🎋𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑋 𝐾𝑎𝑏𝑢𝑠𝑙𝑎𝑟ı𝑛 𝑖𝑐̧𝑖𝑛𝑑𝑒𝑘ı ℎ𝑎𝑦𝑎𝑙

40 3 8
                                    

".....Gelmeniz bizim için büyük şereftir Efsanevi Kahraman! Hoş geldiniz! Bu şerefi bana layık gördüğünüz için teşekkür ederim!...."
Tam tamına 1 saatdir Büyük Şef Pelerinli Adama diz çöküp ona iltifat ediyordu. Sanki kralıymış gibi ona iltifatlar ediyor, susmuyordu.
Pelerinli Adamsa sıkılmış gözlerle ona bakmaya devam ediyordu. 1 saatdir tek bir kelime dahi etmemişti.
"Umarım iltifatınız bitmiştir Büyük Şef. Çünkü ben ilgi odağı gibi duyulmayı pek sevmem. Ayrıca sizin gibi büyük bir Şefin benim önümde dizlerine çökmesinide göz ardı edemem. Kalkın!"
"Evet! Elbette Efsanevi Kahraman!"
Şef hemen yerinden kalktı. Başını eğerek:
"Sizin için ne hizmet ede bilirim? Ne yapmamı istersiniz? Lütfen bana emredin....."
"Şu an susmanı ve beni dinlemeni istiyorum. Ah! Hala bu gölge enerjisine karşı tapmanız bitmiyor."
Pelerinli Adam sıkılmış bir ifadeyle mağaranın önüne geldi.
Mağara 3 katlıydı. 3.cü kat Şefin kendisine aitti. 2.ci kattan başka 1 ve 3.cü katta dışarıya açılan bir yer vardı.
Şef Pelerinli Adamı takip etti.
"Haberleri duymuş olmalısınız lordum."
"Kesinlikle."
"Gördüğünüz gibi, hiç kimse gölge gücüne sahip olamıyor. Sizin dışınızda....."
"Bana olan iltifatını bitirmeni söylemiştim."
"Kusura bakmayın Lordum...."-Şef başını aşağıya eğdi-"İsterseniz yukarı kata çıka biliriz."
Pelerinli adam başını sallayarak Şefi takip etti.
"Hanedanlıkta olan enfeksiyon gerçekten baş belası."
"Ah, duymuşsunuz Lordum. Enfeksiyon gerçekten çok yaygın ve neredeyse iyileştirilmesi imkansız. Neyseki bizim deva şifalarımız var ve ondan kullanıyoruz."
"Güzel."
"Lejyon ve Müjdecilik Hanedanlık kadar hasar almadı. Ama en kısa zamanda oraların yinr ele geçirile bileceğine adım gibi eminim."
"Neden?"-Pelerinli adam sinsi bir ifadeyle:
"Çünkü daha felaket bitmedi......"
"Yani kahramanların kurtardıkları yeri yeniden kurtaramayacağnımı ima ediyorsun?"
"Vay, her şeyi duymuşsunuz Lordum. Öhm!... Artık kahramanlardan ses yok. İmparator belki onları yakalamıştır."
"Belki onlar kaçmayı başarmıştır."
"Huh?"
İkisi de konuşa-konuşa 3.cü kata vardılar. Orada dolaplarda iksirler masadaysa bir sıra kağıtlar vardı. Büyük bir pencere denizi seyretmeye yetiyordu.
Pelerinli adam iksirlere baktı. Aradığı iksirler olup olmadığını kontrol etmek istedi.
"Aradığınız bir şey varsa yardım edeyim Lordum."
"Aslında evet."-Pelerinli adam Şef'e doğru döndü-"Sana bir şey anlatacağım."
"Dinliyorum Lordum."
"'Seçilmiş kişi' hakkında biliyordun değilmi?"
"Ah evet! Efsanelerden biri......"
"Artık değil."
"Ne?!"-Şef şaşkınlıkla-"Siz ciddimisiniz Lordum?! Seçilmiş kişi efsanesi doğru mu?"
Pelerinli adam 'evet' anlamında kafasını salladı.
"Şimdilik onu sana söyleyemem. Ama zamamı geldiğinde sende onunla tanışacaksın."
Şef'in aklı hala efsanedeydi. Gerçekten Lordu doğru söylüyor ola bilirmiydi? Bundan hiç şüphesi bile yoktu! Çünkü eskiden burası çolak bir torpakken, herkes açlıktan ölürken, gölge enerjisinin bir kısma burada yayıldı. Tayfalar gölge enerjisine karşı büyük bir sempati beslediler. Ve onu kullanarak hayatlarını devam ettirdiler.
Eskiden, tayfalar arasında bir söylenti yayılmıştı:-"Seçilmiş kişi efsanesi"-Herkese bunun sadece bir efsane olduğu söylenmişti.
Ama anlaşılan bildikleri şey yanlış çıkmıştı. Efsane gerçekti.
Şef kafasını kaldırdığında Pelerinli adamın ortadan kaybolduğunu gördü. Büyük balkona doğru gelerek etrafı seyretmeye başladı.
"Eğer efsane doğruysa, kehanette doğru olmalı. Bu yer seçilmiş kişi için tehlikeli bir yere çevrile bilir."
Efsaneye dayalı bir kehanette vardı. Kehanete göre, ne zaman Seçilmiş kişi bu adaya ayak basarsa o zaman uyuyan bütün gölge enerjisi uyanırmış.
"Bu çok saçma!......Ama ya o haklıysa? O zaman? Ne zaman gelecekki bu varis?....."-Şef kafasındaki sorularla ay'a doğru baktı. Çok güzel parıldıyordu. Adeta parıltısıyla gecenin karanlığında bir güneş gibiydi.
Şef kafasını eğerek içeriye girdi. Kafasındaki sorular beynini kurcalıyordu ve her saniye soruları daha da artıyordu.

 GÖLGE FELAKETİ (Gölge Dövüşü #1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin