Dün eve gelir gelmez yeni çocuğun dedikodusunu yapmıştık Elay'la. Daha sonradan uykumız geldiği için yataklarımıza geçip mışıl mışıl uyuduk. Uyandığımda hava daha karanlıktı. Gözlerimi ovalayıp saate baktığımda daha saatin 04:16 olduğunu gördüm.
Telefonumu elime alıp yatakta biraz oyalandım ama uyku bir türlü tutmayınca bağdaç kurar şekilde oturdum. Elay'a baktığımda arkasını dönmüş mışıl mışıl yatıyordu. Telefonumu elime alıp terliklerimle giyindim ve salona doğru yürümeye başladım. Etraf karanlık oldığu için telefon fenerimi açtım çünkü salonun ışıklarını açarsam Elay uyanırdı.
Feneri salona çevirmemle siyah maskeli birini görmem bir oldu. Korkudan anında olduğum yerde kaldım. Salak gibi fener tuttuğum için erkek olduğunu düşündüğüm hırsız beni fark etmişti. Göz göze geldiğimizde anında arkamı dönüp odaya koştum.
Sesleri duyup uyanan Elay'da kapının ordan bana bakıyordu. "Nold-" Demeye kalmadan "İçeri gir!" Diye bağırdım ve kapıyı kapayıp kilitledim. Korkmuş olduğumu gören Elay'da korkmuştu. "Noldu lan!" Diye sorduğunda ağzımı açmama gerek kalmadan adam arkadan kapıyı yumrukladı. İkimizde korkup bağırdık ve birbirimizi tuttuk. "Dışarda birisi var!" Ne kadar korkmuş olsamda sessiz konuşmaya özen gösteriyordum.
"Onu farkettim ama kim ve niye gelmiş? Yüzünü gördün mü?" Olumsuz anlamda başımı salladım. "Sadece maskeli olduğunu gördüm." Çok endişeli olduğu için birşey diyemiyordu, sadece başını salladı. Aklıma gelen ilk fikirle elimde sıkı sıkı tuttığum telefonu açtım. "Polis, bu işin en iyi çözümü polistir. Polisi arayacağım." Fikrimi beğendiği için başını salladı. "Ben kapıya bakarım, sen camın orda konuş çabuk!"
Onu kapının orda bırakmak içime hiç sinmesede yinede onaylayıp camın oraya gittim. Telefonu açıp hemen polisi aradım ve açmasını bekledim. Elay dikkatli dikkatli kapıya bakıyor, bende telefona gömülüp polisin açmasını bekliyordum. Telefon açıldığında şükür çekip kulağıma götürdüm. "Alo, buyrun şikayetiniz nedir?"
Elay'a baktım. Hemen konuşacağım sırada gürültülü bir cam sesi geldi konuşamadan hemen cama baktım. Adam demirlerden elini uzatıp telefonumu çektiğinde hiç uğraşmayıp telefonu elimden bıraktım ve Elay'ın yanına koştum. Korkudan kapının oraya çöktük ve dehşetle adama bakıyorduk. Şükürler olsun ki camda demir parmaklıklar vardı ve oradan geçemezdi.
"Mira! İyi misin!?" Elay dikkatle beni kendine çektiğinde başımı salladım. "Ya o kapıyı açarsınız ya da ben bu demir parmaklıkları kırar içeri girerim!"
Adam direk bizimle konuşmuştu. Sesi baya gırtlağından çıkıyordu ve tehditkardı. "Bak abicim sadece salonda oturmak için kalkmıştım başka hiçbir maksadım yoktu. Nolur sen bizi bırak bizde seni unutalım."
Şuan canım herşeyden önemliydi. O yüzden öyle söylemiştim ama yalandı. Bir söz vardır "Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceksin.""Oldu, başka bir arzunuz?" Şaka yapmıyor gibi duran adam iyice burnundan solumaya başlamıştı. "Kanka, bu adam burdaysa içeride birisi yok. Kaçalım!" Fısıldayarak konuşuyorduk ve Elay'ın dediği cidden mantıklıydı. Yavaşça ayağa kalktık. "Hey, nereye gençler?" Birbirimize bakıp yutkunduk. "Şimdi."
Hızlıca kapıyı açıp Elay'ın kolundan tuttum ve koştuk. Adam arkamızdan küfür savurup çıkıl kapısına koştu. Biz ondan önce davranıp kapıyı yüzüne kapattık. İkimizde derin bir nefes alıp gözlerimizi kapadık. "Ee, şimdi napıcaz bu adam kapıda?" Elay'ın sorduğu soruya bir cevabım yoktu. "Polisi bek-" Demiştim ki aklıma polise anlatamadan telefonumu kaptırdığım geldi.
Sesli bir şekilde oflayıp ellerimi saçlarımın arasına geçirdim. Elay ise endişeli olmasına rağmen benim tam tersime rahatlamaya çalışıyordu. Yanıma gelip ellerimi tuttuğunda yüzüne baktım. Korkudan ağlamak üzereydi ama yinede gülümsedi. "Sakin olmaya çalış yoksa burdan çıkmak için plan bulamayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Sevgisi
RomanceBirbirine düşman iki genç ve eskiden birbirine aşık olan en yakın arkadaşları!