3 gündür rusyadaydık ne yaptıysak adam konuşmamışdı bu kadar olayın içinde birde bunun konuşmasını bekliyorduk bizi kukla yapmıştı istediği gibi kullanacağını sanıyordu.
bu 3 gün içeresinde çok şey değişmişti dmitriye bakış açım fazlasıyla değişmişti evet adamın dediğine inanmak istemiyordum belkide yalan söylüyor bende bundan dolayı gözlem yapıyordum.
şu 3 gün içeresinde dmitriye yakın davranmamaya çalışıyordum uzak duruyordum ama gene birşey oldumu hemen onun dibinde bitiyordum sanki beni ona çeken birşey vardı bi türlü adam akıllı soğuk davranamıyordum.
dmitri ona soğuk yaptığımın farkındaydı ne kadar belli etmese bile onu kendinden daha çok tanıyorum ne sever, hobileri neler, boş zamanlarında ne yapar gibi şeyler değildi onun gözlerine baktığım zaman en ufak sıkıntısını anlayacak kadar tanıyorum.
dmitri benim için çok değerliydi milan neyse dmitride oydu ama şu 3 gündür aklım çok karışıktı hem ben hiçbir zaman bi erkekten hoşlanmamıştım sadece hayatımda kadınlar olmuşdu.
dmitri 3 gün içersinde daha fazla üstüme titremeye başlamıştı sanki ondan bi anda gidicekmişim, kopacakmışım, bu hikaye biticekmiş gibi.
3 gün önce-
depodan çıkıp arabaya binmiştim aklım hala almıyordu ne demek dmitri bana aşık? imkansız bir şeydi tamam dmitriyi hiçbir zaman bi kızla görmemiştim ona yaklaşanlardan uzaklaşıyordu ama onu bi erkeklede görmedim ki!
hem bana aşık olsa anlardım ya aptal değilim sonuçta kafamda bir dünya cevaplanamayan sorular vardı. "hey! mark?" dmitrinin seslenmesi ile zorda olsa düşüncelerimden çıkmıştım.
"efendim?" dmitri bana sorgular gibi bakıyordu "neyin var senin? Depodan çıktığından beri düşünceli, dalgın görünüyorsun?" şu an sanki beni kovalayan adamlar varda çıkmaz sokağa girmişim gibi lanet hissediyordum.
"hayır yok birşeyim. iyiyim sakin ol" kaşları çatılmıştı "yalan söylüyorsun mark, seni tanıyorum sesin titriyor, ellerinle oynuyorsun şimdi hemen bana o depoda ne olduğunu söylüyosun!" beni benden bu kadar iyi tanımasından nefret ediyordum.
"Depoda birşey olmadı, sadece milanı özledim onu düşünüyordum." ona güven verici bir şekilde bakmaya başlamıştım. "pekala öyle olsun inanmadım ama sıkmıcam seni."
günümüz-
düşüncelerimden çalan telefon sayesinde çıkmıştım, arayan alp beydi görüntülü arıyordu, hemen kendimi toparlayıp telefonu açmıştım.
ve şu koca 3 günün stresini, sıkıntısını alan sesle huzurla nefesimi vermiştim. "Baba!" sesiyle bi kaç saniye gözlerimi kapatmıştım.
"oğlum!" karşımdaki sarı civciv 32 diş sırıtıyordu "baba ben seni çook özledim!" kollarını açarak göstermişti sırıtmıştım bu haline. "hm? o kadarmı, ben seni daha çok özledim!" bende kollarımı açarak aynısını yapmıştım.
inatla konuşmaya başlamıştı "hayır ben daha çok!" gülmüştüm "tamam tamam en çok sen." az önce gülen çocuk şimdi üzgün duruyordu.
"babam noldu?" dudaklarını bükerek konuşmuştu "baba eve gel." oğlum üzülünce otomatik olarak bende üzülüyorum "gelicem oğlum söz az kaldı.." az falan kalmamışdı adam hala konuşmamıştı işimiz gün geçtikce kolaylaşcağına zorlaşıyordu adamı her an bulabilirlerdi içimize hangi düşmanım soktuysa.
bu yolun sonu ya kanla biticek ya da ölümle. Sarı civcivim konuşunca ona kulak asmıştım "baba hızlı gel ve oyuncak unutma!" tebessüm etmiştim bu haline "tamam unutmucam söz!" milana bakarken bana bakmak yerine sağına bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mark (gerçek ailem)
Teen FictionÜvey babasının intikamını almak için yer altı işine bulaşan bir genç ve mahvolan hayatı.