3.BÖLÜM

29 5 5
                                    

Sevgili okurlarım, umarım yazdığım kurgu hoşunuza gidiyordur, siz oy verdikçe ben daha çok yazacağım.
 
   İyi okumalarrr💗

Olduğum yerde ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum, Buğlem yanıma gelip elimi tuttu. "Herşeyi anlatacağım, şimdi bozuntuya verme" diye fısıldadı, anlamsız bakışlarla Buğlem'e baktım, "Ne oluyor?" dedim fısıltı sayılabilecek şekilde, cevap vermesini beklerken, Elis iki elinide bize doğru salladı "Heyy!, bizi içeriye almayacak mısınız ?" dedi ellerini indirirken, Buğlem sahte olduğunu anladığım bir gülümsemeyle onları karşılayarak içeriye aldı. "Yukarıda telefonumu unutmuşum, siz geçin masaya, ben geliyorum hemen" dedim tüm çabama rağmen yinede duygusuz çıkan sesimle "Olur Nefes, bende Elis ve Gökalp'e eşlik edeyim" dedi Buğlem gözlerini kırparak, kafa sallamakla yetindim. Olan bitenden hiçbir şey anlamamıştım, tüm bunlar nasıl oluyordu, önce onu görmem, sonra Elis'in ani gelişi ve nişanlım diye tanıtması. İnanamıyordum, adı aslında Gökalp değil, Alpay'dı. İsmi bile yalandı, eminim ki şuan yaşadığı hayat gibi. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp aşağıya indim, "Afiyet olsun, kusura bakmayın, telefonumu bulmam biraz uzun sürdü" dedim yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirerek "Sorun değil" dedi Elis sahte olan gülümsememe karşılık vererek. Yemeğe oturunca, kimsenin ağzını bıçak açmıyordu, sessizliği bozarak "Merhaba Gökalp, tanıştığıma memnun oldum" dedim  isminin sonundaki Alp'i bastırarak. "Bende" dedi gözlerini kaçırarak, anlamıyordum, amacı neydi, neden Elis'i seçmişti.

Yemekten hemen sonra, çay veya kahve teklifinde bulunmuştum, Elis Alpay'a, namıdiğer Gökalp'e kalması için ısrar etmişti. Benimde amacım zaten buydu, ağzından laf almak, amacını öğrenmekti  niyetim. Sütlü kahvelerimizi yudumlarken "Ee Gökalp, Elis'le nasıl tanıştınız?" dedim sinsi bir gülümsemeyle "Aa, durun ben anlatayım" dedi  Elis heyecanlı bir şekilde, dikkatle onu izliyordum "Bir kafe'de oturuyordum ve bir anda masama oturdu, eğer yalnızsam, birini beklemiyorsam, yanıma oturup oturamayacağını sordu. Bende ondan etkilendiğim için kabul ettim" diye hevesle anlattı. Demek birini bekleme olayı, artık yaygın bir tavlama yöntemi olmuştu. Neresinden etkilenmişti bu maymun suratlının, siyah saçlı, kara gözlü, kirli sakallı, hafif ayva göbekli bir adamdı. Elis'e çok klişe bir tanışma olduğunu savunurken Alpay'ın tadı kaçmış olacak ki, "Canım ben kalkayım artık" dedi, samimiyet desen oda yok pislik herifte. Elis onu onaylayıp geçirirken, ben Buğlem'in yanına oturdum "Herşeyi anlat, yoksa, bu saçmalığın bileti sana kesilecek Buğlem" dedim tehditkar ses tonumla, "Elis uyusun, yukarıda konuşuruz" dedi gözlerini kaçırarak, kafamı salladım.

Elis Alpay'ı geçirdikten sonra bizden müsade istemiş, uyumaya gitmişti. Bizde çok üstelemeden onu onaylayıp benim odama çıkmıştık. "Anlat hadi" dedim konuya girerek, "Ben ikna etmeye çalıştım" dedi üzüntüyle "Kimi Buğlem" dedim kaşlarımı çatarak "Elis'i, Alpay'la takılmaması için, o bilmiyor, bütün bu olanları o adamın yaptığını bilmiyor" dedi elini saçlarına daldırarak "Doğru düzgün anlat şu olayı" dedim tahammülsüz bir şekilde, "Biliyorsun uzun süre önce biz Elis'le buluşmuştuk, o zaman anlatmıştı bana, bende iyi birine benzemediğini, niyetinin iyi olamayabileceğini söyledim, ama dinlemedi, nişanlanmış işte" kafamı iki yana salladım "Resmen saçmalık, bana neden anlatmadın Buğlem?" konuşmasına devam etti "İkna edebilirim sandım, yemin ederim başka bir niyetim yoktu, inan bana" derken gözleri doldu "Ne yapacağız, neden Elis'i seçti, ne yapmaya çalışıyor bu adam?" diye sinirle kollarımı iki yana açtım. "Bir planı var, aramızda en saf olan Elis, ve tabi abini öldürdüğünü bilmeyen tek arkadaşımız" derken yüzünü ellerinin arasına aldı, "Tamam, yapacağı şeyi bozacağız, yeniden hayatımı mahvetmesine izin veremem" dedim yatağa otururken "Ne yapacağız Nefes, olmuyor, kurtulamıyoruz pislik heriften" dedi oda yanıma otururken, gözlerimi boşluğa diktim, ne yapacaktım, bir çözüm yolu olmalıydı, bunca zaman boşuna hayatta kalmamıştım ben, bir hışımla yataktan kalktım, "Nereye Nefes?" dedi oda peşimden gelerek, "Bilmiyorum, lanet olsun ki bilmiyorum" dedim sinirle , abimin ölümünün sorumlusu olan o adam, dibimize kadar girmişti. Buğlem'in bana sarılmasıyla göz yaşlarım bir bir döküldü.

Saklı Ruh Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin