"Bu kadar rahat olman çok saçma! Sung, hiç mi endişelenmiyorsun geleceğin için?" diye çıkıştı Felix, kahvesini yudumladıktan sonra. Jisung her zaman arkadaş ortamındaki en rahat kişi olmuştu. Kendisi ile ilgili konuları bile çok takmazdı kafasına. Ama ailesine düşkünlüğünü her arkadaşı bilirdi. Konu babası olunca ise ağlak bir bebeğe dönüşebilirdi.
"Rahat olduğumu kim söyledi Lix?" Evet, yaşadıkları yüzünden stresliydi elbette. Fakat üzerinden zaman geçtikçe bazı şeylerin farkına varmıştı. "Biliyorsunuz, babam konusunda fazla hassas biriyimdir. Ama cidden o beni istemiyorsa ne yapabilirim ki?"
Jeongin, onun sözünü kesmek üzere derin bir nefes aldığında Jisung hızla devam etti.
"O gece yıkılmıştım. Bu yüzden bazı şeyleri sonradan fark edebildim. Minho hyung bana destek oldu ve yanına yerleşmemi söyledi. Chan hyung ve siz de benim için ne kadar endişelisiniz anlayabiliyorum. Sırf aptal yönelimim yüzünden beni evden kovan babam için artık ağlayacak değilim ya?"
Jisung lafını bitirdiğinde kahvesini yudumladı ve arkasına yaslandı. Derin bir nefes verdi. Bu konuşmayı saatlerdir aklında kurmuştu. Şimdi ise söylemenin verdiği rahatlık ile arkadaşlarına bir göz attı. Seungmin, Jeongin, Felix ve Hyunjin bakışlarını masaya çevirmişti. Hepsi, ilk dakikalara göre daha sakin görünüyordu artık.
"Böyle düşünmene sevindim, Sung~ En azından artık üzülmüyorsun. Peki ya okul işini ne yapacaksın?" diye sordu Hyunjin. Bunun üzerine hepsi birden tekrardan Jisung'a kilitledi bakışlarını.
"Tabii ki devam edeceğim. Chan hyungdan eşyalarımı evden almasını isteyebilirim. Madem ki Minho hyung ile yaşayacağım, eşyalarımdan rahatsız olmayacaktır."
"Onunla yaşamak istediğinden emin misin?" diye sordu Seungmin endişeli bir ses ile. Jisung, yüzüne geniş bir tebessüm yerleştirdi ve arkadaşına güvence verircesine salladı başını.
"En azından," Kahvesini yudumlamak için duraksadı "bu dönemi bitirip üniversite için yurda yerleşene kadar onunla kalsam iyi olur. Bence Minho hyung güvenilir biri. Öyle olmasaydı zaten Chan hyung ile arkadaşlık kuramazdı."
Felix elindeki kahveyi masaya bıraktı ve oturduğu yerde öne eğilerek elini arkadaşının omzuna koydu. Yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirdi.
"Kararın ne olursa olsun, bizim burada olma nedenimiz her zaman sen olacaksın. Desteğimizi hissetmen için her şeyi yapacağız."
Jisung da aynı şekilde sıcak bir tebessümle cevapladı onu.
"Biliyorum. Teşekkür ederim çocuklar."
★
Chan, elindeki bardağı arkadaşına uzattı. Bir yandan da onu terslemekle meşguldü.
"Ne zaman bana bir şeyini adam akıllı anlattın ki zaten? Ahmak gibi bende inanıyorum iyi olduğuna. Aptal mıyım neyim,"
Minho, cevap vermedi arkadaşına. Bugün Jisung evden erken saatte çıkmıştı. Minho da bunu fırsat bilerek antrenman yapmak için odaya gitmişti. Fakat birkaç gündür düzgün beslenememesi ve en son midesine giren şeyin birkaç saat önceki içki olmasından dolayı bitkindi.
Bünyesini açlığa alıştırmıştı, normal şartlarda buna dayanabilirdi. Ama gece Chan'ı evine bıraktıktan sonra uyku haplarını kullanmıştı. Bitkinliğini ilaçlara bağlamıştı, fakat içki ile hapların tepkimeye gireceğini göz önünde bulunduramamıştı.
İdmanına başladıktan bir süre sonra yorgun düşüp dinlenmek üzere salona geçmişti. Kanepeye oturması ile bilincinin kapanması da bir olmuştu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anamız Babamız Yok Deriz - Minsung
Fanfiction"Hyung.. Sence ben o gece sana yazmasaydım şimdi ne yapıyor olurduk?" "Emin ol ufaklık, emin ol ben şu an nefes almıyor olurdum."