Gece olmuş herkes odalarına dağılmıştı.Annem bir ara odamın kapısına gelip benimle konuşmak istedi fakat tüm duyularımı ona kapatmıştım.Yataktan hızla kalkarak Büyük işime yarayacak olan sırt çantamı buldum.Kararımdan vazgeçmeyecektim.Birkaç parça kıyafet,kişisel eşyalar,bir miktar biriktirmiş olduğum parayı da alıp içine yerleştirdim.İhtiyacım olan herşey hazırdı.Derin bir nefes alarak odayı taradım.Birşeyi atlamıştım.Soluma dönünce gardrobumun üstünde duran çerçeveye diktim gözlerimi.Babamla çekilen son fotoğrafımız.Babamın elinde olta ve ucunda da koca bir balık.Bana doğru sallandırıyor balığı.En son bu kadar mutlu ve yüzümün güldüğünü hatırlıyorum.Hızla fotoğrafı da alıp çantamı kapatıyorum.Son olarak bir şey daha hatırlıyorum.Günlüğüm.Biraz etrafı kurcalasam da onu bulamıyorum ve sonunda vazgeçiyorum.Artık yeni sayfalarda yeni hayatlar istiyorum ben.Yavaş ve çıplak ayaklarla alt kata iniyorum ve birşey fark ediyorum.Ada.Nasılda aptalım.Sinir birden tüm hücrelerime yayılıyor.İçimden kendime küfür ediyorum.Onu nasıl ardımda bırakabilirim ki?Daha altı yaşında ve çok masum .Odasının kapısını aralayarak onu izliyorum.Mışıl mışıl uyuyor.İçim burkuluyor bir anda.Fakat şu da bir gerçek ki burada daha fazla kalamayacağımı da biliyorum.Onu bana hatırlatacak bir oyuncağını alarak ona ufak bir buse konduruyorum ve hızla odadan çıkıyorum.Buraya kadar herşey tamam peki şimdi ne olacak?
Son kez evin içine gözlerimi gezdirdim.Çatı katında geçirdiğim ve benliğimi bulduğum o sıcacık odayı çok özleyecektim.Ada'nın kıkırdamalarını belki biraz da Engin. amcayla yaptığımız kısa sohbetleri... Evin kocaman ve iki bölümlü olan kapısına yaklaşıp kilidi yavaşça açtım ve dışarıda ki soğuğa aldırmadan kapıyı kapatarak hızla koşmaya başladım.Kalbim ritmini bozmuş yerinden çıkacak gibi atıyordu.Bacaklarım uzun zamandır antreman yapmadığım için biraz beni zorlasa da aldırmıyordum.Koşmayı seviyordum.Amaçsızca da olsa zihnimi ve içimdekileri koşarak atabiliyordum dışarı.Saat 23:45'i gösteriyordu.Kaldırıma gelince hızımı düşürdüm ve soluklanmak için kendime beş dakika verdim.Ağzım kulaklarımdaydı.Ben Nisan Akbal tüm tabularımı yıkmıştım.Hem de bir gecede.Yılların birikmişliğinin acısını çıkaracaktım.İstanbul'a efsanevi şehire adım atacak ve beni sarhoş etmesine izin verecektim...
İzmir'e doğup büyüdüğüm bu şehire son kez kaçamak bakışlarımı attım.Evden dışarıya hiç çıkmadığım için bu güzellikleri görememiştim.Köşedeki köfteci dükkanı, onun yanında dondurmacı, ileride benim yaşlarımda olan gençlerin bulunduğu havalı ve pahalı bir kafe.Sonra rüzgarın denize çarptığı anda çıkan uğultu.Sahil kenarında oturan evli bir çift.Daha birçok şey sayabilirdim elbet.Bu güzellikleri görünce ufkum tutulmuştu.Ben gözümün önündeki güzellikleri göremezken bir de İstanbula gidecektim.
Bu sefer yürümeye başladım.Koşarak çok dikkat çekeceğimi biliyordum.Az ileride bir market gördüm.Saat çok geçti fakat marketin açık olduğunu görünce sevindim.Koşarak markete girdim.Hem acıkmış hem de bir hayli susamıştım.Dolaptan bir şise soğuk su ve bir paket de açlığımı gidersin diye negro aldım.Parayı öderken dükkan sabihi kırklı yaşlarındaki adamın bakışları beni ürküttü.Paramın üstünü alarak hızla marketten çıktım.Daha saniyeler bile geçmeden bir ses patladı.Silah sesi.Gözlerimi sesin çıktığı yere yönelttim.Marketten çıkan yüzünde maskeli bir adam elinde silahıyla karşımda duruyordu.Korkudan ellerim titredi ve boğazımı temizledim.Maskeli adam beni fark etti ve bana doğru yürümeye başladı.Tüm bunlar gerçek olabilir miydi?Şu anda olanlar sinema filmlerini aratmıyordu.Tekrar bakınca adam daha da yaklaşmış ve silahı bana doğrultmuştu.Ben ise yerimden kıpırdayamıyordum.O kadar gerilmiştim ki elimdeki paketi eziyordum.Sonra etrafta polis arabalarının sesi duyuldu ve adam fark edince hemen benden uzaklaşarak kaçmaya başladı.Heralde çevredekiler haber vermiş olmalıydı cünkü tam zamanında gelmişti.Ambulans gelmiş ve biraz önce girdiğim dükkan sahibi yaralanmışa benziyordu.Onu sedyeye taşıyorlardı.Adam bacağından vurulmuş ve küfürler saçıyordu.Bacağı kanlar içindeydi Belli ki kurşun sıyırıp geçmemişti Polisler etrafa dağılmış maskeli adamı aramaya koyulmuştu ve dört bir yana dağılmışlardı.Ben yine başrolde sayılırdım.Ama bu sefer seyirci olarak izlemiştim tüm olan biteni.
Herşey çok hızlı gerçekleşmişti.Gördüğüm sahneleri hep televizyondan izlerdim.Tüm bunlar çok garip değil miydi?
Kafam zaten kazan gibiydi.Gördüklerimi sindirmem lazımdı.
Az ileride bir bank gördüm orada oturup biraz düşünmek istiyordum.Saat çok geç olmuştu korkuyordum fakat biraz önce polislerin etrafa dağılmasıyla birazcık da olsa sakinleşmiştim.Oturduğum bankın arkasında insanlar olay yerine toplanmıştı.Hatta birkaç gazeteci bile gelmişti.Ben ise tüm olup bitene sırtımı dönmüş boş boş oturuyordum. Üşümeye başlamıştım.Yaz ayının artık sonlarındaydık ve havalar serinlemeye başlamıştı.Yorgunluk da bir hayli vücuduma çökmüş uyumak istiyordum.Peki burada mı uyuyacaktım?Bir bankta? Bunu hiç düşünmemiştim.Kalıcak hiçbir yerim yoktu bu saatten sonra İstanbul'a otobüs de kalkar mı bilmiyordum.Zaten biletim de yoktu.Tam bir gerizekalıydım.İstesem şu son iki saatde yaşadıklarımı yaşayamazdım.
Biri yanıma geldi ve bana seslendi.Bir erkek sesi.Olduğum yerden sıçrayarak ona baktım benim yaşlarımda olmalıydı.Ya da en fazla benden bir iki yaş büyüktü.Gazetecilerden biri olmalıydı.Boynuna geçirmiş olduğu kocaman kameradan belliydi.
_ Ne var? Ne oldu? Diye sordum ona.Terslemiştim ve hak etmişti de. Yüzünü daha da inceledim.Küçük bir suratı vardı.Buğday teni,kahverengi gözleri,narin bir burnu,yüzünün sol yanında benleri vardı ve bence bu onu daha da tatlı göstermişti.Ne yapıyordum ben böyle.Tam bir aptal gibi onu izliyordum.
_Sizi sakin olmaya davet ediyorum bayan .. Neyse .
Bu beni biraz güldürüyor.Çünkü tatlı birine benziyor.
_ Ben gazeteciyim ve burada suç mahalline elime geçebilecek bir kaç bilgi toplayabilmek için geldim.Daha sonra burada seni fark ettim.Gecenin bu saatinde deli misin sen?
Çok hızlı konuşuyordu ve hala devam ediyordu.
_ Şey bu arada adım Can.
dedi bana ellerini uzatarak.
_ Gece buralarda fazla dolaşmanı tavsiye etmem.Pek tekin değil buralar.
Bu insana anında içimde sıcak bir duygu hissettim.Ona güvenebilir miydim?Samimi gelmesi tatlı olması beni güldürmesi buna yeterli miydi? Tabiki hayır.
_Nisan. Dedim ona elimi uzatırken.
_ Kalacak yerim yok benim.
Bana şaşırmış gözlerle bakıyordu.
_Peki Nisan ya ailen ? Şu anda burada bu saatte ne yaptığını biliyorlar mı?
Bu ne merak yahu! Tamam işini hakkınla yapıyor olabilirsin ama dur yani.Sanane.
_Evden kaçtım.Oldu mu!
Dedim gerilmiştim ve dudaklarımı ısırdım.
_ Vayy!Pekala sana çok soru sorup seni sıkmak istemem.Ama burada kalamazsın. Tehlikeli.
Bu soru sormamış halinse..
_Biliyorum teşekkür ederim ama başımın çaresine bakabilirim.Zaten buralarda pek kalıcı değilim.
Dedim ve yerimden kalkmaya hazırlandım.
_Hey, bari sana yardım etmeme izin ver.
_Gerek yok kalsın.
Diyerek yürümeye başladım.Onunla böyle bir durumda tanışmak istemezdim heralde ama ne yapayım.Zaten ne zaman bir isteğim doğru düzgün gerçekleşmişti ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜĞÜM
Fiksi RemajaÖlmek için fazla güzel yaşamak için fazla cüretkar . O küçük şeytan ben küçük bir kız çocuğu. Ellerime,yüreğime dolanan dikenli elleri. Hayallerim onun paslanmış kalbine değdi...