Sabah,Çimen'le Elçin'i daldıkları derin,huzurlu uykudan uyandıran 15'er dakika arayla kurdukları alarmlardı.Hiç oyalanmadan,hızlıca yataklarından kalkarak birbirleriyle günaydınlaştılar,sırayla banyoda işlerini hallettikten sonra odalarına dönüp giyindiler ve ayrı ayrı arabalara binerek Çimen'in aile evine doğru yola çıktılar.
Genç kadının üzerinde beyaz gömlek,lacivert normal kesim yüksek bel kot pantolon,siyah V yaka kazak ve yine siyah spor ayakkabılar vardı.Makyaj yapmadan parfümünü sıkmakla yetinmiş,saçlarını uçlarını hafif dalgalandırıp omuzlarına dökmüştü.
Elçin'in tercihiyse,gri salaş boğazlı kazak,dar kesim normal bel siyah kot pantolon,siyah topuksuz bot ve kırmızı kısa kabandan yanaydı.Uzun,dalgalı kahve saçları,tıpkı Çimen'inkiler gibi özgürce omuzlarına dökülüyordu.
Ayrı arabalarda,tek başına yolculuk etmeleri nedeniyle çok sessiz geçen yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuk sonrası peş peşe evin bahçesinden içeri girip,arabaları yan yana bahçenin park için ayrılan bölümünde durdurduklarında,Çimen yalnız yaptığı bu yolculuktan çok memnundu.
"İyi ki Elçin'in kahvaltıdan sonra yarınki derse hazırlanması gerekiyordu.Yoksa yol boyunca beni dün geceki şu program ve sunucusuyla yaptığım sohbet hakkında sıkıştırıp dururdu.Gerçi elinden kurtuluşum yok biliyorum da,ne kadar geç,o kadar iyi."
diye düşünerek arabadan indi.
Girişe doğru ilerlemeye başladığı sırada arkasındaki adım seslerinden Elçin'in sessizce kendisini takip ettiğini anlamak,onun için hiç zor değildi.Gülümseyip konuştu.
"Dün gece ben şu program sunucusuyla sohbet ettikten sonra yüzündeki o haylaz ifadeyi fark etmedim sanma canım.Ama aklını kurcalayan pek çok soru olduğu halde,hiçbirini bana sormadığın için sana teşekkür ederim.İnan,ben de davranışlarımı anlayamıyorum."
Bir yandan da kapıya ulaşmış zili çalıyordu.Elçin muzip muzip kıkırdayarak
"E bunca yıllık arkadaşımsın.Bırak da seni o kadar tanıyayım yani güzelim.Gece sana bir şey sorsam,içine kapanır,bir şey atlatmazdın.Öyle değil mi?"
dediğinde,Çimen'in bir cevap vermesine fırsat kalmadan kapı açıldı,yıllardır ailesinin yardımcılığını yapan Suna hanım
"Hoşgeldin Çimen'cim,sen de hoşgeldin Elçin'cim!Ediz Bey'le Banu hanım sizi gördüklerine çok sevinecekler."
diyerek gülümseyip ikisini içeri buyur etti.Bir ağızdan
"Hoşbulduk Suna Abla!"
diye kadını içtenlikle kucaklayan 2 genç kadın,az sonra salona doğru yan yana ilerliyorlardı.
60 yaşlarında,kahve gözlü,1,80 boyunda bir adamdı Ediz Bey.Eskiden siyah olan kısa saçları,yaş aldıkça kırlaşmıştı.
İstanbul'da bir vakıf hastanesinin onkoloji ( kanser) bölümünde profesör olarak görev yapıyor,bölümünün yıpratıcı çalışma şartları nedeniyle,ailesine çok sınırlı vakitler ayırabiliyordu.Bu yüzden hemen hemen her Pazar,saat sabah 10 civarı başlayan aile kahvaltılarının değeri onun için çok farklıydı.
"Selam babacım!"
"Selam Ediz Amca!"
diye seslenerek yanına ilerleyen Çimen ve Elçin'i gördüğü anda,cam kenarında oturduğu berjer koltuktan kalktı,ardından içtenlikle ikisine de sarıldı.Bir yandan da
"Hoşgeldin canım,sen de hoşgeldin Elçin'cim!Sürprizin beni çok mutlu etti doğrusu.Epeydir görüşmemiştik."
diyordu neşeyle gülerek.O sırada salon kapısından Banu hanımın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KUŞU
FanfictionÜniversitede Moleküler Biyoloji dersleri veren genç,yakışıklı öğretim üyesi Özgür ve güzel eczacı Çimen'in bir radyo programı sayesinde başlayan aşkları...Bu şahane kapak için @selinhantol arkadaşımıza çok çok teşekkürler ❤️❤️❤️