🎋𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑉𝐼 𝐾𝑎𝑙𝑏𝑖𝑛 𝐶̧𝑎𝑔̆𝑟ı𝑠ı

43 5 0
                                    

'Bu mektuba nasıl başlayacağımı bilemedim kızım. Nasıl başlayacağımı, nasıl devam edeceğimi, nasıl bitireceğimi. Aklımda olan o kadar cümleler var ki, onları bir kağıda nasıl sığdıracağımı bilemedim kızım. Seni görmeyi, kucaklamayı öyle istiyorumki. Bana 'baba' diyişini öyle özlem çekiyorumki. Aslında ben seni görüyorum. 10 yıldır seni görüyorum, ama senin beni görmemen benim içimi yakıyor. Beni tanımaman, beni görmemen beni daha da üzüyor. Gülümseyen yüzün, öfken, inatçılığın hepsi annene o kadar benziyorki. Seni gördüğümde sanki hayatımın anlamımı görüyorum.
İraden ve gücünle tıpkı bana benziyorsun.
Fazla uzatmayacağım.
Ülkelerde yaptığınız kahramanlıkları duydum. Ve gerçekten gurur duydum. Bedeninde taşıdığın gölge enerjisi bedenine ve ruhuna zarar vere bilir. Bu iksir sayesinde gölge enerjisi bedenini en azından yaralardan ve acılardan koruya bilir.
Şimdiki durumunuz gerçekten zor olacak. Ama yine de sana güveniyorum. Bunun altından kalka bileceğine inanıyorum. Yaralanmayacağına garanti veremem. Ama ölmeyeceksin. Gölgeler sana itaat edecek ve koruyacak. Gölgeler isteseler bile sana daha çok zarar veremez. Çünkü sen Efsanevi felaketin taşıyıcısısın.
Çünkü sen laneti gölge enerjisinin kanını, benim kanımı taşıyorsun.
Çünkü sen herkesin aradığı seçilmiş kişisin. Çünkü sen aradığın sensin.
Yazacaklarım bu kadar sevgili kızım. Umarım bir gün buluşuruz ve sana her şeyi anlatırım.
Buluşacağız emin ol.
Sevgilerle baban.'

"Demek kalbiniz varmış bay Pelerinli bey."
Okada mektubu okuduktan sonra katladı. O an bir ayak sesiyle ürperdi. Geriye doğru baktı. Evet, gelen o'ydu.
"Oh! Senmiydin? Bende Heniya zannetmiştim."
"Sence o böyle bir sessizlikte gele bilirmi?"
Adamın odaya gelme sesi bile duyulmamıştı. Kapı açılma ve kapanma sesi bile. Yalnızca Okadanın dikkatini almak için ses yapmıştı.
"Kalbim hakkında şüphen mi var?"
"Elbette hayır. Ama neden onu bu kağıda dökmek yerine söylemeyi tercih etmiyorsun?"
"Hala zamanı değil Okada bunu benden iyi sende biliyorsun."
"Bence tam zamanı. Bunu ona da şimdi söyleye bilirsin değilmi?"
"Ne söyleyeyim? Odadan çıktı, 'Heniya ben senin babanım'mı diyim?"
"Iıı. Evet?"
"Bolo bile senden daha akıllı Okada."-diyerek kollarını bir-birine kavuşturdu adam. Okada Bolonun sesini duyduğu an:
"Ah şu lanet adam! Nerde o korkak?! Salgında hiç görünmedi!"
"Görünmedi çünkü benim robotumla ilgileniyordu."
"Robot?!"-Okada dondu-"Yani...benim yaptığım....senin istediğin...."
"Evet Okada benim senden istediğim o robotu şu an Bolo yapıyor."-adam sıkılmış ses tonuyla.
"Kimse benim şaheserime dokunamaz! Özellikle aptal Bolo bile!"
"Huh! Korkarım bu mümkün olmayacak çünkü hala müjdeci hastanesindesin Okada."
"Alayına başlarım ha! Zaten Bolo dedin sinirim tepeme çıktı."
"Ne o? Hala barışmadınızmı yoksa?"
"Bak pelerinli üşenmem! Bu mektubu kızına veririm!"
"Sen o mektubu neden aldın?"-Pelerinle adam sorgulu gözlerle ona bakarken Okada alaycasına:
"Ne yani. Yürek sözlerini mektuba döktün ayıpmı? Gerçi ben ayıp şey görmüyorum."
"Ben onu yazmak için kaç kağıt attım haberin varmı?"
"Tabii doğru senin gibi güçlü bir kahraman her şeyi bir anda mükemmel yapamaz."
"Okada! Kızdırıyorsun beni!"
"Tamam, tamam kızma. Her şeyi anladım da bu iksir nereden çıktı? Sen bilim adamımısın?"
"Ling sağ olsun."
"Bir dakika?! Ling?! O hanedan gölge demircisiyle ne zaman görüştün?!"
"Dün akşam görüştüm. Ona olanları anlattım. Sağ olsun isteğimi geri çevirmedi."
"Vay kerataya bak sen."
"Lafı dolandırma. O mektubu ve iksiri nasıl buldun?"
"Heniyaya bakarken bunları buldum. Bu iksiri Heniyaya vererek ne kazanmaya çalışıyorsun ayrıca?! Bu iksirin Heniyanın bedeninde ne yapacağını herkesten en iyi sen biliyorsun! Gölgelerin vazgeçmeyeceğini biliyorsun! Zaten ismin de öyle. Kız o iksir yüzünden daha fazla acı çekecek! Çektiği acı yetmiyormuş gibi!"
"Ne yapmamı bekliyorsun peki?!"-Adam kollarını yana çekti-"Zaferi gölgelerin eline mi veriyim?! Kızımın benim gibi acı çekmesini istemiyorum! Onun ruhunun parçalanmasını istemiyorum! Onun acı çektiğini gördüğümde öfkem daha da artıyor! O lanet kapıları açtım ve..."
"Ve hayatının aşkını buldun..."-Okada sinsice gülümsedi.
"Seni yaşlı bencil adam!"-Pelerinli adam yumruk sıktı. Daha sonra sakinleşerek-"Her neyse, istersen mektubu yırta bilirsin. Başka bir şey yapacağım! Elbette zaferin gölgelerin elinde olmasına izin vermeyeceğim!"
Okada sert bir ifadeyle:
"Sen çıldırdınmı?! Neden bunu yırtayım?! Buna saatlerini verip kalbinden geçenleri yazmışsın ve bende atacağım öylemi?! Bunu Heniyaya ulaştıracağım. Ama iksiri değil! Bu onun için çok tehlikeli bir deney olur."
"Göreceksin. Gölgeleri Heniyadan uzak tutacağım!"
"Huh! Bunu yapacağına inanıyorum! Da benim robotun sonu nasıl bitti?"
"Bolo gerçekten çok başarılı bir adam."-Pelerinli adam hayranlıkla söylerken-"Ama yavaş."
"O benim elimde olsaydı bakardın nasıl hızlı biterdi!"
"En iyisi sen sus ve uyu yaşlı adam."
"Allah Galen'nin belasını vermesin yaktı bizi!"
"Galen'nin öğrencisi onu almayı başarsaydı felaket başlamazdı."
"NE?! Yani Kibo'danmı bahsediyorsun?"
"Bağırma be adam! Ben gidiyorum, sana iyi şifalar dilerim. Ha bu arada Boloya beddua etme sana gelmesin."
"Merak etme ben öyle onun gibi tipsiz mucit değilimdir."
"Ah siz..."
Pelerinli adam karanlıkta kaybolurken, Okada cevapsız sorusuyla baş-başa kaldı. Yeniden mektubu açıp okumaya başladı.
"Ama gerçekten yüreği var adamın demiyorum.... Kızına çok güzel kalbini dökmüş, bide hala at diyor.... Bolo! Allah seni kahretmesin işimide aldın benden!"
Okada pencereye doğru bakıp şikayetlenirken, kimse kapıyı çaldı. Okada hızla mektubu ve iksiri gizledi.
"Girin."
Gelen hemşireydi-"Bay Okada. Doktor sizinle görüşmek istiyor."
"Tamam. Gelsin."
Okada hızla iksiri ve mektubu yastığın altına gizledi. O sırada doktor içeriye girdi.
"Merhaba bay Okada."
"Merhaba."-Okada hızla düz pozisiyon aldı.
"Biliyorum görüşmemiz pek iyi olmamıştı. Ama size bir iyi haberim daha var."
"Nedir o?"
"Eğer kısa bir süre içerisinde burada olursanız, yakında sağ salim çıkacaksınız."
"Ne demek bu?"
"Yani şöyle en en en en en en en kısa süre burada kalmalısınız."
"Neden?"
"Tam müayine bittikten sonra."
"Ben iyiyim çocuğum. Bi dakika. Kızlar, onlar?"
"Onlar iyiler. Şimdi müayineden çıktılar. Hazırlanıp gidecekler."
"Tamam."
"İyice dinlenin bay Okada lütfen."
"Tamam, tamam."
Doktor tam gittiyi sırada Okada onu durdurdu.
"Bekleyin!..."
"Ne oldu bay Okada?"
"Doktor. Heniyanın müayinelerinin sonucu nasıl oldu?"-diyerek fısıldadı. Sanki duyulmasını istemiyordu.
Doktor etrafı kontrol etti. Hiç kimse olmadığını gördüğünde:
"Bay Okada. İlk günden talimatınız üzerine kızı araşdırdık. Bu lanet enerji, kızın bedeninde yaralar oluşturmuş. Ama şükürler olsun ki iyileşmeye doğru gidiyor."
"Oh şükür. Peki ama gölgeler?"
"Maalesef onu çıkarmamızı reddediyor. Ayrıca bedenine zarar verdiği gibi ruhunada zarar veriyor. Ama o da haklı. Küre kırık olduğu sürece ve gölgelerin hepsi yakalanmadıkta gölgeleri tutan bir nesne olmayacak. Kız gerçekten çok güçlü bay Okada. En korkulan laneti bedeninde tutmayı başarıyor. Umarım hiç bir şey olmaz."
Okada doktorun bütün söylediklerini dinledi."Tamam" diye cevap verdi. Zihni sorularıyla boğuşurken, doktorun sesi zihnindeki soruları böldü.
"Usta Okada. Şimdi benim gitmem gerekiyor. Sizde kendinize dikkat edin."
"Tamam doktor."
Doktor çıktıktan sonra Okada hızla mektubu çıkardı. Yeniden okumaya başladı. Bu adamın verdiği eziyyeti anlaya biliyordu. Gölgelerden nefret etmesinde haklıydı. Hemde çok büyük.

 GÖLGE FELAKETİ (Gölge Dövüşü #1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin