Biraz daha hizli ilerleyelim cunku kaosu cikarmak icin tum ara olaylari halletmem gerekiyor bundan oneki kisimlar hic birsey yani tamam mi gercek olaylar kaostan sonra baslayacak aslinda benden istenen bir olay vardi ona yeni senaryo olusturmak yerine zaten aklimda olan olayi gerceklestiriyorum hazir misiniizz
Yorum ve oylarinizi unutmayinn bad bitchlerim
Yorumlar bolum yazabilmem icin cok onemli cunkuuu moodumu yukseltiyor
Baslayaliiimmmmm miiㅡ
Jeongin'in attığı son mesajdan sonra transa girmiş gibiydi Hyunjin. Telefonunun çalmasıyla kendine geldi, Jeongin'di arayan. Açmak yerine, kütüphanede olduğuna dair mesaj attı ve onu bahçede beklemesini söyledi.
Yanına vardığında siyah saçlının oturduğu banktaki boş yere oturdu. Jeongin, hızla ona dönüp yüzündeki yaraları süzü bir süre, ardından parmaklarıyla nazikçe dokundu. "Çok... Acıyor mu?"
Hyunjin ağırca başını sallayarak reddeddi.
"Acıyordur, yalan söyleme." diyerek yüzüne yaklaştı ve tüm yaraların üzerine minik bir öpücük kondurdu.
Gözlerini bir saniye bile ayırmadan süzdü onu Hyunjin. Kusursuz görünüyordu. Jeongin hafifçe geri çekildiğinde gözlerini onunkilere sabitledi.
"Olanlar için özür dilerim, şaşırmıştım, senin öyle bir şey yapmadığını anlattım on-"
Hyunjin, elini Jeongin'in ağzının üzerine koydu. "Seni seviyorum.. Sen de gerçekten seviyor musun beni?" dediğinde Jeongin başıyla onayladı, her ne kadar onu sevdiğinden emin olsada aklının bir köşelerinde Minho da vardı. Yine de bir seçim yapmak zorunda görüyordu kendini ve bu olay da onu Hyunjin'e itmişti.
Birini kazanırken, diğerini kaybedeceğini bilmiyordu...
ㅡ
İki Ay Sonra..
『Minho'nun Gözünden』
Tam iki ay geçmişti; gözlerimin önünde öpüşmelerinin, Jeongin'i Hyunjin'e karşı kaybetmemin üzerinden tam iki ay geçmişti.
Bu süre zarfında Hyunjin'in aşırı kıskançlıkları da gün yüzüne çıkmıştı tabii ki. Ne kendisi benimle görüşüyor, ne de Jeongin'i yanıma yaklaştırıyordu...
Bu durumdan Jeongin'in de rahatsız olduğundan adım kadar emindim. Kısıtlanıyordu resmen. Zaman zaman karşılaşıyorduk, aynı ortamlarda bulunuyorduk, yine aynı gülümsemesi ile selam veriyor ve kısa da olsa eski samimiliği eşliğinde beraber zaman geçirebiliyorduk arkadaşça. Yanında Hyunjin yok iken eski Jeongin idi, Hyunjin varken ise yüzüme bile bakmaya çekinir bir hali vardı. Gerçi son zamanlarda bu hali pek hakim değildi ona, Hyunjin varken bile bana gülümseyip selam veriyordu fakat Hyunjin onu çekiştirerek götürüyordu.
Hyunjin'in aşırı kıskançlığı yüzünden sağlıklı bir ilişkileri yoktu, mutlu olamıyorlardı.
Bir kere Chan hyunga yazacağına, yanlışlıkla bana yazmıştı ve Hyunjin'in kıskançlıklarından bunaldığını ama onu sevdiği için zorla katlandığını fakat, o gün ciddi bir şekilde kavga ettiklerini söylemişti. Ben olduğumu farkettiğinde ise özür dileyerek mesajları silmişti.
Diyecek bir şey bulamamıştım. Belki o zaman bir şeyler yapsaydım şu an böyle olmazdık; ben arkadaşlarım ile geldiğim yemekte, karşı masada baş başa oturan ikiliyi izlemek zorunda kalmazdım.
Ben Jeongin'i süzerken beni farketmiş olacak ki, elini kaldırıp bana salladı. Hyunjin de merakla arkasını döndü fakat beni görmesiyle kaşlarını çatıp önüne döndü ve Jeongin'in elini tutarak masaya indirdi. Yüzü düşmüştü.
![](https://img.wattpad.com/cover/357451085-288-k360003.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can't Stop
FanficAralarından su sızmayan iki kuzen -aynı zamanda iki varis- Hyunjin ve Minho, Jeongin'e karşı besledikleri duygular yüzünden birbirine düşman kesilirken bu düşmanlık, sadece onlara değil, Jeongin'e de zarar veriyordu. -Hyuninho -Threesome -Mpreg -Bot...