Hepinize merhaba yeni bir bölüm ile tekrardan buradayım
Başlayalım ben bile çok heyecanlıyım sizi düşünemiyorumBaşımı yastıktan kaldırıp bulunduğum yere göz gezdirdim ilk safhada nerde olduğumu sorgulasamda daha sonra Halide'nin odasında olduğum aklıma gelince duraksayarak rahatladım.
Ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıtıp yatakta oturur pozisyona geldim,elimi sürahiye uzatıp salladım ses gelmeyince sürahiyi alıp kapıya yöneldim.
Ellerimle duvarlara dokunarak yürümeye başladım evin karanlık olmasının vermiş olduğu tedirginlik hissi ile kalbim göğsümü tekmelemeye başladı.
Ellerimi dahada kaydırıp bulduğum ilk kapının kulpunu indirip içeriye girdim.
Gözlerim şık ve lüks odanın içerisinde gezindi
Kocaman bir masa,deri koltuklar,kocaman bir tv ve tv ünitesi,mavi dosyaların bulunduğu yüksek dolaplar
Çalışma odası olduğunu doğrular nitelikteydi.Yavaş ve temkinli adımlarla ilerleye başladım ilgin komidinin üzerinde bulunan fotoğraf çerçevelerine dokundum.çerçevelerin içerisindeki resimler dikkatimi çekti.
İlk çerçeveden başlayarak inceledim,ilk çerçevede küçük bir kız çocuğu vardı fotoğraflar ilerledikçe kız çocuğu büyüyordu.
5 çerçevenin ardından çerçevelere bir oğlan çocuğu dahil oluyor.
Bu çocukların Asrın ve Halide olduğunu anlamak pek güç olmadı.Bakışlarım son çerçeveye kaydı uzun boylu sarı saçlı,yeşil gözlü bir kadın vardı fakat çerçeve param parçaydı.
Elimi çerçeveye uzattım,parmağımın çerçeveye değmesine milimler kala bileğimde hissettiğim kol ile bakışlarım çerçeveden ayrılıp kolun sahibine baktı.
"Bu odada ne arıyorsun" dedi keskin ve sinirli sesiyle
"Mutfak"dedim.
"Mutfak alt katta"dedi başımla onayladım
Çıkmak için hareketlendiğini sırada
"Bekle"dedi üzerine giymiş olduğu kabanı çıkarıp kapıya yöneldi.
"Hadi"dedi itiraz etmedim kapıdan dışarıya çıktım benim çıkmamın ardından kapıyı çarparak kapatıp kilitledi.
"Bilmediğin odalara girme" dedi keskin mizacı ile
"Tamam,bilerek girmedim zaten"dedim alıngan bir tonda
Bakışlarını benden çekip merdivene yöneldi uzun adımlarla merdivenleri indi,bende ardından indimBakışlarım alt katta dolandı,mutfak Amerikan mutfaktı, büyük bir salon bej renginde oturma takımları,ahşap orta sehpa,dev ekran bir Tv ve tv ünitesi,
mutfaktan içeriye girdim bakışlarım Asrın'ı buldu buzdolabının önünde dikilmiş içini seyrediyordu.
"Aç mısın" dedi
"Açım"dedim bakışlarımı gözlerine sabitleyip
Ekmek dolabına yönelip içerisinden ekmek çıkardı,tekrar kapısı açık olan buzdolabının önüne geçti içerisinden saklama kapları çıkardı."Yardım eder misin?"dedi suratıma bakmadan
tezgaha doğru adımladım,Asrın'ın yanında durup ekmek dilimlerini koydum.
Saklama kutularını açıp sandviçleri yaptım.Asrın kalçasını tezgaha yaslayıp beni seyrediyordu.İki tane tabak çıkarıp sandviçleri koydum
"Sen o saate orda ne yapıyordun"dedi bakışlarını yüzümde gezdirerek
"Eve gidiyordum" dedim.aynı şekilde bakışlarımı yüzüne diktim
"O adamı neden öldürdün,mafya mısın sen" dedim hızımı alamayarak
"Evet mafyayım"dedi yüzünü bana dahada yaklaştırdı nefeslerimiz birbirine karışıyor aklım bulanıyordu.
"Sen tehlikelisin"dedim nereden geldiğini anlamadığım cesaretin dürtüsüyle
Başını olumsuz anlamda salladı
"Hayır küçük kız ben tehlikeyim"dedi.Bakışlarını dudaklarıma düşürürken
Bu havayı dağıtmak için konuşmaya başladım.
"Diğer sorunun cevabını alamadım"dedim dudaklarımız neredeyse birbirine değiyordu
"Sana hesap vermek zorunda değilim küçük kuş"dedi.
"Hesap sormadım zaten"dedim.
"Sus ve yemeğini ye" dedi benim hazırladığım tabağı bana ittirerek.Bakışlarımı tabağıma düşürdüm yaptığım sandviçi yemeye başladım.
Bakışlarımı tekrar Asrın'a çevirdim,Telefonuyla ilgileniyordu
"Ne mafyasısın sen"dedim merakıma yenik düşerek
"Nasıl yani"dedi bakmadan
"Yani mafyalarında kategorisi yok mu,organ mafyası,uyuşturucu mafyası,yer altı mafyası gibi,sen hangi kategoridesin"dedim,bakışlarım arsızca suratının her karışını turlarken."Ben hepsiyim,ben kategorilere değil kategoriler bana uyum sağlar"dedi.başımı salladım
"Anladım"dedim.
"Allah aşkına ne anladın"dedi telefondaki bakışlarını suratıma çevirerek
"Sen en büyük mafyasın,herkes sana uyum sağlıyor" dedim.
"Aferin,şimdi yemeğini ye ve yat uyu"dedi bakışlarını benden ayırıp bitmiş tabağını bulaşık makinasına koydu,telefonunu alıp mutfağı terk etti.Asrın'dan
Çalışma odasına girdim,masanın önünde bulunan deri koltuklara kendimi bıraktım,aklıma gelen gelişme ile telefona sarımdım
"Samet,Gabriel'i odasına yerleştirdiniz mi?"
"Yerleştirdik abi,dinleneceğini söyleyip hepimizi gönderdi"dedi
"Yine de her ihtimale karşı oradan ayrılmayın"dedim,düşmanlarımın neler yapabileceğini düşününce Gabriel'i tek başına bırakmak pek güvenli gelmiyor.
"Tamam abi"dedi
Telefonu kapatıp masaya fırlattım bakışlarım komidinin üstünde duran fotoğraf çerçevelerine kaydı,o kadının fotoğrafı.Yerimden kalkıp komidine yaklaştım her zaman buradan kaldırıp fırlattığım fotoğraf,çerçeveyi elime alıp yere fırlattım zaten kırık olan camı paramparça oldu.
Parmağımı çerçeveye uzatarak
"Bunlar bile sana az,sen ölmeyi hak ediyorsun,senin fotoğrafını buraya koymak bile bir hakaret"dedim.öfke dolu bakışlarımı çerçeveden çektim.Kalçamı masaya yaslayıp çerçeveye bakmaya başladım ne kadar bakarsam o kadar çok sinirleniyorum .
Geçmişin aklıma dolmasının ardından masadaki sürahiyi alıp yere çarptım.
"Sana anne demek,anne olan binlerce kadına hakaret etmek demek"dedim.Bakışlarımı yerden alıp,mini buzdolabına yöneldim viskiyi alıp bardağa boca ettim.
Bakışlarımı tekrardan yerdeki kırılmış çerçevenin içerisinde gülümseyen kadına düştü.
"Neden sevmedin bizi,NEDEN!!!!!"dedim elimdeki bardağı sıkarken.bardak elimde tuz buz oldu
"Andım olsun ki,sana da bu olanlara sebep olanlara da herşeyin hesabını soracağım onları yaşarken cehenneme yollacağım"dedim.sigaramı çıkarıp yaktım.Terasa çıkıp oturdum,düşüncelerim beynimin içini yiyor,o şerefsizler mutlu mutlu gülüp eğlenirken,bir gün hepsinin hayatını bitireceğim bana ölmek için yalvaracaklar.
Başımı balkon demirine yaslayıp gözlerimi kapattım,aklıma o kadının gülüşü,oğlum deyişi doldu.
"Yalancı,YALAN!!!!"dedim.hayatımda gördüğüm en büyük ve en usta yalancı ve oyuncu,babamı onca yıl kandırıp ardından kuyusunu kazdı.Zavallı babam kahrından öldü,hiçbirşey olmamış gibi gidip babamın ortağı ile evlendi.
Aklıma dolan anıların sisi ile başımı iki yana sallayıp demire vurdum.Biten sigaram ile içeriye girdim,bakışlarım lens kutusuna kaydı.
Gözlerimde bulunan lensleri çıkardım,bedenim bana ihanet edip o kadının gözlerini almıştı.
Her aynaya baktığımda onun gözlerini görmek bana sadece acı veriyordu,yaptıkları aklımdan,hayatımdan çıkmıyordu aklımın her zerresinde vardı.Lenslerini çıkarmamla birlikte zümrüt yeşili gözlerim ortaya çıktı,herkese göre çok güzel olarak nitelendirilebilecek bu gözler her aynaya baktığımda bana sadece acı ve kocaman bir geçmiş veriyordu.
Bu görüntüye daha fazla katlanmayacağıma kanaat gelip lenslerimi geri taktım....Selam canlarım nasılsınız yokluğumda
Sizce Asrın neden böyle?
Asrın neden annesine bu kadar düşman?
Yeni bölümler en kısa sürede gelecek beklemede kalın
Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet tohumu
Fiction générale* Dar bir odanın içerisinde yatağın tam ortasında yüzüm tavana bakacak şekilde yatıyordum. Bakışlarımı duvardan çekip etrafta gezdirdim, odanın içerisinde bir yatak ve lavaboya açıldığını düşündüğüm bir kapı vardı, başımı biraz uzatıp bakınca kocam...