surata bakıyordu.
"Şu an seni öpsem ne olabilir ki?"
"Olmaz Heeseung! Lütfen kalkar mısın üstümden?"
Jake bu anı ne kadar çok hayal edip istese de şu an kendini diken üstünde hissediyordu. Heeseung ikinci kez gözlerini devirdiğinde kalkmıştı. Anlaşılan Jake bugün büyük bir trip yiyecekti.
"İyi, aşağı iniyorum ben gelirsin."
"Heeseung!" Jake arkasından seslense de duymazlıktan gelip odadan çıkmıştı. Arkasından gülerek olumsuz anlamda kafasını sallayıp ayaklanmıştı. Elini yüzünü yıkadıktan sonra açılmayan uykusu ile aşağı inmişti. Hepsi masada toplanmış daha yeni yemek yemeye başlamışlardı. Jake boş kalan yere, yani Jay ile Sunghoon'un arasına oturmuştu. Tam karşısında duran Heeseung'a baktığında gözlerini kaçırdığını fark etti. Tabağına birkaç şey alırken sessizce yemeye başladı Jake. O sırada Sunghoon ise neler yapabileceklerini anlatıyordu. Jake dinlemezken göz ucuyla karşısındaki sevgilisine bakmıştı, Sunghoon'u dinlediğini görünce o da onu dinlemeye başlamıştı.
"Dereye gitsek güzel olur diye düşündüm, biraz oturur dinleniriz belki piknikte yaparız."
Hepsi onu onaylarken işleri bölüşmüşlerdi. Riki ve Jungwon bulaşık yıkarlarken Sunghoon ve Jay ise atıştırmalık bir şeyler hazırlıyorlardı. Sunoo ise orada eğlenebilecekleri şeyleri bir çantaya koyuyordu. Jake salonda sessizce otururken ona sadece oturmasını söylemişlerdi. Bu onu biraz üzse de yine de sessizce bekliyordu. Heeseung üstünü değiştirmiş bir şekilde geldiğinde Jake gözlerini alamamıştı. Üstündeki kısa kollu gömleği ve altına giydiği şort ile nefes kesici görünüyordu. Güneş gözlüğünü ise gömleğinin ortasından sarkıtmıştı. Hava bugün gereğinden fazla sıcaktı bunu kabul edecekti ama yine de böyle giyinmesi Jake için tehlikeliydi. Salonda kimse yokken Jake ayaklanmıştı.
"Böyle mi geleceksin?"
"Anlamadım çıplak mıyım?"
Jake gözlerini devirirken yanağından bir öpücük kaparak odaya kaçmıştı. Heeseung gülümsemesini tutamazken mutfağa girmişti. Sunghoon telefonla konuşurken masaya oturmuştu. Jay'in hazırlıkları şeylerin ucundan koparıp yemeye başlayınca Jay sinirli gözlerini karşısındaki bedene dikmişti. Heeseung kahkahasını tutamazken Sunghoon'un sesi ile bölünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my brother's friend | heejake
Fanfictionabimin arkadaşı artık bana eskisi gibi hissettirmiyordu