🎋𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝐼𝑉 𝑀𝑢̈𝑗𝑑𝑒𝑐𝑖𝑙𝑖𝑘

57 10 5
                                    

Müjdecilik Lejyondan uzakta olduğu için kızlar oraya 3 gün sonra ulaşmıştılar. Jet'in aklı hala June'daydı.
"Umarım prenses iyidir."
"Merak etme Jet. En kısa süre içerisinde onunla yeniden buluşacağız."
"Umarım Heniya..."
"Artık atlar yoruldu. 3 gündür sürüyoruz. Zavallılar."
"Onlara bir yer buluruz Hayran kız. Ne de olsa bizim gibi savaşmıyorlarya?"
"Kibo onlarda bizim gibi bir canlı."
"Canlıysa o kadar süratli gitmesin o zaman! Kalbim ağzıma gelmişti!"
Kibo'nun bu cevabına karşı kızlar güldüler. Bunu gören Kibo:
"Ne var? Haklıyım, eğer o pelerinli adam olmasaydı ben o atın üstünde ölürdüm!"
"O adamı gördüğüne eminmisin müjdeci?"
"Evet Jet. Eminim."
"O adam kimmişse, gerçekten çok hızlıymış. Atı tutup ortadan kaybolmak bir kaç saniye sürdü."
"Lejyonerler güçlüdür. Ama hızları çok yavaşdır. Bilmem."-Hayran kız Heniyaya cevap verdi.
"Farkındamıydınız? O adamı duyunca Çavuş birden gerildi."
"Evet."
"Zavallı Greta o abisini taşımak zorunda kaldı. Doğrusu Gizmo gibi bir kardeşim olsun istemem."
"Haha! Bizde göçebelerle arkadaş değil kardeştik. Bir-birimize yardım ederdik."
"Şu 2 çuval altın meselesine ne oldu acaba?"
"Bilmem."
"Belki Gizmo koyduğu yeri unutmuştur."
"Zavallı Gizmoya attığın itirafı demiyorum hele Kibo."
"Napmamı bekliyordun Jet? O aptal surata haddimi bildirmeliydim."
Kızlar kahkaha kopardılar. Yol boyunca konuşmak onlara iyi gelmişti. En azından yaşanan bu olayları unutmalarına yardımcı oluyordu.
"Acaba düşünüyorum. Şu hanedancı öğretmeninizin bizim Gizmo ve tayfasıyla ne işi ola bilir?"
" Galen her zaman Lejyonerlerden nefret ettiğini söylemişti."
"O zaman Heniya'nın bizim grupta ne işi var Jet?"
"Sorular ve onun bulunmaz cevapları. En sevmediğim!"
"Her insan sevmez merak etme. Heniya? Ne düşünüyorsun?"
Kızlar konuyu Galen'e çevirdiklerinde Heniyayı düşünce bastı. Aklına Hanedanlığa ilk geldiği günler geldi. Hayatında ilk kez lüks bir şehir görüyordu. Balık satan insanlar, bir para için bir-birilerini kovalayan çocuklar. Masada oturup içen tüccarlar.
Galen onu Hanedanlık okulunun önünde karşılamıştı. Heniya Galen'i sade bir öğretmen sanıyordu. Ama onun kendisini tanıdığından haberi yoktu.
"Madem Galen Lejyonerlerden nefret ediyor neden beni okuluna davet etti o zaman?"
"Çünkü çok güçlüsün. Ola bilirmi? Ne de olsa kimse bu hakkı kazanmıyor."
"O değil Jet. Ninem bana üvey olduğunu söylediğinde o gün gidiyordum ben. Bu tesadüfmü değilmi?"
O an sessizlik çöktü. Kimse ne cevap vereceğini bilemedi. Bu sessizliği bozan Jet oldu:
"Belki bir tesadüfdür diyeceğim ama Gizmo'nun anlatıklarından sonra bunun tesadüf olduğuna inanmam."
"Son zamanlar Galen bi tuhaftı."-Kibo araya girdi-"Böyle telaşlı ve sakin. Ayrıca öğrencilerimden birkaçının onun birisiyle konuştuğunu duymuş."
"Önce bunlar sonra da küre. Galen usta neyin peşindesin?"
"Yemin ederim Hanedanlığa ulaştığımda bunun hesabını soracağım!"
"Kibo sakin ol. Kimseyi sorgulamadan onu günahlayamayız."
Kibo derin bir nefes verdi. Hayran kız ona döndü.
"İyimisin Kibo?"
"İyiyim Hayran kız. Sadece öfkelendim. Haklısın Heniya. Ama yemin ederim. Bütün bunlar için iyi bir bahanesi olmak zorunda!"
Kızlar sessizce atlarını sürmeye devam ettiler.
Kızlar çoktan Müjdeciliyin içine girmişlerdi. Etraflık sakindi ve kimse yoktu. Sis etrafı hüküm ediyordu. Atlar durdu. Kızlar indiler ve sessizce orayı araşdırmaya başladılar.
"Etraf sessiz."
"Kimse yok. Bu çok tuhaf."
"Müjdeciliğin bu kadar sessiz olacağını düşünmemiştim."
"Müjdecilik nasılki? Hayatımda ilk kez buraya geliyorum."
"Bu çok doğal. Çünkü lejyonerlerin müjdeciliğe girmesi kesinlikle yasak."
"Sanki hanedanlığa geliyor."
"En azından müjdecilikte ihanetkar hanedancı yok."
"Sırf Deng Rao'yu yendin diye hanedanlığın tümünü buna suçlayacak değilsin Kibo!"
"Tartışmayın! Sırası değil!"
"Biz müjdeciler gölge enerjisini araştırmak için ne kadar canımızı koyuyoruz haberin varmı?"
"Huh! Sırf bu yüzden küre müjdecilikten saklandı!"
"Siz hanedanlıkçılar ateşle oynuyorsunuz!"
"Sanki siz sakin yağmursunuzda!"
"O yağmur sizi öldürecek bir sele dönüşmesin?"
"Yeter! Herkesin kendine göre günahları var. Onları saklamak yerine yüzlerine vuruyorsunuz. Bu yüzden herkes düşman. Herkes kimseye güvenmiyor. Ve gölgeler bundan fırsatlanıyor. Eğer bir-birimizi böyle suçlarsak ne olacak? Ne kazanacağız? Hiç bir şey."
Heniya'nın bu cevabıyla ikiside sustu. Dikkatlice etrafı gezerken birden Heniya elini başına tuttu. Biz sezgi hissetti. Kafası o an ağrı verdi. Hayran kız Heniyayı tuttu.
"Her şey yolundamı?"
"Yolunda."
Heniya sanki başlarına ne gelecek biliyordu. Etraf sessiz ola bilirdi ama tehlike her yerdeydi. Elini çekti. Zıplayarak uçan tekme attı. Kızlar şaşkınlığa uğramışlardı.
"Heniya ne yapıyorsun sen?!"
"Neler oluyor?!"
Yere sert bir cisim düştü. Bunun ilginç tarafı o cisim görünmüyordu.
"O ne sesti?!"
"Orada!"
Heniya işaret parmağıyla görünmez cismi gösterdi.
"Görünmezmi o?"
"O ne?!"
"Bilmiyorum! Ama dikkatli olun!"
Heniya'nın konuşmasıyla kızlar savunmaya geçti. Heniya'nın kendisi bunu nasıl hissettiğinin farkında bile değildi.
O cisimden kablo sesleri çıkmaya başladı. Yavaş yavaş görünür oldu. O bir robottu. Son model bir saldırı robotu. Kibo onu gördüğünde hemen tanıdı.
"Bu usta Okadanın robotu!"
"Usta Okadamı?"
"Usta Okada bir robot yaratıcısıdır Hayran kız. Müjdecilikdeki son model saldırı botlarını o yaratıyor!"
"Anlaşılan Usta Okada gölge lideri olmuş."
"Heniya haklı.....şuraya bakın!"
Kızların etrafını botlar sarmıştı. Her taraf botlarla çevriliydi.
"Tuzağa düştük!"
"Kahretsin!"
"Yakınlarda çok yok sadece bunlar! Kendinizi hazırlayın!"
Kızlar bir-birilerine sırtla dayandılar.
"3 ten geriye sayacağım. O zaman hepimiz saldıracağız."
"Pekala!"
"Anlaşıldı!"
"3...2...."
Heniya geriye saydıkça botlar onların üzerlerine geliyordu. Heniyanın kaşları çatıldı. Yumruğunu hazırladı. Bakış açısını 2 bota doğru götürdü.
"1! Şimdi!"
Kızlar hızla botların üzerine saldırdı. Jet iki kılıcıyla robotların içini deliyordu. Kibo katanasıyla botların kollarını ayaklarını kesiyordu. Hayran kız yumruğuyla onları kenara uçuruyordu. Heniya tekme ve yumrukla robotları etkisiz hale getiriyordu. Botlar yavaş yavaş azalıyordu. Bir bot Hayran kıza arkadan elektrik vurdu. Hayran kız acı içinde yere yığıldı.
"Hayran kız!"
"Kahretsin!"
"İ-iyiyim..."
Hayran kız ayağa kalkmaya çalıştı. Ama başarılı olamadı. Gözü kapanıyordu. Son gördüğü şey onun hatıralarını uyandırmasına sebep oldu.
Gece vakti, ayın ışığı altında bir katil ve kız çocuğu.
"Hayran kız!"
Heniya botların işlerini bitirdikten sonra arkadaşlarına taraf döndü. Bot yaralı Hayran kızın üzerine saldırdığı an elini öne tuttu. Yumruğunu sıktığı zaman bot geriye atıldı. Boğazını tuttu. Başı göğe bakıyordu. Elini sımsıkı boğazında tutuyor, boğulmaktan kurtulmak istiyordu. Heniyaysa öfkeli halde, yumruğunu daha çok sıkıyordu. Sanki sıktığı yumruk, botun boğazını sıkıyor gibiydi. Kibo Heniya'nın yanına, Jet'se Hayran kızın yanına geldi.
"Heniya ne yapıyorsun?!"
Ama cevap gelmedi. Kibo Heniya'nın gözlerine baktığı an şoka düştü. Kahverengi gözlerin yerini, mas-mavi gözler almıştı. Kibo o zaman Heniyanın gölgeler tarafından ele geçirildiğini anladı. Ya da zannetti.
Bot'un kabloları görünmeye ve parçalanmaya başlıyordu. Jet merakla Heniyaya döndü. Heniya sıktığı yumruğu yukarı kaldırdı. O zaman botta yukarı kalktı. Çırpınmaya başladı.
"Müjdeci! O ne yapıyor öyle?!"
"Jet sanırım o...."
"Hayır!"
Jet ve Kibo endişeyle Heniyaya bakarken Heniya son kez yumruğunu güçlükle sıktı. Bot o an parçalara ayrıldı. Havadan botun parçaları yağıyordu. Heniya elini kalbine atarak oturdu. Nefes nefese kalmıştı. Kibo Heniyanın yanına oturdu.
"Heniya! Her şey yolundamı?"
"Neler oldu? Hayran kız.....O bot."
"Parçaladın onu Heniya."
"Ne?"
"Gölgeler seni ele geçirerek onu parçaladı."
"Gölgelermi?"
Heniya şaşkınlığa uğramıştı. Gölgeler gerçekten onu ele geçirmişmiydi? Bu ola bilirmiydi? Ama neden onu bıraktılar. Güçlü olmasına rağmen.
"Sen sadece özelsin küçük kız. Yakında her şeyi öğreneceksin."
"Ne?! Kimsin sen?!"
"Hayatını zaten yaşamıyormusun Heniya? Herkes gibi bencilmi olmak istiyorsun? Unuttunmu? Sen özelsin. Yakında öğreneceksin. Bu konuşan sadece küçük bir parçam. Sende o parçaların hepsini toplayacaksın."
"Ne parçası?!"
Kibo katanasını aldı. Heniyayı yere sererek boğazına katanayı dayadı. Heniya katananı tutarak:
"Kibo! Sen ne yapıyorsun?!"
"Canavar! Beni bir kez kandıra bilirsin! Ama ikinci kez? Asla!"
"Kibo benim Heniya! Ben iyiyim! Çek şu katanayı! Hayran kızın bize ihtiyacı var!"
"Huh! Yine dene!"
"Kibo seni incitmek istemiyorum çekil!"
"Heniyanın bedeninden çıkana kadar sana rahat yok canavar!"
"Kibo beni rahat...."
"Huh?"
"Bırak!"
Heniya eliyle Kibo'yu iteledi. Kibo katanasıyla kendisini korumaya aldı. Heniya ellerine baktı. Nefes alış-verişi hızlanmıştı. Gölge enerjisi kendi ellerindeydi. Yutkundu. Ellerini çırptı.
"Bu da ne böyle!"
Heniya ellerini sertçe çırptı. Elleri kızarmıştı. Gölge enerjisi ortadan kayboldu.
"Vay canına."-diyerek ellerine baktı. Derin nefes verdi. Kibo katanasını şaşkınlıkla ona taraf çevirdi. O da Heniya gibi şaşkındı.
"O neydi?"
"Bilmiyorum. Ama anlaşılan sustu."
"Heniya bu iyi bir şey değil biliyorsun değilmi?"
"Evet de..."
"O zaman bunu çıkaracağız!"
"Peki nasıl önerin varmı?"
"Bilmiyorum ama devası olmak zorunda."
"Kızlar!"
Jet Hayran kızı omzunda taşıyarak Kibo ve Heniyanın yanına geldi. Heniya Jet'in yanına geldi.
"İyimi o?"
"Tedaviden sonra iyi olacak. Sadece küçük bir elektrik kaçağı."
"Ohh. İyi. Sahi, botlar artık görünmüyor. Farkındamısınız?"
"Evet. Acaba Usta Okada..."
"Hey siz!"
"Huh? O da kimdi?"
"Hey! Buradayım!"
Kızlar arkadan gelen sese doğru baktılar. Bu bir müjdeci hemşiresiydi. Kibo onu gördüğü an tanıdı. Hemşire onlara el salladı.
"Beni takip edin!"
Hemşire ortadan kayboldu. Kızlar onun arkasınca koşmaya başladılar.
"Hey! Nereye kayboldu bu?"
"Müjdeciler iyi bir savunma taktiği alırlar. Bu sayede düşman onu görmeden hızla ortadan kaybola bilirler."
"Ah lanet olası kaybolma tekniğiniz!"
"Jet herkesin taktiği farklıdır."
"Haklısın Heniya. Bi de baktın, hop! Kibo kayboldu."
"Ya sabır!"
Hayran kız baygın halde uyuyordu. Heniya elini onun alnına koydu.
"Sıcaklığı yok."
"Şükür. Sonra?"
"Sonrası......a...."
Kızlar koştukları sisin içinden çıkarak bir dojoya varırlar. Hemşire onları çağırarak:
"Ne duruyorsunuz? Hadi!"
Kızlar dojonun içine doğru yürüdüler. Girdiklerinde gördükleri kişi onların şaşırmasına sebep oldu.
"Kızım iğneği koluma yavaş sapla artık ben genç değilim! Çocuğum kolumu yavaş sarı. Hızlı hızlı, sanki mumyalanıyorum. Evladım çayım nerede kaldı?!"
"U-usta?"
"Huh?
Kızlar şaşkınlıkla tedavi gören Okadanın suratına baktılar. Jet elini ağzına götürüp kıkırdamaya başladı. Kibo kaşını çatatak:
"Jet sen neye gülüyorsun?"
"Hiç bir....şey..."
"Hanedancı! Kızdırıyorsun beni!"
Jet elini ağzından çekerek kahkaha partlatmaya başladı. Kibo ve Heniya şaşkınlıkla Jet'e baktılar. Jet gülerek:
"Ya farkında değilmisiniz? Gölge liderinin Okada olacağını zannettik ama o burada ve....çay bekliyor.....hahaha!!"
Heniya ve Kibo bir-birilerine baktılar. Heniya gülümsedi. Kiboysa:
"Siz hanedanlıkçıların hiç gülme anlayışınız yok."
"Kızlar! Hoş geldiniz!"
"Usta Okada!"
Kızlar Okadanın yanına geldiler. Hemşire aralarına girerek:
"Enfeksiyon kapmaması için lütfen biraz uzakta durun."
"Hay ben sizin enfeksiyonunuza..."
Kızlar bir ağızdan güldüler. Okada gülümsedi.
"Kızlar. İyi olduğunuza öyle sevindimki....Jet sen sırtında bir lejyonermi taşıyorsun?"
"Ah o! Onu unutmuşum! O yaralı onun bakıma ihtiyacı var."
"Bir lejyoner mi?!"
"Onun ihtiyaçlarını ben öderim iyileşmesi için ne gerekiyorsa yapın."
"Ama o bir lejyo..."
"Sonuçta o da bir insan."
Kibo hemşireye inatkar bir bakış atınca Hemşire diğerlerini çağırdı. Hayran kızı bir revire koyarak götürdüler.
"Ben gidip bakacağım. Heniya, Jet Usta Okadayla konuşun lütfen."
"Tamam"
"Anlaşıldı Müjdeci."
Kibo Hayran kızın götürüldüğü odaya doğru gitti. Heniya ve Jet Okadanın yanında kaldılar. Okada sevinçle:
"Allahım şükürler olsun hemşire gitti. O nasıl hemşireydi öyle. "
"İnsanın iyiliğini ister usta Okada."
"Ama böyle iyilik değil. Söyleyin bakalım siz o lejyoner kızını nereden buldunuz?"
"Baştan anlatsak...."
"Önemli değil anlatın ben dinlerim."
"Pekala."

 GÖLGE FELAKETİ (Gölge Dövüşü #1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin