1.BÖLÜM

68 8 9
                                    


Arkadaşlar bu kitabı can sıkıntısından yazıyorum, umarım ilginizi çeker, eğer çekmiyorsa okumamanızı ve kötü yorum yapmamanızı rica ederim..

İyi okumalar..💗

Erkenden hazırlanıp işe gitmek için yola koyuldum. Hâlâ tek yaşamaya alışamasam'da bir şekilde idare ediyordum, bu sabah annemle konuşmuştum, yine İzmir'e gelemeyeceklerini, babamın işleri yüzünden ertelemek zorunda kaldıklarını söyledi. Bunları düşünürken kaçırdığım otobüsü yeni fark etmiştim."Kahretsin" diye homurdanırken, otobüsün ardından gelen taksi'yi fark ettim. Durdurup bindim ve iş yerine doğru ilerlemeye başladık. Minik bir kafe'de çalışıyordum, yaklaşık üç ay olmuştu. Beş ay önce üniversiteyi bitirmiş, dört yıllık işletme bölümünden mezun olmuştum, fakat iş bulamamıştım. Bu minik kafe'ye de üniversite'de tanıştığım bir arkadaşımın sayesinde girmiştim.

Parayı ödedim ve taksi'den indim. "Günaydın Nefes" Nehir ablanın sesiyle durdum ve gülümsedim, "Günaydın Nehir abla" dedim. Beni gördüğüne sevindiğini belli edercesine "Bugün çok iş yok, ama istersen bana mutfakta yardım edebilirsin" dedi. Yüzüme alaycı bir tavır yerleştirerek "Neden, kurabiyelerimi çok mu özledin?" dedim. Birlikte kafe'ye doğru geçerken gülerek gözlerini devirdi, Nehir abla çok sakin bir kadındı ve bende onun bu özelliğini seviyordum. Onun aksine ben, enerji dolu bir kızdım, küçükken o kadar yaramazlık yaparmışım ki, annemler dayanamaz beni sürekli uyarırlarmış.

Kafede işler Nehir ablanın dediği gibi durgundu, bizde boş zamandan istifade laflıyorduk. Saat şimdiden 15:30 olmuş ama hâlâ gelen giden yoktu, düşündüklerimi fark etmiş olacak ki "Nefes sen çık istersen, zaten kimsecikler yok, geri kalanı ben hallederim" deyince bende kafamı sallamakla yetindim. Eşyalarımı alıp kafe'den çıktım, ne yapsam diye düşünürken aklıma Buğlem geldi ve hemen onu aradım. Telefon üç kere çaldıktan sonra açıldı " Efendim Nefes" dedi sorar gibi, bu kızın bu yanını sevmiyordum, her aradığımda sanki birşey olmuşta ben öyle aramışım gibi tepki veriyordu. "Hiç, sadece müsait misin diye soracaktım" diye yanıtladım, sesimden anlamış olacak ki "Hemen bozulma, işlerim çok yoğun biliyorsun, ancak 20:00'de çıkabilirim şirketten."

Onu onaylayarak telefonu kapattım ve sahile doğru yürümeye başladım, ayakkabılarımı çıkartıp denizin kıyısında dalgaları hissederek yürüdüm. Saatin kaç olduğuna bakmamıştım, ama hava kararıyordu, biraz daha oturmak istedim. Hava hafif esen rüzgarla saçlarımı uçuştururken, denizin ufuk çizgisi diye belirlediğim o noktaya bakakalmıştım. Telefonuma gelen bildirim sesiyle, kafamı telefonuma çevirdim, tabi ki mesaj Buğlemdendi. "Güzelim nerdesin?" sohbet sayfasına girip konum attım ve telefonu kapattım, sırtüstü kumlara uzandım. Yıldızlar o kadar güzel parlıyordu ki, gökyüzüne elimi uzatarak "Keşke dokunabilsem size" diyerek iç geçirdim. Ne zaman geldiğini anlayamadığım Buğlem, yanıma uzanmış, benimle birlikte oda elini uzatmıştı. "Ne zaman dokunabiliriz dersin?" diyerek gülümsedi, bende ona karşılık verdim "Belkide uzaya çıkmam gerekiyordur, o zaman yakalar ve dokunurum ha, ne dersin ?" dedim sesli şekilde gülerken. Buğlem'de bana eşlik etti, derin bir nefes aldım ve "Doğru ya ben uzaya çıkamam ki" dedim nefesimi dışarıya verirken. Kim bilebilirdi belki'de çıkardım bir gün, mesela bugün rüyamda. Hava serinlemeye başlamıştı, rüzgar şiddetini arttırmıştı. Buğlem bana dönerek " Uzay demişken, bugün patronun oğlu geldi." Uzayla ne ilgisi vardı bunun, " Erdemli holding'i biliyorsun, Engin bey bugün şirkete oğlunu da getirdi. Nefes görmen gerekiyor, o kadar yakışıklı bir çocuk ki, görenlerin dibi düştü!" dedi, kaşlarımı çatarak "Buna sende dahilsin galiba, hem konumuzla ne ilgisi var Buğlem" dedim tek nefeste "Kızmasana, çocuğun adı Uzay diye aklıma geldi" dedi dudaklarını büzerek. Demek adı Uzaydı, ne diyordum ben bananeydi ki. "Heeyy!, sana diyorum beni duymuyor musun? " diye bağırdı kulağımın dibinde. "Ne bağırıyorsun Buğlem" diye çıkıştım, "Niye olacak beni duymuyorsun bile, yoksa sende mi Uzayı düşünüyorsun" dedi sinsi sinsi gülümseyerek. Ona cevap vermedim doğruldum ve ayakkabılarımı giyindim, ayağa kalkarken " Hadi kalk bize gidelim, bugün bizde kalırsın" dedim Başıyla onayladı.

Saklı Ruh Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin