1 gün sonra
"Hadi kalk uykucu." Birinin beni omuzlarımdan sallamasıyla gözlerimi açtım. Elay başımda dikilmiş beni kaldırmaya çalışıyordu. Gözlerimi açtığımı görünce benden biraz uzaklaşıp konuştu.
"Günaydın canım. Hadi okula geç kalmadan kalk hazırlan." Doğru ya, bugün pazartesiydi. "Off!" Gözlerimi kapatıp diğer tarafa döndüm ve yorganla yüzümü kapattım.
Tam uykumun en heyecanlı yerinde uyandırmıştı birde pislik! Bu okul günlerinden hep ölümüne nefret etmişimdir. Hayır niye sabahın köründe olmak zorunda ki? Öğlen yapsalar ölürler sanki.
"Hadi canım kalk." Elay beni kendi halime bırakıp dolaba gitti. Okul formasını çıkarırken benimkini de çıkarmayı ihmal etmemişti tabiki.
Birkaç dakika yatakta öyle boş boş oturdum. Neden oturduğumu da bilmiyordum ama kalkasım da gelmiyordu. "Allah belasını versin bu okulu bulanın!" Zorla kalkıp gözlerimi ovuştura ovuştura yüzümü yıkamaya gittim.
Elay benim bu durumuma alıştığı için artık garipsemiyordu. Lavabodan çıkıp tekrardan odaya gittim ve Elay'ın benim için çıkarttığı okul formasını giyindim.
Formanın berbatlığını hiç söylemiyorum bile.
"Hazırlanmadın mı hala?" Tekrardan geç kalma korkusu Elay'ı baştan başa ele geçirmişti. "Korkma geç kalmayacağız bugün." Ben gülerken Elay'ın uzaktan bile göz devirdiğini hissedebiliyordum.
Aynanın karşısına geçip saçlarımı güzelce taradım ve klasik at kuyruğu yapıp çantamı yerleştirdim. Her zaman çanta işini sona saklardım ve bu yüzden sürekli unutuyordum.
Tabi Elay'ın ben unuttukça bana sövmeleride var.
Hala uykum olduğu için gerine gerine mutfağa gittim. "Sonunda be kızım." Elay elindeki son tabağıda masaya koyup bana baktı. Bir anda kendini tutamayıp gülünce ne olduğunu anlamadan bende gülmüştüm.
Birisi bana bakarak gülerse asla ciddi kalamam ki, bende gülerim.
Elay yanıma gelip ellerini saçıma götürdü. "Hiç bakmadın mı sen bu saçı toplarken?" Hatırladığım kadarıyla bakmıştım.
"Evet, noldu ki?" Artık bu kadar komik olan neyse sürekli gülüp duruyordu. En sonunda dayanamayıp telefon kamerasını açtım ve telefonu saçıma tuttum.
Başımın arka tarafından çıkan bir tutam saçı görünce Elay gibi bende gülmeye başladım. Benim farkettiğimi görünce daha çok gülmesi benimde gülmemi sağlıyordu.
Zorla kendimi tutup "Of salak, bunu mu diyordun?" Dediğimde gülmesini durdurmak için yanaklarının içini ısırdı.
"Şunu düzeltir misin ya?" Her şeyi Elay'dan istiyordum ama napim kendim yapamıyordum ki. Elay annemmiş gibi gelip saçımı düzeltti. O düzelttikten sonra teşekkür amaçlı tatlı tatlı sırıtıp sarıldım.
Benim bu tavrım hoşuna gitsede gıcıklık olsun diye "Üff!" Deyip benden uzaklaştı. Yandan yandan baktım. "Hıh." Trip atıp masaya oturduğumda o da benim gibi bana trip atıp oturdu.
Tabiki ciddi kalamadığımız için sürekli birbirimize bakıp güldük,trip attığımızı iki dakikada unutmuştuk bile. Güzelce kahvaltımızı yaptık.
Bugün geç kalmayacağız demiştim ve dediğim gibi geç kalmadık. Derse 25 dakika kala evden çıkmıştık. "Ee ne yiyeceğiz bugün?" İştahla sorduğum soruya ters ters baktı. "Daha yarım saat önce yemedin mi gerizekalı!"
"Ne yani çok çabuk acıkıyorsam bu benim suçum mu?" Elay göz devirirken bende acıkmış olan midemi ovuşturdum. Kısa süre sonra okula gelmiştik ve gelene kadar hep aç olduğumu söyleyip Elay'ı darlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Sevgisi
RomanceBirbirine düşman iki genç ve eskiden birbirine aşık olan en yakın arkadaşları!