⋆。 ゚ ☁︎。 ⋆。 ゚ ☾ ゚ 。 ⋆Herkese selamlar ve keyifli okumalar!
Bu bölüm yıldızı Parya için parlatalım ve yorum bırakmayı da unutmayalım, lütfen...
🌟•Ulaşmak isterseniz;
twitter: @/valesenas
instagram: @/velesanassUğur Ateş, Sonbahar
6. DÜŞ ÖNCESİ
ILGIN
Yüzüme her baktığımda birinin beni sevebilme ihtimalinden çok, nefret edebilme ihtimalini görüyorum. Ve sana bakmak; aynaya bakmak gibi hissettiriyor.
Aynada gördüğüm yüzden takıntı derecesine nefret ederken hiçbir şey hissetmiyormuş gibi hayatıma devam etmek zor. Yüzümdeki o sivilceler her sabah benimle; alnımda, çenemde, bazen burnumda ve çoğu zaman yanaklarımın üzerinde. Burnumdaki siyah noktalar ve yanaklarımdaki o küçük çukurlar, tenimin üzerinde bir yağ tabakası varmış gibi hissettiren o tiksinç his; pantolonumun düğmesini kapatırken şekilden şekle girmek zorunda kaldığım göbeğim ve tahta gibi hissettiren kalın belim... Bir de bazı sabahlar yataktan kalkacak gücü kendimde bulamıyorum ama seksen beş kilo bir kızın yataktan kalkmak için güce mi ihtiyacı olacak? Onlar haklı. Ben daha kendimi kaldıramıyorum.
"Parla yine ne işler karıştırıyor acaba?" diye sordu Burçak. Kısık gözlerle Parla'nın çıktığı kantinden kapısına bakıyordu ve bir cevap alamadan gözleri kocaman açıldı. Sesli bir nefes almalık payı verdi kendine ve bakışlarını hızla önüne çevirdi. "Bana inanmayacaksınız ama Anıl buraya doğru geliyor!"
Utku hiç oralı olmadan, "Hadi oradan kızım ya." diye söylendi. "Yine Ilgın'ın kalbine indireceksin, o olacak."
"Burçak!" diye fısıldadım kalbim ağzımda atarken. Bir taraftan da kaçamak bakışlarla etrafı kolaçan ediyordum ama arkama kesinlikle bakmıyordum. "Sessiz olsana."
"Ilgın." dedi o an Burçak. Sadece dudaklarını oynatıyordu, dışarıdan bakan birisi ne konuştuğunu anlayamazdı bile. "Anıl gerçekten bizim masamıza doğru geliyor."
Terli avuç içlerimi okul pantolonumun üzerine sildim. Omuzlarım benden bağımsızmış gibi içeri doğru göçmüştü. Saçlarım yüzümü kapattığı için memnundum ama kabarık ve bakımsız durdukları için onları da saklamak istiyordum.
"Gerçekten mi?" diye mırıldandım sadece. Ne kadar aptalca bir tepkiydi, değil mi? Keşke elimden daha fazlası gelseydi. Ve bir de keşke Parla burada olsaydı.
Burçak beceriksiz bir gülümsemeyle, "Sen sadece sakin ol, yavrukuş." diye mırıldandı.
Sakin ol. Güzel olmadığın için hep bir şey olmak zorundasın çünkü. Bugün payına sakin olmak düştü ama yarın anlayışlı olman gerekebilir. Mesela hayatıma dayanamadığım zamanlarda hep başkalarının hayatına dahil olmuşken buluyorum kendimi. Onların en ufak sorunları bile beni günlerce uykusuz kılan sıkıntılarımdan daha önemli geliyor gözüme. Çünkü benim insanları ortak edebileceğim bir hayatım yok. İnsanların hayatındaki silik bir figürandan farksız değilim.
Adım sesleri nihayet durdu. Anıl Bayars burada diye bağırıp çağırmaya başlamıştı kafamın içinde bir ses. Anıl ve Utku'nun selamlaşıp laflarken Burçak kafasını telefona gömmüş, ilgisizce duruyordu sadece. Ve ben... Ben hiçbir şey yapamıyordum. Kollarım iki yanımda hareketsizce dururken kaskatı kesilmiştim sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARYANIN FISILTISI
Novela Juvenil"Başına çok kötü bir şey gelecek." diye fısıldadı Parla Alyasa. "Bana âşık olacaksın." Parla mı? Hayır, Parla değil. Parya.