Sevgili okurlarım sınav haftası nedeni ile biraz yoğunum, bu nedenle bölümü biraz geç yayımlıyorum, gösterdiğiniz anlayış için teşekkür ederim..
Keyifli okumalar 💗✨
Bulunduğum yerde gözlerimi aralamak istedim, ama başaramadım. Başımda kendini belli eden şiddetli bir ağrı vardı, gözlerimi tekrar aralamaya çalıştığımda zorda olsa bu kez başardım. Etraf karanlık ve sessizdi, gözlerim karanlık odada gezindi, görüşüm netleşti, kendi evimde, odamda olduğumu anladım. Yatakta doğruldum, ayağa kalkmak için hamlede bulunduğumda kafamdaki ağrı şiddetini arttırmıştı. Yüzümü ellerimin arasına aldım, gözümden süzülen yaş, başımın ağrısından değildi elbette, düşüncelerim bedenimi yine ele geçirmişti. Gözümün önüne gelen Uzay'ın sert çehresi, söyledikleri, yaşadıklarım, bugün olanlar, canımı fazlasıyla yakıyordu. Düşüncelerimi ve sessizliği bölen kapının açılma sesiyle oraya doğru döndüm, "Uyanmışsın" dedi sakince, kafamı salladım ve konuşmaya başladım. "Anlat Uzay, anlat artık" dedim gözlerimden süzülen yaşlara engel olamayarak. İçeriye girip kapıyı kapattı, bakışları üzerimde gezindi. "Hâlâ eşit şartlarda değiliz" dedi yanıma otururken "Hadi kalk, duş al kendine gel, bak o zaman eşit şartlarda olabiliriz, belki o zaman sana anlatırım" onu onaylamam adına beklentiye gözlerimin içine baktı. Kafamı salladım ve ayağa kalktım, kapıya ulaştığımda arkamı döndüm "Eğer nedeni senden nefret etmemse, bunu düşünme, anlat bana herşeyi, söz veriyorum.. Söz veriyorum senden nefret etmeyeceğim Uzay" dedim çatallaşan sesimle, cevap vermesini beklemeden kapıyı açıp çıktım.
Duştan çıkmış, aşağıya doğru iniyordum, o sırada kanepede oturup beni bekleyen Uzay'a baktım, o kadar masum bir yüze sahipti ki, onun kötü biri olabileceğine ihtimal dahi veremiyordum. Hafif dalgalı saçları, düz çizgi halinde inen burnu, dolgun dudakları, beyaz teni, ve bakınca ormanı andıran yeşil gözleri.. "Orada dikilmeye devam mı edeceksin?" dedi hâlâ televizyona bakarak, "Uzaktan da çok çirkinmişsin, ona bakıyordum" dedim tam karşısına oturarak. Kafasını salladı "Öyleyimdir" diye yanıtladı masadaki sandviç tabağını bana uzatırken, kafamı iki yana sallayarak "Yemek istemiyorum" dedim. "Emin misin, istersen ben yedirebilirim" dedi sırıtarak, kaşlarımı çattım ve uzattığı tabağı alıp sandviçi yemeye başladım. Gözlerini televizyondan çekmiş, üzerime dikmişti. "Niye öyle bakıyorsun?" dedim kaşlarımı kaldırarak, "Nasıl bakıyorum ki?" dedi oda kaşlarını kaldırarak, "Sanki ilk defa görüyormuş gibi" kafasını iki yana sallayarak beni reddetti, "Yanılıyorsun" ne demek yanılıyorum, ama hakkı vardı, onca zaman takip etmişti sonuçta. "Yanılıyorum haklısın, beni takip ediyorsun zaten, benimki de soru" dedim göz devirerek, gülerek kafasını salladı. Beni daha önce takip ettiğini bilerek yaşasaydım ne hissederdim? Bunca olaydan sonra ona hangi gözle bakmam gerekiyordu? Bitirdiğim sandviç tabağını masaya bırakıp, gözlerimi ona diktim. "Anlat" dedim tehditkar ses tonumla, "Neyi öğrenmek istiyorsun?" dedi ciddi yüz ifadesine bürünerek "Ne anlatmam gerekiyor sana?" Oturduğum yerden kalktım, birkaç adımda başucunda durdum. "Bilsem sana sormam herhalde" dedim gözlerimi devirerek, kafasını salladı ve konuşmaya başladı. "Alpay, sandığın kadar masum değil" dedi, gözlerim büyüdü, "Onu nereden tanıyorsun?" dedim şaşkınlıkla, ayağa kalktı ve bana döndü, aramızda sadece tek nefeslik bir mesafe vardı. "O aşağılık herif sadece senin değil, benimde düşmanım" dedi gözlerimin içine bakarak, Uzay'ın ne ilgisi vardı bütün bu olanlarla, "Alpay'la ne ilgin var, neden düşmansınız?" dedim, sorar gözlerle ona baktım, aramızdaki mesafeden rahatsız olmuştum. Geriye doğru bir adım attım, açtığım mesafeyi tek adımda yine kapattı, "Alpay takıntılı bir manyak, abin'i seninle tehdit etmiş Nefes" dedi derin bir nefes alarak "Abin'in kırmızı çizgisi sendin, Alpay abin'i sürekli seninle tehdit edince, abin Alpay'ı vurmaya kalktı, ve aralarında bir boğuşma sonucunda abin Alpay'ı karnından vurdu." Ne saçmalıyordu, aralarındaki muhabbet neydi, neden benimle tehdit ediyordu abim'i, "Neden peki, Alpay neden abim'i benimle tehdit ediyordu?" dedim titreyen sesimle "Oğuz'un bir sevgilisi vardı, hatırlıyor musun?" diye sordu, kafamı salladım, abim'in Ekin adında bir kız arkadaşı vardı, birbirlerini seviyorlardı, kız çok tatlı, güler yüzlü ve samimiydi, fakat onu abim'in cenazesinde bile görememiştim. "Alpay o kızı takıntı haline getirmişti, Oğuz'la Ekin sevgili olunca çileden çıkmıştı, bu olayın öncesinde Oğuz Alpay'ı vurunca işler çığrından çıkmış, Oğuz ve Ekin'i Alpay'ın düzenlemiş olduğu silahlı saldırı sonucunda kaybetmiştik." Dediğinde gözümden süzülen yaşla olduğum yere çakıldım resmen. "Ben.. Benden ne istiyor peki?" kolumdan tutarak beni koltuğa oturttu ve oda yanıma oturdu. "Abin ve Ekin'i öldürmek ona yetmemiş olacak ki, o günden sonra seni hedef aldı" dedi, sorgularcasına ona baktım "Peki 5 yıl boyunca neden ölmedim?" diye sordum, elini yanağıma koyup sakince okşadı, süzülen göz yaşlarımı sildi "Hep senin peşindeydim güzelim.." dediğinde istemsizce ona sarıldım. Oda bana karşılık verdi, saçlarımı okşadı usulca, "Neden peki, neden beni korumayı seçtin?" dedim hızlı nefeslerimin arasından. "Biz abin'le arkadaştık Nefes, tabi sen bilmesende, sen onun bana emanetisin" diye karşılık verdi. Abim beni Uzay'a emanet etmiş, bilmediğim sır kapılarını bana kilitlemişti, ama ben bir yolunu bulup o anahtara sahip olmuştum. Şimdi ise o sır kapısı açılmış ve öğrenmem gereken ne varsa öğreniyordum. "Peki ya Ekin, onun ölüm haberi neden bize verilmedi?, ayrıca abim'in bütün arkadaşlarını tanıyorum, ama seni hiç görmedim" dedim yüzümü ona doğru çevirerek, "Annenlere teslim edilen ceset sadece Oğuz'unki olarak tespit edilmişti , Ekin'in cesedini saklamıştı aşağılık herif, ailesi onu kayıp biliyordu ama, ben bulup polisler eşliğinde ailesine cenazesini teslim etmiştim. Abin'i biliyorsun, önem verdiği kişileri hep gizli tutar, Ekin'i bile hepimizden saklamıştı, hem.. benim senin varlığından bile haberim yoktu. Alpay ortaya çıkınca, abin bana senden bahsetti ve bana birşey olursa Nefes sana emanet demişti." dinlediklerim karşısında ne tepki vereceğimi bilemiyordum, "Yani sen şimdi abimin benim için tuttuğu özel koruma mısın?" dedim göz yaşlarımın arasından. Gülerek beni onayladı, "Öyleyim sanırım" dedi saçlarımın arasına bir öpücük bırakırken, bu olaylar vasıtasıyla Uzay'la epey yakınlaşmıştık, ama rahatsız da olmuyordum, sadece şuan buna ihtiyacım varmış gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Ruh
Teen FictionGözlerim yüzünde gezintiye çıkmış, sanki gördüklerimden daha fazlasını görebilirmişim gibi inceledim onu. Kaşlarını kaldırıp "Niye öyle bakıyorsun ?" dedi merakla, gözlerimi yere çevirip "Nasıl bakıyorum ki ?" dedim.Nasıl bakıyordum sahi, bana doğru...