Bölüm 17

111 29 1
                                    

" Sevgili Lisa,

Güzel haberlerim var ve senin de bilmen gerektiğini düşünüyorum. Ne de olsa pek çok şey senin azmin sayesinde oldu. Küçük işletmem büyüme sürecinde pek de rağbet görecek gibi. Geçen gün birkaç mektup aldım ve bir görüşme sağladım ki inanamayacaksın. Leydilik okulu fikrim sayende birkaç soylunun kulağına çalındı. Tabii bu bahsettiğim soylular tıpkı benim gibi bireysel işleri ile öne çıkmış ve sen ben gibi halktan olup dişi tırnağı ile yükselmeye çalışanlardan oluşmakta. Bu insanların kızlarını eğitebileceğimiz bir okul açmak niyetindeler. Elbette ilk akla gelen isim ben olmuşum ki bunu yapan başka kimsenin olduğunu düşünmüyorum. Sonuç olarak Parlemento da da ileri gelenlerin desteği ile başta rahiplerin olmadığı bir eğitim alanı açacağız. Nasıl heyecanlı olduğumu titreyen kalemimden de anlıyor olmalısın Lisa... Saygı değer Wellington lordları eğer durumu onaylar nitelikte bir yazı yazabilirlerse şayet işimin çok daha fazla kolaylaşacağını düşünmekteyim. Şayet ailemiz için bunu yaparsan beni çok memnun edersin kızım ve Böyle bir mecrada hiçkimsenin boyundurluğu altında kalmadan bir mürebbiye olmaman için hiçbir sebep yok. Jane ile beni soracak olursan eğer, Hayatımda pek çok mutluluğu aynı anda yaşamaktayım. Tanrı çalışan emek veren kalpler ile birlikte...

Andrew Ewans...

---

Lisa gülümseyerek mektubu okuması ardından ikiye katladı. Bu kesinlikle kulağa oldukça güzel geliyordu. Bu kaleye görünmez zincirler ile bağlıymış gibi hissediyor olsa da Bay Andrew bu geleceği çoktan haketmişti. Genç kız derin bir nefes alarak mevzuyu kont ile konuşmak üzere mektubunu yanına aldı ve saate baktı. Neredeyse üçe geliyordu ve Mathewin en keyifli olduğu zamanlardan biriydi. Gerçi artık genel anlamda keyifliydi. Ona karşı... Lisa aralarındaki inanılmaz çekime kendini ölesiye kaptırmıştı ve sonuçlarını düşünemeyecek bir hal içerisindeydi. Hızlı adımlar ile çay servisinin yapılacağı özel oturma odasına doğru ilerleyerek yolda buklelerini eline dolayarak düzeltmesi ardından hafifçe yanaklarını çimdiklerken buldu kendini. Genç kız kapı önüne geldiğinde derin bir nefes alarak ve olabildiğince rahat görünmeye çalışarak kapıyı tıklattı. Mathewi her gördüğünde aklına görmemiş olsa da Leydi Milarcanın bahsettiği o resim geliyordu. Kadına dilettiği özür de cabasıydı. Lisa kendini ilk defa önemli hissetmişti. Tabii soyluların aralarındaki oyunların bıyık altından gülüşlerinin ne anlama geldiğini bilemeyecek kadar kısa bir süredir içlerindeydi. Burada samimiyet yoktu. Şans eseri Kont Wellingtonun samimiyeti ile karşı karşıya kaldıysa da geri kalanından hala bihaberdi.

"Gir" Mathew bacak bacak üzerine atarak fincanın tabağını avcuna yerleştirdi. Gelenin Elisabeth olduğunu gördüğünde keyfi ikiye katlandığından omuzlarını gererek kadının güzel gözleri altında kızaran yanaklarına baktı. "Gel Ewans."

"Lordum size danışmam gereken bir konu var."

"Yaklaş."

Lisa adamın sehpası dibine girene dek yaklaşması ardından elini cebinde tuttuğu kağıda atarak dışarı çıkarttı.

"Jhon. İnip bana bir divit ve kağıt getir. Anladığım kadarıyla ufak bir yazışma işim var." Mathew uşağına baktı. Jhon kendisine selam vererek çıktığında ise fincenından bir yudum alarak Elisabethin elinde tuttuğu kağıda.

Genç kız Mathewin daha o birşey demeden kağıt istemesinden duyduğu hoşnutluk ile gülümsedi. "Bugün Bay Ewanstan bir mektup aldım."

"Demek yüzünde açan güllerin sebebi bu" Genç adam fincanı sehpaya bırakıp elini kadına uzattı. Lisa kağıdı tereddütsüz vermek istediğinde ise parmaklarını okşayarak kağıdı eline aldı. Bu dünyada ona dokunmak kadar keyif aldığı başka birşey var mıydı bilmiyordu.

KARANLIĞIN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin