Hikayeye başlamadan önce söylemek istediğim birkaç şey olacak. Kitap tamamen klasik bir watty hikayedir. Tahmin edilebilecek olaylar ve anlaşmalı evlilikten doğan bir kurgu olacağını bilerek okumanız sizin için daha iyi olacaktır.
Selen Asu Akyurt-
İzlediğim magazin programında yüzüğümü gösterdiğim bir fotoğraf vardı. Evleniyordum! Şaka gibi ama ciddi anlamda evleniyordum!
Bir hafta önce-
Her şey bir anda gelişmişti ve ben neler olduğunu bile anlayamayacak kadar meşguldüm. Sanki evlenmiyor, bir proje üzerinde çalışıyordum. Öyle ki geceleyin planlama yapmaktan uyuyamaz haldeydim ve bu göz altlarıma kesinlikle iyi gelmiyordu.
Annemin yönetimi altında olan dedemden kalma fotoğraf şirketimiz, bir zamanlar gündemde en baş sırada yer alırken şimdi iflas etmenin eşiğindeydi. Ailem ise çareyi beni evlendirmekte bulmuştu. Sanki bir yaz dizisindeydik ve evlenmem her şeyi değiştirecekmiş gibi davranıyorlardı. Açıkcası, aşka inanmadığım için bunu sorun da etmiyordum.
Evleneceğim kişi de -tahmin edilmesi zor olmasa gerek- annem tarafından özel olarak seçilmişti. Bu şanslı kişi de tabi ki bizim ailemizden farksız olmaksızın zengin bir soydan geliyordu. Benimle arasında farklı olan tek şey onun üstüne yapılmış bir şirketi olmasıydı. Eh, tabi birde batmanın eşiğinde olmayan şirketi olmasıydı.
Kabul etmek gerekirse Ural ailesi, yani evleneceğim adam ve ailesi, bizden kat be kat zengindi. Bu benim için hiçbir şey ifade etmiyordu çünkü şirketimiz batsa bile yine de rahat bir hayat yaşama imkanım vardı. Açıkcası gerisi de benim umurumda olmayan şeylerden ibaretti.
Evleneceğim adamın yalnızca birkaç kez magazinlerde yüzünü görmüş ve bir keresinde de aynı davette yer almıştım. Adı ve ailesinin ileri gelenleri dışında hakkında hiçbir bilgim yoktu.
Çağan Barkın Ural kesinlikle bir ressam tarafından çizilmişe benzeyen, tapılası bir güzelliğe sahipti. Koyu kumral teni ve siyahın en koyu saçları her ne kadar klişe bir erkek gibi durmasını sağlasa da mükemmel fiziği ve yüz hatları sayesinde açık ara hemcinslerini sollardı. Bunu yalnızca birkaç kez görmüş olmama rağmen rahatlıkla söyleyebilirdim.
Aslına bakarsanız Selen Asu Ural kulağa kötü gelmiyordu. İyi yanından bakarsak artık havalı bir soy ismim olacaktı. Eh, bir de yakışıklı kocam.
Gece gündüz demeden gelinlik provaları, çekilecek fotoğraflar, davetiyeler, çağırılacak magazin ve haber programları, aile dostları derken iki haftam gerçekten heba olmuştu. Ve bu iki haftayı üç haftaya tamamlayıp ardından beklenen günü gerçekleştirecektik. Şirkette çalışan onca insan ve en önemlisi de ailelerimiz olmak üzere bir sürü insan o günün gelmeni bekliyordu. Ben ise yalnızca korkuyordum. Ya son anda bir aksilik çıkarsa? Ya vazgeçerse? Ya işler beklendiği gibi gitmez ve şirket batarsa? Belki de dışarıdan göründüğü gibi bir centilmen değildir...
Şimdiki zaman-
Tam beş gün sonra, cuma günü, düğünüm vardı. Aşka inanmayı yıllar önce bırakmış olan Asu gitmişti ve yerine ailesi için kendini bile harcayacak olan Selen gelmişti. Ve beş gün sonra yaşanacaklar da bunun bir kanıtıydı.
Şu ana kadar her şey yolunda gitmişti fakat hâlâ içim içimi yiyordu. Sanki son anda bir aksilik çıkacak ve her şey berbat olacakmış gibi hissediyordum. Aslına bakarsanız belki de korkacak hiçbir şey yoktu. Fazla büyütüyorsun Selen.