Olayların üstünden 3 gün geçmişti, çoğu kişiye göre 3 gün kısa bir süreydi ama benim için o 3 gün 3 yıl gibi gelmişti.
Olayları öğrendiğim gün kafa dağıtmaya gitmiştim rahatlamam lazımdı artık sonuçta hem oğlumda vardı artık.
3 günde dmitriyle bir kere bile ne konuşmuştuk ne de görüşmüştük, aslında belki istesem bulurdum ama istemiyordum bana kendisinin gelmesini, konuşmasını, gözlerimin içine bakmasını istiyordum.
Ama aksine beni sevmiyormuş gibi soğuk yapıyordu hatta bırak soğuk yapmayı sanki hiçbir şey olmamış gibiydi sanki o gün gitmeden önce bana aşk itirafı yapan o değilmiş gibi.
Tam oğlum yanımda rahatladım derken, şimdide dmitriyi kafaya takıyordum ha birde yer altında adım yine duyulmuştu. Sadece oğlumu bulabilmek için dönmüştüm ama hala kararsızdım, ne yapıp ne ediceğimi bilmiyordum.
Ah birde tabi günde en az 3-4 sefer gelen tehdit mesajları vardı. Alışmıştım artık normal birşeydi bu sonuçta yine adım duyulmuştu yer altında.
Düşüncülerimde savaşırken salona ayaz ve oğlum milan gelmişti. "BABA!" hemen ona kollarımı açmıştım. Koşarak yanıma gelip açtığım kollarıma girmişti.
"Babam" saçlarına uzun bir öpücük kondurmuştum "baba bugün lunaparka gidelim mi?" Bana köpek yavrusu gibi bakıyordu, şimdi nasıl hayır diyebilirdim ki? "Hmm ayaz abinde gelirse neden olmasın?" Sonuncuyu ayaza bakarak söylemiştim.
Ayaz bana en çok destek olan kişiydi ona kendimi çok yakın hissediyordum. "Milan isterse neden olmasın tabi gelirim, ayrıca abi deil amca" son kelimeyi bastırarak söylemişti, bu tavrına gülmüştüm.
"Kusura bakma abi ağız alışkanlığı."
"Ben o ağız alışkanlığını bi si- ee yani bi sevicem görüceksin." Zoraki bi gülümseme koymuştu "aynen canım seversin bilmezmiyim""Neyse ney hadi git hazırlan da gidelim." Üstüme bakmıştım hala pijamalıydım değiştirmem gerekiyordu, benim aksime milan ve ayaz hazırdı. "Doğru diyosun ben hazırlanıp geleyim."
Ayaz;
Önümde duran milanı kuçağıma alıp oturmuştum "hop gel bakalım aslanım, sana şimdi birşey öğreticem ama bunu sakın kimseye söyleme tamam mı?" Öğreteceğim şeyle kendime gurur duyuyordum ne de olsa mükemmel bir amcayım.
Milan heyecanlı sesiyle konuşmuştu "tamam söz! Ne öğreticeksin amca?" Kuçağımda olan milanı alıp koltuğa yan bir şekilde oturtmuştum.
"Şimd aslanım, bu bir sevgi işarati tamam mı?" Ona orta parmak çekmeyi öğretiyordum, ne de güzel bir amcayım. Aynısını milanda yapmıştı "Böylemi amca? Oldumu?" Piç sırıtışımla bakmıştım.
"Hah evet tam da öyle hemende öğrendi, ama asıl olay o değil." Şimdi söyleceğim şeyle kendime 2.kez gurur duymuştum "ney o zaman amca?" Yine orta parmak çekerken anlatmaya başlamıştım.
"Şimdi hani bu sevgi ifadesi ya sen bunu sevdiğin insanlara çekiceksin tamam mı?" Heyecanlı bir şekilde konuşmuştu "Evet! Tamam o zaman babama çekicemm." Lan hayır karan ağzıma sıçardı hatta sıçmakla kalmazdı beni yatakta evire, çevire sikerdi.
"Yok! Yok! sakın, babana çekme hatta bizede çekme sadece dmitri abiye tamam mı?" Dmitriyi sevmiyordum gıcık oluyordum o herife, kardeşim onun yüzünden günlerce ağlamıştı, hatta yemek bile yememişti.
Milanın kafası karışmışa benziyordu "ama amca ben sizide seviyorum. Neden sadece dmitri abiye?" Bu çocuk niye yaşıtları gibi değil ki? Hayır yani babasıda akıllı bir şey değil ki? Bu nasıl bu kadar akıllı neyse bu konuyu başka zaman düşünürüm artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mark (gerçek ailem)
Teen FictionÜvey babasının intikamını almak için yer altı işine bulaşan bir genç ve mahvolan hayatı.