Gözlerimi araladığımda elimde olan telefonumdan saate baktığımda alarmımdan yaklaşık bir saat önce uyandığımı fark ettim. Fakat aşağıdan gelen sesler ile tek uyananın ben olmadığımı anlamak çokta zor olmamalıydı. Odamın kapısına yöneldiğimde kanımı donduran bir görsel ile gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Akşam odamın kapısını kilitlediğime yemin edebilirdim fakat şu anda kapı gayet kolay açılmıştı. Titreyen nefesimi yavaşça verdiğimde kimseye belli etmeyerek yüzüme sahte bir tebessüm taktım. Aşağı inerek herkese gülücükler saçtım. "Uyandığınıza sevindim çünkü birinin benim ile evime gelmesi gerekiyordu. " diyerek kıkırdadım. Batu'nun yüzünde hiç hoşuma gitmeyen bir ciddiyet vardı ve bu içimdeki lambanın patlamasına neden oluyordu. Batu mutfak masasına doğru yürüyüp arkası dönük bir şekilde kendisine su doldurduktan sonra duvara yaslandı. Suyundan büyük bir yudum aldıktan sonra aynı ciddiyeti ile konuşmaya devam etti. " İyi Efra ile gidersiniz değil mi ?" başım ile verdiği cevabı onayladıktan sonra göz devirerek yukarı çıktım. Kendi kendime söylenmeye başlarken bir zaman sonra kendim ile kavga etmeye başladığımı fark ettim. "Dengesizlik kelimesinin vücut bulmuş hali resmen. Sanki çok meraklıyız yanımızda olmasına ."Ayna karşısında taklit yapmaya başladım. " Lütfen Batu benim ile gel, seni çok seviyorum." Ayna karşısındaki kendime göz devirdiğimde kapının önündeki kahve gözler duraksamama neden olduğunda yanaklarımın yavaşça kızardığını hissedebiliyordum. " Ö-özür dilerim ya da ne özrü be haklıyım. Tam olarak böylesin işte" Bazen kişilik bozukluğum olduğunu düşünmeme sebep olan hareketlerim vardı ki şu anda karşımdaki adamında benim hakkımda böyle düşündüğü aşırı belliydi. Büyük gülümsemesi ile odadan ayrıldığında gözlerimi devirdim. Eşyalarımı toplayarak Aşağı indim. Kafa hareketlerim ile Efra'ya gitmemizi işaret ettim. Beni fazla kolay anlamasının hoşuma gitmesinden dolayı gülümsememi büyüterek evden ayrıldım. Ardımdan gelen Efra'dan bakışlarımı ayırdığımda önümde duran motorum şok olmama sebep olmuştu. Akşam sahilde kaldığına emindim fakat şu an buradaydı. Motorumun anahtarını çıkarttım ve motora yerleştim. Efra arka koltuğa geçtiğinde verdiğim gaz sesinin sokakta yankılanması ile evin önünden ayrıldık. Çok zaman geçmeden evin önüne vardık. Hızlı adımlar ile evin içine girdikten sonra odama ilerlemeye başladım. Hızla çantamı hazırladıktan sonra kısa süreli bakımlarımı yaparak günlük rutinlerimi yerine getirdim. Altıma giydiğim bol pantolonumun üstüne geçirdiğim siyah kapüşonluyu düzeltip saçımı sıkıca toplayarak perçemleri düzelttim. Çantamı koluma takarak telefonumdaki bildirimleri kontrol etmeye başladım. Beni bekleyen Efra'ya gülümseyerek evden çıktım ve aynı şekilde oda arkamdan beni takip etti. Evden ayrılıp okulun yolunu tuttuk. Yüzüme ve bedenime işleyen esinti nefes almamı zorlaştırsa bile bu bana iyi geliyordu. Okula geldiğimizde büründüğüm ciddiyet ile okul koridorunda ilerlerken sınıfın önündeki kalabalığın merakımı körüklemesi ile adımlarımı hızlandırdım. Gördüğüm manzaranın beni soktuğu şok ile ağzım açık kalmıştı. Batu'nun karşısındaki uzun boyu, deniz gibi gözleri ve bebek sarısı saçları ile gerçek bir Barbie' ye benzeyen kız ilan-ı aşk mı ediyordu? Kendi içimdeki konuşmalarımı bir şekilde susturduktan sonra Batu'nun bana bakmasıyla telaşlandığını fark ettim. Tuttuğunu fark etmediği nefesini verdiğinde dudaklarını aralayarak konuşmaya başladı. " Dünyalar güzeli bir sevdiğim var ve bunun farkında ." bana bakıp göz kırpması hoşuma gitmenin aksine ondan tiksinmeme sebep olmuştu. Sinirle titreyen nefesimi vererek sınıfa girdim. Çok zaman geçmeden yanıma gelen Batu ile olacakları tahmin edebiliyordum. " benle acil çıkış merdivenlerine iki dakika gelebilir misin ?" başımla onayladıktan sonra Efra'nın imalı bakışları sinirime gidiyordu. Acil çıkış merdivenlerine geldiğimizde bana yakınlaşmaya çalışması midemi bulandırırken geri adım attım ki bunun yanı sıra onu kırmak istemiyordum.
"Alev tanışalı pek bir zaman olmadığının farkındayım fakat insan duygularını kontrol edemez. Hisler tamamen beyin sistemine aittir. Alev benimle çıkar mısın?" gözlerindeki parıltı içimi paramparça etse bile bu işler böyleydi. " Kısa sürede gerçekleşen hisler hiçbir zaman sevgi ya da aşk konumunda olamaz. Hele ki bu erkeklerde daha zordur. Hissettiğin şey sevgi değil dış görünüşe duyulan arzu. Kusura bakma ama beni sakın saf gibi görme! Görüşürüz." tavrım onu fazlasıyla şaşırtsa da duyduğu kırgınlığı gözüne yansımıştı. Kalbinde ki parçalanma sesleri dışarıya geliyordu onda kopardığım güven duygusunun farkındaydım ama kendimi insanlara yanlış tanıtmayacaktım. Aşkın geçici bir duygu olduğunu bildiğim için bunlar bana saçma ve zaman kaybı gibi geliyordu. Sınıfa giriş yaptığım Efra'nın imalı bakışları yüzünden öfkem artmıştı. Ardımdan gelen ses titrememe sebep olduğunda koridorda yankılanan sese doğru bakışlarımı çevirdim. Batu emir niteliğinde "EFRA!" diyerek Efra'nın koridora çıkmasına neden oldu. Tam yerime yerleşecek iken kolumu tutan Oğuz'a dönerek sorgulayıcı bakışlar ile onu süzdüm. "Eğer Efra'ya herhangi bir zarar gelirse, katilin ben olurum" işaret parmağı ile alnımı ittirip kenarımdan sıyrılıp gitti. Sinirimi bastırmak için en üst kata çıkarak kendimi yangın merdivenlerine attım. Daima yüksek yerlerden hoşlanmıştım. Titreyen bedenime engel olamamak sinir katsayılarımı yükseltiyordu ve aynı zamanda göğüs kafesimi terk etmeye çalışan kalbime sövmemek için çok zor duruyordum. Soğuk terler dökmeye başladığımda merdiven basamağına oturarak çocukken bana psikoloğumdan öğrendiğim nefes egzersizlerini yapmaya çalışıyordum Kararan gözlerim ile sessizleşen ortamda sanki bir zaman makinesine binmişçesine geriye doğru gitmeye başladım. Ağacın altında oturarak evcilik oynayan iki çocuğa bakarken gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım. Bir kadının kadraja girmesi ile oyunları bölünen çocukların suratları düşmüştü. "Alev ve oğuz yemek zamanı hadi gelin artık."
" Geliyoruz selin abla" bedenimin her yerinde yankılanan ses kanımı dondurmaya yetmişti. "Selin abla" kimdi bu selin ve kafamı yakan benliğimi sorgulatan o soru canımı yakmıştı Efra'nın sevgilisi olan oğuz olma ihtimali olayı karmaşıklaştırıyordu. Başımda sayıklanan ismim ve etrafımda toplanan insanlar arasında gözlerimi açtığımda Batu'nun kolları arasında olmak iğrendiriyordu. Korkulu gözler içerisinde yanımda duran Efra'dan gelen "iyi misin?" sorusunu artık garipseyemiyordum. Başım ile onayladığımda Efra'dan tutunarak ayaklandım. Hayatta neden hep iyiydik? kötülük neden garipseniyordu bu kadar. İyi olmamak neden suç gibi görülüyordu. Neden kızgın, mutsuz ya da yorgun olamıyoruz da hep iyi oluyoruz ?. Sınıfa doğru adımlarken hala selin ismini çözme çabasındaydım. Başımı sıraya koyarak kendimi karanlığa hapsetme kararı almam saniyelerimi almamıştı. Hocaların uyumama bir şey demeyeceğini bildiğimden dolayı uzun bir uykuya dalma kararı aldım. Fakat tahmin ettiğim kadar uzun geçmemişti. Çalan zil ile gözlerimi araladığımda bunun çıkış zili olduğunu fak etmem çokta zamanımı almamıştı. Evet, zamanın bu kadar hızlı geçmesi dediğim gibi beni de korkutuyordu fakat yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Hızla ayaklandığımda oğuzun kolundan tutarak durmasını sağladığımda dudaklarım aralandı " benimle gelir misin önemli bir konu var. Dürüstlüğün önemini içeren bir konu" dedikten sonra imalı bir göz kırpma ile önüne geçerek beni takip etmesini sağladım bir duvar kenarına onu çekerek sorgulayıcı bir sima takındım. "Selin adlı birini tanıyor musun?" onunda aynı sorgulayıcı simayı takındığını fark ederek duraksadım. "Annem fakat sen nereden tanıyorsun anlayamadım" işte bu sefer şaşkınlığım merakımı alevlendirmeye başlamıştı. Bu yapboz nerden geldiyse parçaları yerine oturuyordu ve artık hiçbir şey tesadüf olamayacak kadar ciddiydi. Teşekkür ederek sorusunu havada bıraktığımda hızlı adımlar ile evin yolunu tuttum. Motorumun çıkarttığı seslere bedenimi salmamam gerekliydi çünkü şu anda mayışmak için hiç uygun bir zaman değildi. Eve uğrayıp çantamı bıraktıktan sonra sadece telefonumu, cüzdanımı ve anahtarlarımı alarak çıktım. Oğuzların evinin önüne geldiğimde zile basıp kapının açılmasını bekledim. Kapıyı açan Batu'nun şaşkın bakışlarının farkındaydım fakat açıklama yapamazdım. " Oğuzu çağır hemen" Diyerek emir verdiğimde göz devirerek dudaklarını araladığı anda geldim diyerek aşağı inen oğuz beni de şaşırtmıştı. Bir şey olduğunu fark ettiği için hazır ol halinde bekliyordu ve geleceğimi anlamıştı. Bu ise ayrı bir garipti ama sorgulamaya gücüm yetmiyordu. Efra sorgularcasına kapıya geldiğinde Oğuzun kulağına bir şeyler fısıldamaya başladı. Oğuzun gözlerindeki alev harlanmıştı. Efra'yı iterek yere düşmesine sebep olduğunda Batu oğuzu çekerek evden çıkarttı. Sertçe kapanan kapı karşısında durakalmıştım. "Ne oldu?" sorumu havada bırakarak motorun arkasına bindi. "e... nereye?" Gülümseyerek "annene" diyerek kıkırdadım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI YAĞMUR (KİTAP OLDU)
Teen FictionMutlu bir orta okul hayatına sahip olabileceğini düşünen Alev tanıştığı arkadaşları sonucu yaşama sevinci hayatı ve duyguları elinden alındığında gerçekleri görmeye başlamıştı. Fakat sadece bunlar değil yaşama hakkı dahi elinden alınmıştı.