İkinci bölümü yazdımm, umarım bu bölümüde beğenirsiniz.
İyi okumalarrr💗
O an neden bilmiyorum ama nefesimi tutmuştum, bütün sesler susmuş, sadece gözlerimiz konuşuyor gibi hissettmiştim. "Nefes, iyi misin?" Buğlem'in endişe dolu bakışlarını gördüm, iyi miydim, bilemiyorum "Şey, iyiyim, dalıp gittim şuradaki tablolara" dedim inanmasını bekler gibi. "Nefes, değil mi?" dedi bir anda elini uzatarak, adımı nereden biliyordu, "E-Evet, ben Nefes, ama adımı nereden biliyorsun" dedim zoraki konuşarak." Dün akşam.." dedi sırıtarak, o an anladım, dünkü bildirime bakmamıştım bile, hemen telefonumu çıkarttım ve dünkü bildirime baktım. Şaşkınlıkla bir telefona birde Uzaya bakıyordum, geri takip isteği göndermişti. "Ben yapmadım" dedim çatık kaşlarımla, "Buğlem atmış yanlışlıkla" diye ekledim, gözlerini devirerek kafa salladı. Buğlem'e baktım göz göze geldiğimizde "Aa, bir arkadaş çağırıyor beni, Engin bey izninizle ben oraya geçeyim" dedi ve Uzay'a göz kırptı. Bir hışımla ona döndüğümde, çoktan gitmişti. Ben ne yapacaktım burada, göz ucuyla Engin bey'e ve Uzay'a baktım. İkiside gülümseyerek beni inceliyorlardı, "Nefes, gel canım, Uzay sana şirketi gezdirsin" diye lafa girdi. Şaşkın gözlerle ona bakmıştım "Hayır teşekkür ederim, ben bir Buğlem'e bakayım" dedim yanlarından ayrılırken, Buğlem'i bulamamıştım, hangi deliğe girdiyse artık.
Davet sona yaklaşmış olacak ki, davetliler salonu boşaltmaya başlamıştı. Buğlem sonunda aklına gelmişim gibi yanıma geldi, "Nefes, hadi bizde kalkalım artık" dedi mahçup bir ifadeyle, "Yeni mi aklına geldim Buğlem hanım" dedim gözlerimi devirerek, "Ne alakası var Nefes, gitmeseydim kızacaktın" dedi çok bilmiş tavrıyla, "Zahmet olurmuş bana" dedim burnumu kırıştırarak. Tam kalkacakken yine o geldi, Uzay.. "Bizde kalkıyorduk" dedi Buğlem gülümseyerek, kısa bir bakışla süzdüm Uzayı, bana kısa bir bakış attı, sonrasında Buğlem'e bakarak kafa salladı. Ben ise çıkışa doğru yöneldim, Buğlem'in gelmesini bile beklemeden.
Eve geçip üzerimi değiştirdikten sonra, kafe'ye doğru yola koyuldum. Üzerimde siyah kot pantolon, ince siyah badi ve deri ceket vardı. Kafe'ye geldiğimde Nehir abla ortalıkta yoktu, mutfağa doğru ilerledim. Ağlıyordu, "Nehir abla, ne oldu sana, neden ağlıyorsun?" diye sordum panikle. Hıçkırıklarının arasından "Abim.." dedi zorlukla "Ne olmuş abine" dedim göz yaşlarını silerken "Kaza geçirmiş, ağır bir ameliyattan sonra yoğun bakıma almışlar, ama.." diye içli bir nefes çekti. "Ama" dedim meraklı gözlerle "Ne olmuş, durumu nasıl" dedim kaşlarımı kaldırarak "Komadaymış Nefes.." dedi üzüntü içinde. Olanları dinledikten sonra kafe'yi kapatıp, Nehir ablayı evine götürdüm. Yanında biraz durduktan sonra uyudu, bende eve geçtim.
Eve geldiğimde sessizlikle boğulmuş olan odaya doğru ilerledim. Yatağa oturdum ve gözlerimi bir boşluğa diktim, dakikalarca beş yıl önce kaybettiğim abimi düşündüm. Onu kaybettiğimde daha 17 yaşındaydım, şimdi ise 22, abimi çok seviyordum, onunla olan anılarım tek tek gözümün önünden geçti ve gözümden akmaya başlayan sıcak sıvıyla, ağlamaya başladığımı anladım. Abim astronot olmak istiyordu, bu yüzdendi uzay'a olan bütün ilgim. O hayatını kaybettikten sonra onunla olan hayallerimizi bir bir gerçekleştirmek istiyordum ama bu mümkün değildi. Abim silahlı saldırı sonucunda ölmüştü, yıllar önce bu sebepten dolayı hayatını kaybetmesini istemezdim. Yüzümü kollarımın arasına aldım, kısa, sık, nefesler alıyordum, canımın yandığını hissettim, hıçkırıklarımın arasından abimin annemi taklit edişini hayal ettim "Oğuz salonun uzay'a benzer bir hali mi var ? Kaldır şu gezegenleri salonumun ortasından!" o an aklıma geldi ve acı dolu bir gülümseme dudaklarımda hayat buldu.
Yatakta cenin pozisyonunda uyuya kalmıştım, makyajım akmıştı, banyoya girip elimi yüzümü yıkadım, kendime gelmeye çalıştım. Annemi aramak istedim, ilk çalışta açtı "Efendim Nefes'im" dedi o an ona sarılmak, kollarında yine kendimi küçük nefes gibi hissetmek istedim. "Anne" dedim iç çekerek "Ne zaman geliyorsunuz?" nefesini dışarıya verirken "Bilmiyorum kızım, babanın işleri uzadı, biraz daha erteledik gelme işini" derken bir yandan film izliyordu. "Peki, anne bişey demek istiyorum sana" içimi hüzün kaplamıştı. "İstanbul'a gidip abimin mezarını ziyaret etmek istiyorum" dedim kabul etmeyeceğini bildiğim halde. "Baban oraya tek başına gitmeni istemiyor Nefes, biliyorsun" dedi, bıkkınlıkla nefesimi dışarıya verdim "Tamam anne, daha sonra konuşalım" dedim ve telefonu kapattım. Oraya gitmemi istemiyorlardı çünkü daha önce gitmek istediğimde kaçırılmıştım, hemde abimi öldürenler tarafından. Ama polisler tarafından yarı yolda yolları kesilmiş, yinede kurtulmayı başarmışlardı. Başlarının belaya gireceğini anladıklarında da beni yarı yolda otobanda bırakmışlardı. O zamanlar herşeye rağmen abimin intikamını almak istiyordum, ama annem benim okumamı ve biryerlere gelmemi istiyordu, o zamanlar bu düşüncemi tozlu bir rafa kaldırmıştım ama şuan intikam, atan kalbimde yeniden hayat bulmuştu. O intikamı alacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Ruh
Teen FictionGözlerim yüzünde gezintiye çıkmış, sanki gördüklerimden daha fazlasını görebilirmişim gibi inceledim onu. Kaşlarını kaldırıp "Niye öyle bakıyorsun ?" dedi merakla, gözlerimi yere çevirip "Nasıl bakıyorum ki ?" dedim.Nasıl bakıyordum sahi, bana doğru...