Bölüm 3: Su Dansı

34 4 4
                                    

Sarmaşık bozuntusunun mağarasından çıktıktan sonra mağaranın yanında duran sarmaşıklar, yosunlar ve rengarenk çiçeklerle kaplanmış 2 tane sandalye ve ortasında şık duran yine sarmaşıklarla kaplanmış çay içmelik bir yer gördüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sarmaşık bozuntusunun mağarasından çıktıktan sonra mağaranın yanında duran sarmaşıklar, yosunlar ve rengarenk çiçeklerle kaplanmış 2 tane sandalye ve ortasında şık duran yine sarmaşıklarla kaplanmış çay içmelik bir yer gördüm. Üzerinde gül yaprakları ve eskimiş mumlar vardı. "Mumlar her zaman eskimez Irmak hala mum yanabiliyor, bunu düşündüğünü biliyorum fakat bizim durumumuz da bu başka mum bulamadık Bayan Dainty. Lütfen bunlarla idare edin." dedi Elfela kollarını arkasında birleştirerek.

"Yok hiç önemli değil Bay sarmaşık. Benim durumum sizinkinden berbattı. Anlıyorum."

"Peki. Twyla bacım hadi bize çay koy. Oturabilirsin Irmak."

Oturdum ve Twyla'ya baktım. Elfela'nın dediği cümledeki "Bacım" kelimesi ona sinirlenmiş küçük bir kız çocuğu ifadesi katmıştı.

"Tabii ki abiciğim." dedi ve gölden bir fil büyüklüğünde suyu aldı ve havada Elfela'nın başından aşağı döktü. Elfela sırılsıklam kalmıştı. Sivri kulakları bükülmüştü yakışıklı sarmaşığın. Ben ise öyle bir kahkaha patlattım ki neredeyse tüm orman duymuştu. Elfela, yerden kocaman topraktan oluşan bir duvar çıkardı Twyla'nın bizi görmesini istemeyerek.

"İşte buna kardeş kavgası denir." dedim yine bir kahkaha patlatarak. Elfela önümdeki sandalyeyi çekti ve hiç bir şey söylemeden sandalyeye sertçe oturdu. Sertçe oturmasıyla kahkahamı hızla kesmiştim. "Eee. Ne diyeceksin bana?" diye sordum  onun yemyeşil gözlerine bakarak. "Irmak.. Sana bir soru sormak istiyorum. Sen beni seviyor musun?" dedi benim masmavi gözlerime bakarak. "Aslında biraz sevmeye başladım ama sadece arkadaş olarak." dedim gözlerimi yere çekerek. Ardından sandalyeden yavaşça kalktı ve bana doğru yaklaştı. Eğildi ve dudağıma bir öpücük kondurdu. "İşte buna da sırılsıklam aşk denir Bayan Dainty."

"Sanırım evet."

"Ne!"

"Evet Elfela senden hoşlanmaya başladım. Geçmişe dönüp baktığımda Atlas'ın bana yaptığı zorbalıklar ve ardından şakaymış gibi benle sevgili olması. Ayrıca bana bir daha kötü biri olmayacağı hakkında söz verip, sözünü yerine getirip geri kötü bir insan olması. Ben bunlardan daha fazla acılar çektim ama beynimde en çok iz bırakan acı buydu. Sen ise hayatıma girdin ve sanki bir hayat silgisiymiş gibi o izi sildin. Sanırım bende senden hoşlanmaya başladım Elfela."

Dedikten sonra Elfela bana bir şey söylemek için ağzını açtı fakat faytonların gelmesi onu susturmuştu. İkimizde aynanda kafamızı faytonlara çevirmiştik. Gelen faytonların içlerini gözden geçirdim fakat perdelerden dolayı içleri gözükmüyordu. "Ah be geldi yine şerefsizin teki" dedi Elfela masadan kalkarak ve faytonların yanına gitti. En öndeki faytonun içinden bir muhafız çıktı. Elindeki parşömen kağıdını açtı.

"Prensimiz gelinini görmeye geldi ve ona şöyle bir şiir iletmemi söyledi."

Ben bir güneş sevdim,
Bir ay ışığı gibi.
Sularla dans eder,
Tıpkı deliler gibi...
Benim olsun o narin elleri,
Saralım gece vakti zamanı ileri.
Gel senle bir yaşam kuralım,
Bir ağacın dalları gibi...                                                 

                                                 ⁓ Adrian Floward

"Bir dakika ya bunun adı P ile başlayıp Ç ile bitip ortasında ise İ harfi yok muydu?" dedi Elfela göz devirerek.

"Yoktu." dedi faytonun içindeki bir ses. Sesi kalındı ve hoştu. Bunu söyleyenin kim olduğunu görmek istedim. Yüzünü, gözünü, giydiği kıyafeti, yakışıklılığını görmek istedim. Fakat Elfela beni kıskanabilirdi çünkü meraklıydım.. Hem de çok meraklıydım...

"Hay orospu çocuğu! Siktir lan buradan!"

"Bana sadece Twyla'yı verin gideyim.

"Nahımı alırsın!"

"Adrian sen mi geldin!"

"Evet ben geldim prensesim. Mutlu oldun mu prensesim?"

"Aslında bakarsan hiç mutlu olmadım. Daha faytondan inmeye üşeniyorsun lan! İnde şu maymun yüzünü görelim."

"Ne oldu Adrian göt gibi kaldın, inde sana silahımı göstereyim."

Adrian faytondan indi. Yüzü hiç sandığım gibi değildi. Biraz daha çirkin gibiydi, yani maymun desek daha iyi olur. Sesiyle alakası olmayan bu yüz bende olsaydı yüzümü şekilden şekle sokmayak için ne gerekiyorsa yapardım.

"Gerek yok Elfela sarmaşıklarını kendine sakla. Vay bu güzel bayan da kim? Tanışabilir miyiz prenses?"

"Yok olmaz Twyla'nın kuması olmak istemem, bu zaten imkansız bir şey. Benim sevdiğim biri var senin gibi sıradanlara bakmam ben kralın ve kraliçenin prensi olan varisi. Bak bu kız senin sandığın odasında aynalara bakan, saçını camdan sarkan, mücevherler takan, kızlara benzemez bas git buradan bir daha da Twyla'nın yanına gelecek olursan o faytonunu bir tarafına sokarım göt herif."

"Twyla, hadi gel. Yeni bir hayat istemez misin? O, balık kuyruğundan kurtulmak istemez misin?"

"İstemiyorum git buradan. Köpek gibi davranmayı kes hem ben balık mıyım piç?" dedi Twyla. Elfela birden bire faytonları, sarmaşıklardan yararlanarak geriye doğru itti ve önüne bir bitki bariyeri oluşturdu. İçimden bunları yapan biri yatakta neler yapar... diye düşündüm.

Elfela bana yaklaştı ve elimi onunkiyle buluşturdu. Teni soğuktu ve beni bir anda, hızlıca kendisine çekti.

"Bu önemsiz olayı boş vermeni istiyorum Irmak. Kusura bakma biraz kaba kelimeler kullanmış olabiliriz tabi sende öyle... O halde sen de beni sevdiğini söylediğine göre bu dansı bana lütfeder misiniz?"

Twyla bizi izliyordu ve yerinde aklına bir şey gelmiş gibi bir ifade yaptı. Ne yapacağını, ne aklına geldiğini çok merak ediyordum. Bizim bulunduğumuz zeminin üstüne küçük ve yavaşça kar tanesi yağmaya başladı. Karın nereden geldiğini bakmak için başımı kaldırdım. Havadaki boşluktan karın yağdığını gördüm. Kafamı geri Twyla'ya çevirdiğimde elleri havada dans ediyordu adeta ve sakindi, hiçbir planı bozmak istemiyor gibi bir hali vardı. Ellerini saran ışıltılı sular onun elini süslüyordu ayrıca karın yağmasını sağlıyordu. İçimden bu sefer de işte abisinin kardeşi dedim. Elfela'ya hala cevap veremediğimi hatırlayarak kafamı geri Elfela'ya çevirdim. Onun Zümrüt gibi parlayan gözlerine bakarak "Evet" cevabını verdim. Bir elini belime yerleştirdi diğer eli zaten elimi tutuyordu. Ben de bir elimi omuzuna koyarak dans etme pozisyonunu tamamlamış olduk. Aşk gözlerle dans ederken Elfela bana biraz daha yaklaştı ben de ne yapacağını anlayarak onun benim dudağıma yaklaşmadan önce ben ani bir şekilde dudaklarımı onunkilere bastırdım. Sonra dudaklarımı onunkilerden yavaşça ayırdım. Öpüşmemiz beş saniye sürmüştü.

"Bu hayatımda hissettiğim en güzel his." dedi Elfela gözlerini kapatarak. "Bana göre ise hayatımda izlediğim en romantik film." dedi Twyla mutlu bakışlarla. Yeni bir hayat yaşamak için evrenleri gezmemize gerek yoktur içinde bulunduğumuz evrende zaten bizim hayatımızı değiştirecek şeyler vardır. Bir şey olmayınca onun olmasını çok istersiniz fakat o olmasını istediğimiz şeyin başka yollarla kazanma şansımız ufakta olsa vardır veya bizi mutlu edebilecek başka şeyler vardır bu olayı şöyle düşünün bir tuvale güzel bir resim çizmek istersiniz ama o resmi yapamazsınız, o tuvali yeniden beyaza boyarsınız ve üzerine yapıp mutlu olabileceğimiz başka bir resim çizersiniz ve başarırsınız. Söylediklerimden şunu çıkarmaya çalışın, bir insanı üzen bir şey olursa ondan vazgeçip üstüne perde kapatarak hayatına yeni şeyler eklemelidir bu da onu mutlu yapar. Mesela ben önceden Atlas adındaki bir şerefsize aşıktım fakat o beni aldatınca bütün hayatım altüst oldu. Sonra Elfela geldi ve hayatıma girerek en güzel şeyi yaptı.

ELFELA | Yeşil Krallık Serisinin ilk kitabı | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin