🎋 𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑋𝐼𝐼𝐼 𝐼̇𝑐̧𝑖𝑛𝑑𝑒𝑘𝑖 𝑖𝑛𝑎𝑛𝑐̧

21 1 3
                                    

Adalılar adeta bir savaşın içine sürüklenmişti. Herkes ya kaçıyor ya da ellerindeki silahlarla savaşmaya çalışıyordu. Fakat kazanmaları pek mümkün görünmüyordu. Çünkü askerlerin silahları hem üst düzeyde, hemde sayıları çok fazlaydı.
Askerlerden biri, bir evi yağmalamaya çalıştı. O an bir çocuk onun yüzüne taş attı. Öfkeyle bağırdı:
"O evden uzak dur!"
Çocuğu gören asker gülmeye başladı. Askerin kötü gülüşü, çocuğun yüzünde bir korku yarattı.
"Hahahaha! Tamam küçük çocuk, sen bilirsin! Hahahahaha!"
Zavallı çocuk korkudan titremeye başladı. Bir adım geriye gitti. Asker silahını ona doğru uzatıb yaklaşmaya başladı. Hey yaklaşımında çocuk korkudan geriye gidiyordu.
"Neden korkuyorsun? Az önce bana öfkeyle bağıran sen değilmiydin?"
"O çocuktan uzak dur!"
"Huh?"
Asker ses gelen tarafa baktığında yaşlı kadının elinde mızrakla ona doğru yaklaştığını gördü.
"Gerçekten mi?!....."
"Silahını her şeyini al ve git buradan!"-Yaşlı Kadın öfkeyle bağırdı. Sonraysa çocuğa dönerek:
"Git buradan hemen! Aileni bul! Burası senin için çok tehlikeli!"
"Sanki senin için değil yaşlı kadın!"-Asker gülerek yanıt verdi. Çocuk korkudan titreyerek hızla oradan koşarak uzaklaştı.
"Belki sende o çocuğun yaptığı gibi yapmalıydın!"
Yaşlı kadın hiç bir şey söylemedi. Öfkeli gözlerle askere baktı.
"İçinde güçlü bir gölge enerjisi hissediyorum"-Yaşlı kadın içinden-"Anlayamıyorum! Böyle bir güç onu öldürmeliydi. Aksi takdirde......hayır....."
"Al bakalım!"
"Ah!"
Asker silahıyla yaşlı kadının üzerine saldırdı. Zavallı kadın kendini savunamadan yere düştü. Kadının kolu yaralanmıştı. Kadın acı içinde kolunu tutarken , asker silahını ona doğru uzattı. Sinsi bir tonda:
"Artık kimse seni benim silahımdan alamayacak zavallı!"
Uzaktan savaşan Rarin annesinin bağırışını duydu. Hemen oraya doğru koştu.
"Anne! Hayır! Anne!"
Rarin hızla koşuyor, annesine ulaşmaya çalışıyordu. Ama devam eden savaş, yukarıdan yağan oklar bir o kadar hızlanmasına engel oluyordu.
"Anne!! Nerdesin!"
Rarin üzerine gelen yaprakları hızla savuşturarak önüne baktı. O anda gözleri irileşti.
Annesi kanlar içinde yerdeydi. Başının üstünde duran askerse elinde mızrakla ona doğru saplamaya hazır bir şekilde bekliyordu.
"Anne! Ondan uzak dur!"
"Rarin....."
"Hahaha! Bakın kim burada! Annenin ölümüne şahitlik yapmaya mı geldin?!"
"Ondan uzak dur!! Ona bir şey olursa, seni yaşatmam!"
"Artık bunun için çok ge....."
O anda ağaçların arasından gelen bir gölge askerin yüzüne yumruk attı. Yumruk o kadar sertti ki, asker ağaca çarparak bayıldı.
Rarin hızla annesinin yanına koştu. Başını dizlerinin arasına aldı.
"Anne......Annecim.....dayan.....dayan seni kurtaracağım!...."
"Rarin....adalıları kurtar....beni dert etme...."
"Hayır anne! Seni kurtaracağım! Önce koluna sargı yapmam gerek!....."
"Burası onun için güvenli yer değil."
"Huh?"
Rarin ve annesi ses gelen tarafa baktılar. Bu oydu. Gölgelerin arasından çıkıp askere hızla yumruk vuran Heniyaydı.
"S-sen.....Sen beni öldürmeye......"
"Açıklamaya zamanım yok! Anneni al ve hemen tedavi uygula! Ben hallederim!"
Rarinin başını sallamaktan başka çaresi yoktu. Annesini taşırken Heniya onları izledi. O anda bir şey farketti. Rarinin annesinin gözleri yaşlarla dolmuştu. O belki Heniya için bir şeyi ifade etmiyordu. Yaralanmıştı, canı acıyordu, belki bu yüzden ağlamıştı. Ama bakışları onu söylemiyordu. Bakışları sanki yalvararcasına Heniya'dan özür diliyordu.
Heniya gittiklerinden emin olup hızla oradan uzaklaştı.
Geriye kalan askerlerin çoğunu defetmek gerekiyordu.
Ve tabii liderlerini de.
***
"Anne! Merak etme! Ulaştık artık! Seni kurtaracağım!"
"Ben......"
"Lütfen sessiz ol anne. Kendini yorma...."
"Ben korkunç bir hata yaptım!....."
"Ne?!...."
Rarin şaşkınlıktan dona kalmıştı. Annesini bir yere oturtdu. Gidip sargı ve diğer eşyaları aldı. Geldiğinde annesini titreyerek ağladığını gördü.
"Anne?.....Sen iyimisin?...."
Rarin annesinin yüzünü avucuna aldı.
O an annesi her şeyi anlatmaya başladı.
"Ben bir korkunç hata yaptım!.....Yine nefret bana galip geldi....."
"Anne ne demeye çalıştığını anlamıyorum.....Kolunu uzat hadi...."
Rarin hızla elindeki sargıyla annesinin yaralanmış kolunu sarıdı.
"Sen bayıldığın anda ben Büyük Şefin yanına gittim. Seni bayıltan o kızı ve gücünü anlattım. Büyük Şef önce şok oldu. Bense seni yaraladığı için ondan intikam almak istiyordum. Onu öldürmek istiyordum!....."
"Anne......"
"Daha sonra fikirlerimi Büyük Şef'e anlattım. İlk önce gücünü araştırmak istediğini açıkladı. Hiç bir insanoğlunun böyle bir güce sahip olamayacağını dile getirdi. Ondan başka."
"O? O'da kim?"
Annesi yaralanmayan kolunu kızının omzuna koydu. Başını kaldırdı. Yüzü terlemiş ve kızarmıştı. Çenesi titreyerek anlatmaya devam etti.
"Yıllar önceydi. Sen daha bebekken buralar tam bir çöldü. Ne ağaç, ne ot vardı burada. Herkes açlıktan, susuzluktan ölüyordu. Bize bunu yapansa İmparatordu......
Herkes İmparatora nefret kusuyordu. Herkes İmparatorun ölümünü arzuluyordu. İlk başta da ben......
Bir gece mağaranın altındaydık. Sen açlıktan ağlıyordun. Her ağladığın dakika benim için cehennem gibiydi. Sana yardım edememek bana acı veriyordu. Her ağlayışında, göz yaşını döküşünde içimdeki nefret ve öfke artıyordu. Adalıların her biri ne yapacağını bilemezken o geldi.
Boz bir pelerin giymişti. Ah evet hatırlıyorum! Yüzünü görmek neredeyse imkansıztı! Sadece uzaktan gözlerindeki bakışları göre bilen sayılı insanlardaydım.
Herkes o geldiğinde önce korktu. İmparatorun askeri olduğunu düşündük. Tabii herkes İmparatora ölüm arzuladı. Hatta ona saldıran da olmuştu. Fakat adam usta birisiydi ve bizim onu o halde yenmemiz imkansıztı......."
O an annesi öksürmeye başladı. Rarin hemen annesini tuttu. Annesiyse eliyle Rarini uzaklaştırdı. Anlatmaya devam etti.
".....Elinde bir güç belirdi.....Herkes şaşkınlıkla ona bakarken elindeki güç burayı bereketlendirdi. Gölge güçleri burayı Cennete çevirmişti. Artık gölgeler bizim hazinemizdi.....Onu ne pahasına olursa olsun korumalıydık!......Ah.....hatırlıyorum.....O adam bize gitmeden önce bir kaç cümle söylemişti.......
Burası artık sizin için yaşayış yeri olacak. Gölge güçleri hep sizi koruyacak. Bir gün bu güçlerin sahibi, Seçilmiş Varis buraya gelecek. O zaman gölgelerin kehaneti belirecek......"
Rarin ağzı açık bir şekilde annesini dinliyordu. En sonunda:
"Ama anne o adamla kızın ne alakası ola bili....."
"Gözlerindeki bakışlar!.....Aynıydı! O his! O istek, o irade! Hissede biliyorum! O adamla kızın mutlaka bir bağlantısı var hissediyorum!......Rarin!.....Git!......Ona yardım et.....Adayı kurtarın....."
"Ne?! Hayır anne seni burada bırak...."
"Beni dert etme! Sadece git......Git Rarin!....."
Rarin ne yapacağını bilemedi. Annesini taşıyarak güvenli bir yere getirdi. Daha sonraysa silahını alarak hızla savaşın olduğu yere koştu.
***

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

 GÖLGE FELAKETİ (Gölge Dövüşü #1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin