⋆。 ゚ ☁︎。 ⋆。 ゚ ☾ ゚ 。 ⋆Selamlar ballar!
İlk kez kısa bir zaman sonra yazdığım en uzun Parya bölümüyle gelebildim. Gerçekten benim gaza gelme seviyesi dersek... Yıldızı parlatmayı ve yorum bırakmayı unutmayalım çünkü bu bölüm bomba :)
çokça sevgiler ve öpücükler.
🌟•Ulaşmak isterseniz;
twitter: @/valesenas
instagram: @/velesanass8. SENİNLE YOK OLMAK
–iki gerçek, bir yalanGeceler güzelse eğer senin beni sevdiğin bir dünya düşlediğim içindir.
Bu yirmi birinci yüzyıl dünyasında masallar hâlâ anlatılıyorsa eğer birileri kollarına çekildiği derin uykulardan uyansın diyedir.
Mesela prensini bekleyecek kadar aptal olma. Günün birinde iyilerin kazanacağı bir dünyanın hayalini kurma. Masalların bir çocuk avuntusu olduğunu hiçbir zaman unutma. Belki bir başka evrende Pamuk Prenses o elmayı hiç ısırmadı ve ona hayat öpücüğü veren prensiyle hiç tanışmadı. Rapunzel sırma saçlarını kulenin tepesinden sarkıtmasına neden olan korkak prensini hiçbir zaman kahraman sanmadı. Belki bir gece vakti, masallar uyutmak için değil de uyandırmak için anlatıldı. Bazen bir prensesi, bazen de kuytu bir köşede unutulmuş kimsesizin birini.
"İnanamıyorum." diye fısıldadım nefes nefese. Dudaklarımı birbirine bastırarak gülüşümü engellemeye çalışsam da nafileydi. Kalbim pır pır etmeye başlamıştı içimde. "Rüya gibiydi her şey."
Özgür bana omzunun üzerinden bir bakış attığında boylarımızı eşitlemek ister gibi eğildi. "Duyamıyorum seni!" diye bağırdı gülerek. Gözlerini dudaklarımdaki kıvrımdan gözlerime çıkardığında bakışlarımı kaçırdım. "Biraz daha yüksek sesle söylersen!"
İç çekerek bağırıyordum ki sesim yine zayıf bir fısıltı gibi yükselmişti. "Diyorum ki—"
"Her şey manyak güzeldi!" diye atladı Kubilay, bir kolunu Özgür'ün boynuna attığında öyle yüksek bir sesle bağırmıştı enerjisine şaşıp kalmıştım. Ve her şeyin manyak güzel olduğunu düşünen tek kişi olmamak da iyi hissettiriyordu. Hem de çok iyi... "Parla, yemin ederim adının hakkını verdin be kızım! Ben böyle bir şey görmedim!"
Sahnede yıldız ben olabilirim ama bu gece parlaması gereken sensin. Ben bugüne kadar eğer sesimi çıkarmazsam beni duyan gören biri olmaz sanıyordum. Bir köşede öylece sıranın bana gelmesini bekleyecek ve hayallerimin hiçbirini gerçekleşemeden büyümüş olduğum gerçeğiyle yüzleşecektim. Kovalamam gereken hayatın peşinden o kadar hızlı koşacaktım ki neyi kaçırdığımı hiç fark edemeyecektim. Hırçınlığım bu yüzdendi. Öfkem, hiç kabullenilmeyişimdendi. Ya da bir çocuğun aradığı kırık dökük şefkat böyle dile geliyordu benim için. Yine de ilk kez hayatın karşısına dikilip buradayım ve şimdi benim sıram, diyebiliyordum.
Parlaması gereken bir başkası değil, benim.
"O kadar iyi miydi sahiden?" diye mırıldandım kaçak bir sesle ama Kubilay çoktan benden kopmuştu.
"O kadar iyiydi." dedi Özgür beni cevapsız bırakmak yerine. Manyak güzeldi demek miydi şimdi bu? Kendi kendime güldüm. Özgür uzun bir süre yüzüme baktı ama bakışlarımı kaldırdığım an gözlerini kaçırarak karanlık koridorda kayboldu.
Onu takip ederken derin bir nefes alabilmiş ve yüzüme düşen saçları geri çekmiştim tam da içeri girdiğim sırada. Ferdi beni gördüğünde kendini toparladığında ister istemez mahcup hissetmiştim kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARYANIN FISILTISI
Teen Fiction"Başına çok kötü bir şey gelecek." diye fısıldadı Parla Alyasa. "Bana âşık olacaksın." Parla mı? Hayır, Parla değil. Parya.