5-Sinema

3 2 36
                                    

Gözlerimi açtığımda yanımda bir kadın habire bir şeylerle uğraşıyordu. "Nerdeyim ben?" En son okulun arkasında olan ormanlık alandaydık. "Uyandın demek. Merak etme hastanedesin." Tebessüm ederek konuşan kadın hemen benden uzaklaştı. "Ben uyandığını haber verim."

Hızla odadan çıktı. Kocaman boş bir odada tek kalmıştım. Beni nasıl hastaneye getirdiler ya da en son ne oldu hiç hatırlamıyordum. Sadece okulun arkasındaki o yeri hatırlıyordum. Gerisini hatırlamak için kendimi zorlamadım, çok yorgun hissediyordum hala kendimi.

Koluma baktığımda serum takılı olduğunu gördüm. Kımıldatmayınca sorun olmuyordu ama hafif oynasa canımı acıtıyordu. Ben sızlanırken az önceki hemşire Elay'larla beraber içeriye girdi.

Elay hızla yanıma koşup bana kocaman sarıldı. Ben yüzümü buruşturup sızlanırken beklemediğim şekilde Uraz'la yeni çocuğunda geldiğini gördüm. Elay benden uzaklaşıp bana kızmaya başladığında gözlerimi kapadım.

"Ben daha yeni uyandım sen bana kızıyorsun. Çok ayıp canım benim." Aslında kızmasının ardında endişesi gizliydi ve biliyordum. Hemşire yanımıza geldi. O filmlerde gördüğüm makinelere bakıp bir şeyleri kontrol etti ve konuştu. "Lütfen Hastamızı çok yormayalım. Çok ıslandığı için ve saatlerce ıslak bir şekilde durduğu için zatüriye geçirmiş, ama şuan gayet iyi öyle değil mi?"

Kadın bana baktığında halsiz halsiz konuştum. "Çok yorgun hissediyorum kendimi." Tebessüm eden kadın diğerlerine baktı. "Merak etmeyin bu normal bir şey."
Elay sesli bir şekilde "Ohh." Dediğinde Uraz'lara baktım.

"Siz?" Devamını getirmeden Elay konuştu. "Onlar sayesinde seni bulduk. Sağolsunlar hastaneyede onlar getirdi ve beklemek istediler." Mahçup mahçup ikisine de baktım. "Teşekkür ederim, benim için zahmete girmişsiniz."

Uraz sadece anlayışla bakmakla yetinmişti. "Hiç önemli değil." Yeni çocuğun sıcak sesine ister istemez tebessüm ettim. "Yorulmuşsunuzdur, isterseniz gidin siz."
Kimse gitmeye yeltenmeyinde Elay hemşireye baktı.

"Tahminen ne zaman taburcu olur?" Kadın bana baktı. Bir şey analiz eder gibi beni süzdü ve konuştu. "Tahminen yarın taburcu olabilir." Elay başını salladığında hemşire izin isteyip çıktı. Uraz ile yeni çocuk birbirlerine baktılar. "Biz dışarda beklesek iyi olur. Bir şeye ihtiyacınız olursa burdayız."

Tamam bile dememize izin vermeden çıktılar. Onlar çıktıktan sonra Elay'a baktım. "Bunlar niye gitmiyorlar hala?" Bilmiyor gibi omuz silkti. "Yardımcı olmak istiyorlardır belki, dün çok yardımları dokundu bize."

Göz devirdim. "Çok çabuk kanıyorsun sende şunlara. Sırf benim yüzümden başına dert gelmesin diye öyle yapmıştır o Uraz bozuntusu. Ben onun baş belasıyım çünkü."

"Öylede olabilir, ama eğer senin dediğin gibiyse ilk sorduğun sorunun cevabı çıkıyor zaten. Belkide hala kötü bir şey olur ve onların başı yanar diye duruyorlardır." Başımı salladım, öyle olmasa neden dursunlar ki zaten?

"Ben kalkayım artık, sende dinlen güzelce." Yavaş yavaş ayağa kalkıp boş odada beni yalnız bıraktı. Biraz etrafıma bakındım ama oyalanacak hiçbir şey bulamadım. Sıkıntıyla iç çektiğim sırada içeriye yine o hemşire girdi. Elinde bir tepsi tutan kadına açlıkla baktım.

Ağzım kulaklarıma varırken kadın tepsiyi yanı başıma bıraktı ve doğrulmam için bana yardım etti. Daha sonra tepsiyi kucağıma koydu ve yememi söyleyip odadan çıktı. Tam bir kaşık almıştım ki bütün keyfim anında uçup gitti.

Hemen bir peçete alıp ağzımdakini çıkardım ve su içtim. "Iyy! Bu ne tatsız şey ya, insan biraz tuz koyar." Ben kendi kendime söylenirken kapı tekrardan açıldı. Sinirli olduğum için çatılan kaşlarımla gelen kişiye baktım. "Valla hiç senle uğraşamam nolursun git."

Ölüm SevgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin