🎋𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑋𝐼 𝐸𝑙 𝐷𝑜𝑟𝑎𝑑𝑜

44 3 7
                                    

'Efsanevi lanet Gölge enerjisinin Varisi Heniya.
Sana arkadaşlarının ve kendinin bu cehennemden kurtulmasına yardım edeceğim.
Haritada işaretlenmiş yer var.
Oraya dikkatlice bak.
Çünkü sonraki durağın orası olacak.'

Heniya mektubu bir kaç kez yeniden göz gezdirdi. Sürekli haritaya bakarak o yerin hangi yakınlıkta olduğunu bulmaya çalıştı. Esas olan bu mektubu buraya kim bırakmıştı? Ustaları olamazdı. O zaman Heniyanın Varis olduğunu bilen başka birisimi vardı? O zaman kimdi o?
"Sonraki durağım derken? Efsanevi Kahraman tarafından kurtarılan gölge adası El Dorado......."
Heniya bu adayı bir kaç kez duymuştu. Gölge enerjisiyle hayatlarını sürdüren kabilenin yaşama meskeniydi. Hanedanlıktan aşırı derecede nefret etdikleri söylenirdi. Bu El Dorado isimli ada dilden dile konuşulsada hiç bir insan oraya ayak basmamıştı.
Belki eskiden çorak topraklardan ibaret olduğu için.
Heniya mektup elinde kapıyı açtı. Bu zaman karşısında bir mektup daha gördü. Heyecenla:
"Nasıl? Bunu buraya kim koydu?"-Sağ sola bakındı. Ama hiç bir şey, hiç kimseyi bulamadı.
Heniya mektubu açıp okumaya başladı.

'Eğer bu mektubu aldıysan artık nereye gideceğini biliyorsun Varis. Arkadaşlarının hayatlarını kurtarmak istiyorsan o adaya gitmelisin.
Sıradan bir adam için olsaydı bu zor olurdu, ama sen sıradan değilsin. Onların tapdığı gölge enerjisine sahipsin. Bu yüzden rahat ol. Ve herkesin kaderi için o adaya git."

Heniya bu imzasız mektupları okurken hem de oraya gidip, gitmemekle karar veriyordu. Gitmeliydi. Başka çaresi yoktu, eğer gitmezse her şey için çok geç ola bilirdi.
Ama bi taraftan oraya nasıl gidecekti? Gitse bile adalıları nasıl inandıracaktı?
Kafasındaki soruların hepsi hücrelerini yormaya yetmişti.
Odasından çıktı. Koridorda giderken Galen ve Ling'in konuşmasını duydu.
"Anlamıyorsun Ling. Her şey çözüle bilir....."
"Senin beynin çalışmayı durdurdu herhalde! Az önce ikimizide duydu! Tanrıya şükürki kızları gördüğünden çok ta soru sormadı. Ona ne cevap verecektin?!"
"Gerekenleri."
"Eminim öyledir!"
"O zaman mükemmel fikrin varsa sen sun Ling. Madem seçilmiş kişinin El Dorado'ya gitmesine müsaide vermiyorsun, o zaman hadi minik kuş ve arkadaşlarını kurtarmak için bir şey yap."
"Senin dediğin daha aptalca! Kız uyanalı bir gün bile geçmedi ve sen onun gölgeler adasına gitmesini söylüyorsun! Yanlış söylemiyorum umarım Galen?!"
Galen soğukkanlı tavırla 'evet' anlamında başını salladı. Ling ondan nefret edermişcesine bakarak:
"Sen tam bir şerefsizsin Galen!"
Bütün konuşmalara şahit olan Heniyanın nutku tutulmuştu. Az önce arkadaşlarını gördüğünden kahraman hakkında sorular yarım kalmıştı. Ayrıca onlar Heniyanın El Doradoya gitmesi gerektiğini nereden biliyordu?
Heniya artık emindi. Onların bir şeyler sakladığını artık biliyordu. Ama bu şekilde öğrenemezdi. Biliyordu, üstadları ona hiç bir şey söylemeyecekti.
Bunu kendisinin bulması gerekiyordu.
Kendi bulmacasının cevabını bulmalıydı.
Tabii ki arkadaşlarının hayatlarını kurtarmalıydı.
Heniya içinden gelen dürtüyle kalktı. Sanki bir şeyler yakınındaydı gibi hissediyordu. İkisi hala konuşurken oradan ayrılarak merdivenlere doğru geldi. Aşağı kata inerken masanın üzerinde bir şey farketti. Hızla inerek masanın önüne geldi. Bir kaç giysi ve yine bir not vardı. Heniya şaşkınlıkla etrafına bakındı. Bunu buraya kim bırakmışsa mutlaka buralarda olmalıydı.
Bunun bir mantıklı açıklaması olmalıydı.
"Burada kimse varmı?"-Heniya notu eline alarak-"Eğer burdaysan karşıma çık."
Ama faydası yoktu. Heniya derin nefes vererek notu açtı.

'Seyahetin için bir kaç şey bıraktım. Tabii ki oraya bu halde gidemezsin. Adalıları bilirsin. Seni orada düşman gibi göre bilirler. Ama endişelenme. Güçlerini düzgün kullanırsan, onlar sana inanacaklar. Sadece kendine inan.'

 GÖLGE FELAKETİ (Gölge Dövüşü #1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin