1.BÖLÜM

224 46 227
                                    





Çimen'in yalnız yaşadığı apartman dairesindeki odasının tavan ve duvarları beyaza boyalı,zemini koyu kahverengi parkeyle kaplıydı.Duvarların birine yine beyaz ahşaptan çift kişilik bir yatak dayanmıştı.Yatağın tam karşısındaki duvarda 3 kanatlı,büyük bir gardrop göze çarpıyor,pencereyi beyaz tüller ve krem ketenden kalın perdeler süslüyordu.

Yatağın başuçlarında yatağın takımı 2 küçük komidin,yatağın arkasında kalan duvarda mavi,kırmızı,krem renklerin ağırlıklı olduğu,dikdörtgen biçiminde makrome tarzı bir duvar süsüyle,duvara sabitlenmiş 2 sade ama ilginç aplik vardı.Zemine siyah-beyaz desenli bir kilim serilmiş,pencerenin hemen altına koyu renk ahşaptan gri minderli üzerine siyahlı grili 2 yastık serpiştirilen bir oturma bankıyla,kapının yakınlarına beyaz ketenden bir kirli sepeti yerleştirilmişti.

Komidinlerin birinin üzerinde saksı içinde küçük,yeşil yapraklı bir bitki,yatağın sol tarafında,duvara dayalı şekilde açık renk ahşapla çerçevelenmiş bir boy aynası duruyor,aydınlatmada tavana gömülü spot lambalardan yararlanılıyordu.

Sabah tam 8'de çalan alarm sesiyle gözlerini yeni güne açtı genç kadın.Bu gece nöbetçi olacağı acele etmesi gerekmiyordu.Dün akşam annesiyle öyle konuşmuşlardı.

"O zaman ben de diğer odadaki koşu bandında biraz koşmakla vakit geçiririm."

diye mırıldanarak örtündüğü krem yatak örtüsünü üzerinden attı,gri beyaz tonlarda nevresim takımı serilmiş yataktan kalkıp üzerine tayt-tişört kombinlerinden birini giydikten sonra banyoya adımladı.10 dakika içinde ihtiyaçlarını gidermiş,saçlarını at kuyruğu biçiminde toplamış ve hatta küçük odaya geçip koşu bandında koşmaya bile başlamıştı.

Yarım saat boyunca koştu,ardından mutfağa giderek kahve makinesine bir fincanlık kahve koyup o hazır olana kadar duş almaya karar verdi ve hemen banyoya döndü.Duştan çıkınca giyinir,kahvesini içip eczaneye gitmek üzere evden çıkardı.

Kahvaltı hazırlamasına gerek yoktu.Zira ya annesi ya da İpek'in börek veya poğaça tarzı bir şeylerle geleceğinden neredeyse adı kadar emindi.Hem zaten onlarla sohbet ederek kahvaltı yapmak çok daha keyifliydi.

Aklından bunlar geçerken duşunu bitirdi.Odasına gidip üzerine gri-beyaz çizgili uzun kollu gömlek,duman grisi rahat kesim kumaş pantolon,siyah bisiklet yaka kazakla siyah spor ayakkabılarını giydiğinde hazır sayılırdı.Boy aynasının karşısına geçerek hafif bir makyaj yaptı ve parfümünü sıktı.Aynı anda kahvenin hazır olduğunu haber veren "bip" sesi duyulmuştu.Tekrar at kuyruğu yaptığı saçlarını aynada kontrol ederek siyah deriden omuz çantasını ve siyah kabanını eline alıp odadan çıktı.

Aradan 10-15 dakika geçtiğinde,arabasıyla eczaneye doğru yol alırken saat sabah 10'a yaklaşıyordu.Arabasını eczanenin yakınlarında uygun bir yere park ettikten sonra

"Günaydın İpek,günaydın annecim!"

diye neşeyle kapıdan içeri girmesi 5 dakika bile sürmedi.Çimen için şimdilik sıradan görünen iş günü başlamıştı.


Genellikle olduğu gibi saat tam 7'de çalan alarm sesiyle uyandığında yatağında güzelce gerindi ve etrafına şöyle bir bakındı Özgür.

Odanın tavanı ve 3 duvarı beyaza boyanmış,yalnız beyaz ahşaptan çift kişilik yatağın dayalı olduğu,üzerinde çok sevdiği elektro gitarı asılı duran duvar,gri renkli plakalarla kaplanmıştı.Yatağın sağında,siyah demir profillere beyaz ahşaptan 6 rafın tutturulmasıyla oluşturulan,içi çoğunlukla biyoloji konulu kitaplarla dolu sade bir kitaplık,sağında dikdörtgen kapaklı bir dolapla,küçük beyaz ahşap bir komidin,kitaplığın hemen yanında 3 kanatlı,kanatlarından biri ayna olarak da kullanılan büyük bir gardrop vardı.

GECE KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin